Yusuf Abi solmayan renkler bıraktı ardında
Yeşim Padar, geçtiğimiz haftalarda yaşamını yitiren Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun öğrencilerinden ressam Yusuf Katipoğlu'nu yazdı.
Yusuf Katipoğlu arakadaşlarıyla
Yeşim PADAR
HALKINDAN KOPMAMAK-CENGİZ BEKTAŞ
Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun armağanıydı bizlere Yusuf.
Trabzon doğumlu Kuzguncuklu…
Bedri Rahmi gibi tüm yüreğiyle Anadolu’lu…
Hiç ama hiç kopmadı yurdundan, insanından.
Onun ardından bir sevgi seli oluştu Kuzguncukta.
Bakın bir Kuzguncuklu neler yazmış onun için:
Kasım ayının ilk pazarında annem ve kardeşimle çay ocağına gitmiştik. Komşulardan biri “Yusuf Katipoğlu ölmüş” dedi. Yok canım, yanılıyordur. Geçen gün gördüm, selamlaştım. Nasıl olur? Niye? Düşünceler şimşek hızıyla kafamdan geçti. Faik Abi’yi aradım. Haberi yoktu. Cadde boyunca yürürken gözleri yaşlı bir iki kişi daha haberi tekrarladılar. Maalesef doğruydu. Son bir haftayı komşular birbirimize baş sağlığı dileyerek geçirdik. Cenazesinde her yaştan, sınıftan, dinden insan vardı. Sessiz sessiz ağlayarak uğurladık onu.
Pek çok arkadaşım, komşum Yusuf Katipoğlu ile ilgili duygu ve düşüncelerini yazmış. Bazen olaylar, acılar o kadar üst üste geliyor ki bu sayfaya yazacak gücü ancak bulabildim. Onun gidişiyle biraz daha solduk, yalnızlaştık. Ressam olarak Yusuf Katipoğlu ile ilgili yorum yapmak haddim değil ama insan ve komşu olarak böyle hissedişimizin nedenlerini, düşüncelerimi paylaşmalıyım.
'SÜREKLİ KUZGUNCUK SOKAKLARINDA DOLAŞIRDI'
Yusuf Abi, insan ayırmadan herkesle selamlaşır, sürekli Kuzguncuk sokaklarında dolaşırdı. Herkese takılır, insanlar onunla şakalaşır, o çevrenizdeyse havada sürekli neşe ve olumlu enerji olurdu. Malum caddemizin onarımı üç yıl sürdü. İki sene önce belediyeden adamlar gelmiş. O sırada Çınaraltı’na doğru yürüyen Yusuf Abi’ye “ana künk nerede?” diye sormuşlar. “Düşünebiliyor musunuz? Adamlar kendilerinin bilmesi gereken yeri yoldan geçen bana sordular yahu! Ben ne anlarım künk nerededir, nasıl bakılır?” Gözler cin gibi, hafiften dalgasını geçe geçe, çayını içip, sigarasını tellendire tellendire sohbet ederdi. Sıkı sigara tiryakisiydi. Üç yıl önce kalbi teklemiş, sigarayı bırakmak zorunda kalmıştı. Ondan sonra biraz keyfi kaçmıştı.
Sayfadaki fotoğraflar Egemen Berköz’ün 75. doğum gününde çekilmişti. Biz hanımların Egemen Bey ile fotoğraf çektirmemize bakıp, çok takılmıştı. Bu durumda onu da ihmal edemezdik tabii. Egemen Bey’in yeğeni Cumhur Bey iyi ki o anları yakalamış.Bana hep oturduğum ev için takılırdı. Meğer biz evi almadan önce o da Andon Amca ile görüşmüş. Neden bilmem, kısmet olmamış.” Biz alsak o yokuşu ben çıkacaktım, şimdi zor olacaktı. Size kısmetmiş, sen çık bakalım” derdi.
Son iki senedir Tekstil Sanatları Derneği ile atölyesi yan yanaydı. Bahçede de güzel bir erik ağacı vardı. Her bahar bol bol erik yerdik. Pet şişenin tepesini kesip bir sopa ucuna bağlamıştı. Üst dallardan erikleri öyle toplar, bize de ikram ederdi. Bazen atölyenin önündeki bahçede oturur sağdan soldan bulduğu atık malzemeyi değerlendirir, işlevsel hale getirirdi. Sakin sakin, keyifle çalışmasını uzaktan izlerdim. Ara sıra derneğin kapısından başını uzatırdı. Yorumlarını dinler, bakış açısını kapmaya, bir şeyler öğrenmeye çalışırdım.
'AYRI BİR SAYGI DUYDUM KATİPOĞLU ÇİFTİNE'
Dernek taşınırken göremedik onu, meğer hastaymış. Evlerini de çok severim. Bozmadan, eski bir İstanbul evini tüm özellikleri ile koruyarak yaşadıkları için ayrı bir saygı duydum Katipoğlu çiftine. Başka türlü bir yer de seçebilirlerdi. Onlar Kuzguncuk’ta komşuları ile iç içe yaşamayı, çocuklarını burada büyütüp, yetiştirmeyi tercih etmişlerdi. Bizimle yaşamayı seçmeleri şansımız olmuş. ️
Sohbetleri sırasında Trabzon’dan gelip, Akademi’ye girişini, hayata atılış dönemini dinlemiştim. Sanat yaparak geçimini sağlamak için çevre ve maddi destek şart. Sadece yeteneği ile başlamış ama yetmezdi, çalışkanlığı ve azmi olmasa başaramazdı. Meslek aşkı olmadan, sevmeden olmaz. İşi yaşamının bir parçası olan birinin neler başarabileceğinin örneğiydi.
İlk defa cenazede Ayşen’den duydum, sonra Petek’in yazısında denk geldim: “Çizgiye renge büründüm. Yusuf diye göründüm. Yolda yürür gibi, hatta nefes alır gibi resim yapıyorum. Çizmiyorsam bilinsin ki ölmüşümdür” demiş bir röportajında. Öyle de oldu. Neredeyse son anına kadar çalıştı. Son sergisi vefatından beş gün önce bitmiş. Yine vefatından sonra sanat çevresinden dostlarından, ardından gelen gençlerden öğrendim ki hep moral vermiş, ön açmış, destek olmuş insanlara...
Bazen ömrünüz gurbette geçer de yaşamdan göçtüğünüzde doğdunuz toprağa gömülmek istersiniz.”Merak etme, seni Trabzon’a götüreceğim” demiş eşi Ursula.
On gün önce Kuzguncuk’ta cenaze namazı kılındı. Sonra Trabzon’a götürdüler, yerine yerleştirdiler. Kuzguncuklular Derneği geçen Pazar günü bostanın önünde Yusuf Katipoğlu için hayır lokması dağıttı.
Baki kalan bu kubbede bir hoş sedaymış. Yusuf Abi, hoş sedaya ilaveten solmayan renkler bıraktı ardında. Nur içinde yatsın.