Şiddetin karşısında sen, ben ve biz
"Kadınlar hep daha çok okuyup, evde oturmayıp 'Tek Adam' düşüncelerinin önüne engel olacaktır."
Fotoğraf: Mezopotamya Ajansı
Bir lise öğrencisi
Malatya
Bir konuşma sırasında kadın erkek eşitliğini savunurken, hatta kadın erkek değil “insan” olmayı savunurken ortamdaki bir erkek, kendine hiçbir şekilde kötü yaklaşmamama rağmen “Ben gece on birde yolda yürüyebilirim ama sen yürüyemezsin! Hep sizlerin çıkardığınız bu eşitlikler yüzünden ülke bu halde!” diye bağırmaya başlamıştı.
Bizler hâlâ aynı yolu paylaşmayı öğrenememiş isek, hâlâ gece dışarı çıkabilmenin cinsiyet ile alakalı olduğunu düşünüyorsak, gece dışarı tek başımıza çıktığımızda “şiddeti hak ediyorsunuz” gözleriyle bakıyorlarsa kaldırımları değil hiçbir yolu paylaşamayız. Toplumun kadını sığdırmaya çalıştığı kalıp, evlenince işi bırakması, çocuk doğurması ve işe girince daha düşük mevkilerde çalışması gibi kalıplarsa ülkenin değil dünyanın kaybıdır bu. Bir insanın kayboluşudur.
Haberlerde kadınların kaç çocuk yapması gerektiğini, çocuklarına bakıp işe gitmemesi gerektiğini bile söyleyen bir insan ülkeye “Tek Adam” olacak ise ülke tek tip insanlara mecburdur. Fakat farklı akıllar da hep ayaklanmaya hazır olacaktır. Kadınlar hep daha çok okuyup, evde oturmayıp “Tek Adam” düşüncelerinin önüne engel olacaktır. İş yerlerinde bir kadına mecbur kalınacaktır. Şimdi böyle bir durum yok demiyorum. Fakat hep daha fazla olacaktır. Çünkü gelişmek, yararlı olmak cinsiyete bakmıyor.
“SIĞMA KALIPLARA”
Okulda kadın erkek eşitliği hakkında münazara yapılmıştı. Erkek grubunun eşitliği savunan kız takımına kağıttan toplar yapıp fırlattığına şahit oldum. Topları toplayıp sakladım utanmak için onlar adına.
Küçük ya da büyük bir savunma planımız olmalı içimizde. Bugün biz şiddete başkaldırmalıyız. Yumruğumuzun içine gücümüzü, bilgimizi, farklılığımızı koyup kaldırmalıyız. Sen mücadeleni, “Tek” olmak isteyen insana karşı vererek sığma onların koymak istediği kalıba.
Kadınlar sokaklardaki şiddeti yok edip kahkahasıyla dans etsin bir gece vakti. Eteğindeki çiçekleri şiddetin mezarına bıraksın.
Biz, insan olarak söz vermeliyiz mücadeleyi kazanacağımıza!