21 Kasım 2018 13:30

Peki kırmızı et bizi görecek mi?

"Cem Yılmaz’ın canlandırdığı 'Fikri' karakteri araya girer ve sorar 'Peki, Zeki Müren de bizi görecek mi?'"

Görsel: Pixabay

Paylaş

 

Turhan Utku YALÇIN
Çanakkale

Vizontele filminde hayatlarında hiç televizyon görmemiş köylüye, belediye başkanı televizyonun nasıl bir şey olduğunu anlatırken, Cem Yılmaz’ın canlandırdığı “Fikri” karakteri araya girer ve sorar “Peki, Zeki Müren de bizi görecek mi?​” 2001 yılından bugüne hafızamıza kazınmıştır bu replik. Ara sıra duyarız bu diyalogu arkadaşlar arası sohbetlerde. Ben de geçen televizyon izlerken Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasına denk geldim. Cumhurbaşkanı et fiyatlarındaki pahalılıktan bahsederken bunun refah seviyesindeki artıştan kaynaklandığını söylüyordu. Bu söz beni, hafızamı biraz geriye sarıp en son ne zaman kırmızı et yediğimi düşünmeye zorladı. Biraz düşündükten sonra, net bir tarih veremesem de en az 2 ay olduğunu söyleyebilirim kırmızı et yemeyeli. Bugünlerde ise gazetelerde kırmızı eti fiyatından kaynaklı alamayan vatandaşların, kilosu 5tl olan kuzu kulağı ve kilosu 2,5tl olan inek memesi aldığıyla ilgili haberler okumaya başladım. 
KİMİN KRİZİ KİMİN FIRSATI
Peki milyonlarca insan hayat pahalılığından ve artık diplere çöken hayat kalitesinden şikayet ederken, Cumhurbaşkanı Erdoğan hangi refahtan söz ediyordu? Ohal’le birlikte emekçiler KHK’larla işlerinden edilirken, hatta Erdoğan’ın dediği gibi Ohal bahane edilerek işçilerin demokratik hak taleplerinde, grevlerinde engel olarak kullanıldı. Geçtiğimiz yılın son üç çeyreğinde ekonomide yüzde 11,1 büyüme yakalandığında, bizim cebimizdeki paranın mı yoksa patronların cebindeki paranın mı büyüdüğünün cevabını bulmamız çok zor olmadı. Bugün ise Cumhurbaşkanı benim patronum işini bilir mantığıyla, krizi de fırsata çevireceğini söylüyor. Yani Türkçe meali “Bize yeryüzünde ve gökyüzünde saraylar, ejder meyveli smoothieler size ise işsizlik, inek memesi ve kuzu kulağı” diyor. Üniversiteden mezun olup iş bulanın parmakla gösterildiği bu günlerde, mezun olan gençlerin garsonluk, inşaat işçiliği vb işlerde çalıştığını göz önünde bulundurursak, krizin yükünün halkın sırtına yıkılmaya çalışıldığı, zengin ve yoksul arasındaki uçurumun ayyuka çıktığı günümüz Türkiye’sinde, krizi çıkaranlar kendi refahlarından hayatın pahalılığını göremiyor olabilir ama biz hayatın tamamen içinde olarak bu pahalılığında, yaşam zorluğunun farkındayız. Sermaye ve çevresini bir kenara bırakırsak toplumun geri kalanının, bırakınß “Refah içinde miyiz?​’’demeyi, “Aç mıyız yoksa yarı tok muyuz” diye sormasının daha manidar olacağı günümüzde, hayat pahalılığından neredeyse kırmızı etin ne olduğunu unutup “Peki kırmızı et bizi görecek mi?​” diye sorasım geliyor.

 

ÖNCEKİ HABER

“Yaşamaya dair”

SONRAKİ HABER

Türkiye gençlik hareketi tarihinden portreler: 2000'li yıllar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa