21 Kasım 2018 13:30

Her türlü şiddete bin türlü çözüm

"25 Kasım yaklaşırken kadına yönelik şiddetin engellenmesi adına nasıl politikaların geliştirilmesi gerektiğine cevap aradık. "

Paylaş

 

Berfin TAŞDEMİR
Hazal GÖÇMEN
Ankara

ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi öğrencileri ile 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü yaklaşırken kadına yönelik fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddetin engellenmesi adına nasıl politikaların geliştirilmesi gerektiğine beraber cevaplar aradık. Sohbetimiz esnasında, “Bu şiddetin çözülmesi adına bir politika geliştirilebilir mi?​” sorusu temel çıkış noktamızı oluşturdu. Sohbete ilk başladığımızda 3. sınıf öğrencileri Sena ve Zeynep politikanın tepeden inme bir araç olduğunu o nedenle bir çözüm aracı olmadığını belirttiler. Çözüm olarak ise, daha temelden yapılan tartışmalar ile kadına yönelik şiddetin yalnızca fiziksel anlaşılmasının dışına çıkarılması gerektiğinin önemli olduğunu dile getirdiler. Esas yapılması gereken yaptırım uygulamaya gerek kalmayacak biçimde toplumsal bilinci, kadına yönelik şiddet konusunda yükseltmek olduğuna dikkat çektiler.
DİZİLERDEN GERÇEK HAYATA KADINA YÖNELİK ŞİDDET SARMALI
Geçtiğimiz günlerin en tartışılan örneklerinden Ahmet Kural- Sıla olayında toplum içinde fiziksel şiddet tartışmasının “kadın da biraz bilecek yerinde durmayı” gibi söylemler ile kadına yönelik psikolojik şiddete de dönüştüğüne değindiler. Sohbetimizin başında şiddetle mücadele kapsamında politikalar üretmenin bir çözüm yaratmayacağını düşünürken aslında iyi hal indirimi ve cezasızlık hallerinin çokluğu gibi Türkiye siyasetinden bağımsız düşünülemeyecek uygulamalar ile şiddeti önleyici politikalar geliştirilmesi gerektiği sonucuna vardık. Zeynep, “Şu anki ana akım medya ve dizi sektöründe kadına karşı şiddeti önlemek için şiddet sahnelerini gösterdiklerini söylüyorlar ancak bu faydalı olmuyor. Oradaki şiddet toplumsal alandaki şiddeti de körüklüyor. Komik olan şu ki o dizilerde de şiddet gösterenler yaptırımlar ile karşılaşmıyorlar.” diyerek kadına yönelik şiddetin kugusal alandaki boyutlarına dikkat çekiyor.
TOPLUMSAL BİR MÜCADELE HATTI
Tartışmamız kadının ezilmişliğinin tarihsel koşullarına kayınca Sena, kadının üretim ilişkilerinde aldığı rolün bu sorunun nedeni olabileceğini düşündüğünü anlatıyor. İzlediği bir yemek programı üzerinden örnek vererek “Kadın normalde evde aşçıdır ama üretim ilişkisi işin içine girdiğinde yemek yapmak gibi kadına atfedilen bir meslek içinde dahi kadın yer bulamıyor.” sözleriyle dikkatini çeken noktayı paylaşıyor. Kadınlar iş hayatında hep bir limitle karşılaşıyor. Kadının ilişkilerde erkeğe ekonomik olarak bağımlı olmasının şiddeti doğuran nedenlerden biri olduğu sohbetimiz esnasında en çok üzerinde durulan konu oluyor. Üniversiteli genç kadınların tüm bunlar tartışılırken nasıl bir mücadele hattı izlemesi gerektiği sorusunu sorduğumuzda Zeynep, kadınların mücadeleden korkar hale geldiğini ekliyor. Sena ise kadın haklarını savunmak için yalnızca kadınların dahil olduğu bir mücadelenin yeterli olmadığını bunun toplumsal bir mücadele hattında ele alınması gerektiğini dile getiriyor. Erkeklerin de aktif olarak kadınların haklarını savunması gerektiğini anlatırken gülerek “Ama tabii bu hadi biz çekilelim erkekler bizi kurtarsın anlamına gelmiyor.” sözleri ile esprili bir dille ekliyor. 
“UZUN VE KISA VADELİ YAPTIRIMLAR HAZIRLANMALI”
Yine 3. sınıf öğrencisi olan Ayşegül ise “Politikaları ilk önce uzun vadeli ve kısa vadeli olarak ayırmak gerekir sanırım; uzun vadede çözümler için başvurulacak yol ilk önce insan merkezli sonra da vatandaşlık merkezli, ataerkil ve cinsiyetçi düşünce yapısından uzak bir evrensel eğitim anlayışını benimsemek olacaktır.” diyor. “Kısa vadede caydırıcı siyasi yaptırımlar getirmek, basın yayın araçlarıyla ya da sosyal medya aracılığıyla toplumun bu konuda dikkatini çekmek, kadınların istihdamını artıracak politikalar geliştirmek ve bilinçlendirmek aklıma gelen ilk şeyler.” diyerek sıralıyor. Sohbetimizi sonlandırırken ise kadına yönelik her türlü şiddeti önleyecek politikaların geliştirilmesi gerektiğini bunu da kadın mücadelesinin yükselmesi ile mümkün olabileceğine değiniyoruz.

 

ÖNCEKİ HABER

Şiddetin karşısında sen, ben ve biz

SONRAKİ HABER

Mirabal Kardeşler’den bugüne: Haykırıyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa