İDO iç hatlarını kapatıyor, İstanbullu trafikte daha çok kalacak
Özelleştirilen İDO'nun iç hat seferleri 1 Aralık tarihinden itibaren yapılmayacak. Toplu taşımaya yapılan yatırım azalıyor, olan İstanbulluya oluyor.
Fotoğraf: İDO Basın Bülteni
Sinem UĞURLU
İstanbul
2011’de özelleştirilen İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş. (İDO), İstanbul’daki iç hat seferlerini "mali nedenlerle" 1 Aralık’ta durdurma kararı aldı. Evrensel’e konuşan Şehir Plancıları Odasından Oktay Kargül, deniz taşımacılığı gibi kilit önemdeki taşımacılığın özelleştirilmesinin zaten başlı başına yanlış bir politika olduğunu ifade ederek, “İstanbul’da 90 dakikaya ulaşan trafikte kalma süresi toplu taşımaya olan yatırım azaldıkça daha da artacak” dedi. Yani toplu taşıma özelleştiriliyor, şirket kâr edip etmeme mantığı güdüyor, edemeyince de kapatıyor, olan İstanbulluya oluyor.
ÖNCE ÖZELLEŞTİRİLDİ, SONRA SEFERLERİNİ DURDURDU
2011 yılında yapılan özelleştirme ihalesi ile 861 milyon dolarlık bedelle Tepe-Akfen-Souter-Sera ortak girişim grubu tarafından alınan İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş. (İDO), 1 Aralık 2018 tarihinden itibaren iç hat seferlerini durduruyor.
Habertürk'ün aktardığına göre, İDO'nun Bostancı-Bakırköy, Bostancı-Kabataş/Beşiktaş ve Adalar'dan oluşan iç hat seferleri 1 Aralık tarihinden itibaren artık yapılmayacak.
Bloomberg HT'ye açıklamada bulunan bir İDO yetkilisi, kararın mali nedenlerle alındığını, şirketin özelleştirmeden bu yana zarar ettiğini açıkladı.
İSTANBULLUYU NE BEKLİYOR?
Peki 1-1.5 saatini trafikte geçiren İstanbullu için deniz seferlerindeki azalma ne anlama geliyor, İstanbul trafiği için çözüm ne olmalı? Evrensel’e konuşan Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Oktay Kargül bu sorulara şöyle yanıt verdi:
■ Kent içi ulaşımda özel araç ve lastikli araca bağlı ulaşım şekli İstanbul trafiğini kaosa sürüklüyor. Bunun temel çözümü de toplu taşımalara olan yatırımın artmasıdır. Yani raylı sistemler ve deniz ulaşımıdır.
■ Son yıllarda tam tersi yatırım politikaları izleniyor. Şimdi de deniz yoluyla ilgili hat eksilmesi söz konusu.
■ İstanbul gibi coğrafyaya sahip metropolde deniz taşımacılığı önemli bir pozisyona sahip. Fakat biz bunu devlet politikası olarak hizmet vermek yerine özelleştirerek yapmaya çalışıyoruz. Deniz taşımacılığı gibi kilit taşımacılığın özelleştirilmesi zaten başlı başına yanlış bir politika.
■ Özelleştirme, kâr amacı güden firmaların tamamen ticaret olarak olaya bakması ve ne zamanki kâr edemeyeceklerini anladıklarında bu hizmetten vazgeçmeleri anlamına geliyor.
■ Ama deniz taşımacılığı İstanbul için vazgeçilecek bir taşımacılık şekli değildir. İki kıtayı birbirine sadece köprüyle bağlayamazsınız. Yaptığınız raylı sistem de bu kapasiteyi kaldırabilecek boyutta değil, her yere hizmet götürecek bir şekilde de değil.
ARTTIRILMASI GEREKİRKEN, AZALTILIYOR
■ Deniz taşımacılığı bu yüzden kritik bir rol oynuyor. Sadece dikeyde değil yatayda da sefer sayılarının artırılmasını talep ederken şimdi karşımıza çıkan tablo, sefer sayılarının tamamen azaltılması. İBB’nin deniz ulaşımına ayırdığı hacim yüzde 4.
TOPLU TAŞIMA YATIRIMI AZALDIKÇA TRAFİKTE GEÇİRİLEN SÜRE ARTACAK
■ İstanbul popülasyonu artıyor, konut sayısı, ticarileşmesi artıyor. Bu da İstanbul’daki kent içi hareketliliği artırıyor. Fakat İstanbul’un ulaşım bağlantıları stabil kalmaya devam ediyor.
■ Önümüzdeki yıllarda 90 dakikaya ulaşan trafikte kalma süresi toplu taşımaya olan yatırım azaldıkça daha da artacak. Bunun da gerek yaşam kalitesi, gerek insan psikolojisi açısından kötü etkileri olabilir.
İBB BAŞKANI UYSAL: VATANDAŞIMIZI YARI YOLDA BIRAKMAYIZ
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal da konunun gündeme gelmesinin ardından yaptığı açıklamada "Malumunuz İDO özelleştirildi. Nihayetinde taşıma bir kamu hizmetidir. Özel sektör bu konuda 'para kazanamıyorum. O işleri bıraktım' dese de şehir hatları işletmelerimiz işlerine devam ettiriyor. Biz vatandaşımızı yolda bırakmayız. Gereğini yaparız. Vatandaşımız bu konuda rahat olsun." ifadelerini kullandı.
TMMOB: İDO İÇ HAT SEFERLERİNİN KALDIRILMASI ÖZELLEŞTİRME POLİTİKALARININ SONUCUDUR
İDO’nun iç hat seferlerini durdurma kararı ile ilgili TMMOB İl Koordinasyon Kurulu tarafından yapılan açıklamada bu durumun özelleştirme politikalarının sonucu olduğu vurgulandı.
İDO’nun, 2011 yılında dönemin İBB Başkanı Kadir Topbaş tarafından, elde edilecek gelirle Sarıyer’e, Beykoz’a ve Silivri’ye metro getirileceği iddia edilerek özelleştirildiği ve 861 milyon dolara Tepe-Akfen-Souter-Sera Ortak Girişim Grubu’na devredildiği belirtilen açıklamada. “TMMOB olarak, kent içi deniz ulaşımının önemli bir kurumu olan ve kamu yararı açısından olmazsa olmaz bir konumda bulunan İDO’nun özelleştirilmemesi gerektiğini dile getirmiştik. Bugün itirazlarımızda ne kadar haklı olduğumuz bir kez daha ortaya çıkmıştır. İstanbul Deniz Otobüsleri Sanayi ve Ticaret A.Ş (İDO) özelleştirilirken İBB tarafından gerekçe olarak sunulan “Toplu taşımacılıkta deniz ulaşımının sahip olduğu payın arttırılması için yapılması gereken yeni yatırımların özel teşebbüs tarafından gerçekleştirilmesinin sağlanması” ve “Kamu menfaatlerinin temini ve genel kamu yararının tesisi için özelleştirmenin uygun olacağı” gibi özelleştirme güzellemeleri de çökmüştür” denildi.
İstanbul’un, kent içi deniz yoluyla yolcu taşımacılığı yönünden, yaklaşık 30 km uzunluğundaki Boğaz ve geniş Marmara kıyıları ile yüksek potansiyele sahip dünyanın sayılı kentlerinden olduğunun altı çizilen açıklamada şöyle denildi; “İstanbul’da yaka geçişlerinde deniz ulaşımının payının artıracak, kent siluetiyle uyumlu deniz ulaşım araçları ile konfor ve hizmet kalitesinin ön planda olduğu, İstanbulluların deniz ulaşımından en üst düzeyde yararlanacağı politikalar üretilmelidir. Bu politikalar uygulanmadığı gibi, özelleştirmenin bir sonucu olarak şirket karı düşünülerek İDO iç hat seferleri iptal edilmiş, İstanbulluların talep ve ihtiyaçları göz ardı edilmiştir. İstanbul’da ulaşım sorunu, raylı sistemlerinin ana omurgasını oluşturduğu ve deniz ulaşımının payının arttırılarak kara yoluyla da desteklenen entegre bir toplu ulaşım ağı ile birlikte; bütüncül ve insan odaklı ulaşım planlamasının benimsenmesi ile çözülebilir. Bu hususta İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne görevlerini bir kez daha hatırlatır, bütüncül bir yaklaşım yerine, kara yolu odaklı özel araç kullanımına yönelik, günübirlik, geçici çözümler üreten ulaşım politikalarına karşı mücadele edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.”
‘ULAŞIMDA ÖZELLEŞTİRMELER İPTAL EDİLMELİ’
İstanbul Deniz Otobüslerinin (İDO), 1 Aralık itibariyle İstanbul’daki iç hat seferlerini tamamen kapatmasına bir tepki de Tüketiciyi Koruma Genel Merkezi Genel başkanı Aziz Koçal’dan geldi.
İDO’nun özelleştirmesi aşamasında yaptıkları açıklamalarda, İDO özelleştirmesinin hatalı olduğuna, ulaşım gibi önemli kamu hizmetlerinin özelleştirilmesinin, rant kapısını açacağına, kamu yararı olarak vatandaşlarımıza verilmesi gereken hizmetin rant yararına dönüşeceğine dikkat çektiklerini hatırlatan Koçal şunları söyledi: “Süreç bizi haklı çıkardı. ‘Ulaşımda gereken yeni yatırımların özel teşebbüs tarafından gerçekleştirilmesinin sağlanması’ ve ‘kamu menfaatlerinin temini ve genel kamu yararının tesisi için özelleştirmenin uygun olacağı’ gibi süslü sözler ile özelleştirmenin gerekçesini oluşturma anlayışı dibe vurmuştur.”
Ulaşımın vatandaşın temel haklarından biri olduğunu bu nedenle, Tüketiciye ulaşımın kolay ulaşılabilir, kaliteli ve ucuz kamu hizmeti olarak verilmesi gerektiğini dile getiren Koçal şu tespiti yaptı: Tüketicinin temel ihtiyacı olan ulaşımın özelleştirilmesinin tüketiciye getirdiği yük ortadır. Ulaşım bir kamu hizmetidir, zarar ediyorum kapatıyorum, deme lüksüne sahip olunmamalı, ulaşımda özelleştirmeler iptal edilmeli, ulaşım hizmetlerinin kamu hizmeti olarak sürdürülmesi için gereği yapılmalıdır.”
İBB MECLİSİ'NDE İDO GERİLİMİ
İstanbul Büyük Belediyesi'nin (İBB) Ekim ayı olağan toplantısında görüşülen İETT bütçesinin sunumunun ardından söz alan CHP'li Meclis üyesi Hakkı Sağlam'ın İstanbul Deniz Otobüsleri'nin özelleştirilmesini eleştirmesi üzerine tartışma yaşandı.
CHP'li Hakkı Sağlam'ın İETT gündeminin haricinde söz aldığını belirten İBB Meclis'i 1. Başkanvekili Ahmet Selamet, kürsü mikrofonunun kapatılmasını istedi. Bunun üzerine sinirlenen Sağlam ve Selamet arasında kısa süreli gerilim yaşandı. Bu sırada meclis sıralarına vuran bazı meclis üyeleri yaşananları protesto etti.
Gerilimin artması üzerine oturuma 10 dakika ara verildi. Bu sırada bazı CHP'li meclis üyeleri Hakkı Sağlam'ı sakinleştirmeye çalıştı. (DHA)