Tencere-tava, değil hep aynı hava
Yurtlarımız 5 yıldızlı mı?
Kaynak: Max Pixel
Geçtiğimiz günlerde gençlik ve spor bakanının yaptığı “Yurtlarımız, belki de dünyanın en kaliteli otel zincirleriyle rekabet edebilecek durumda” açıklamasını çoğumuz duymuşuzdur. Açıklamanın gerçekler ile arasındaki büyük farkı dergimize KYK yurtlarından yazan arkadaşlarımız net bir şekilde ifade etmişti. Krizin her geçen gün emekçilerin ve biz gençlerin cebine, yaşamına yansıması artarken bir yandan da nasıl açıkça kriz yok deniyorsa bu da aynı hesap.
KYK VE BEŞ YILDIZLI OTELLERİN ORTAK FAYDASI: FİYATLAR
Üstelik bu açıklamanın yapıldığı tarihlerden sadece birkaç gün önce KYK’nın 5 yıldızlı yurtlarından biri olan Başakşehir erkek öğrenci yurdunda yaşanan elektrik kesintisi beraberinde koridorları basan su, geç gelen internet ve öğrencilerin sosyal medyada ve gazetemizde çıkan ifadelerinden görülen daha beter bir tablo! Bir yanda otel zincirleri ile rekabet edeceğini söyleyen bakan bir yanda terlikleri ile koridorları temizlemeye çalışan, 21.yüzyılda sınavlarına karanlıkta çalışmaya çalışan öğrenciler. Belli ki endüstri 4.0 tartışmaları en hızlı Başakşehir’de vuku bulmuş. Yurtta kalan arkadaşlarımızın ifadelerinden ve yaşadıklarından anlaşılıyor ki KYK yurtları otel zincirleri ile rekabeti olsa olsa fiyatları üzerinden devam ettirir!
GENÇLER HÂLÂ EN TEMEL TALEPLERİNİ DUYURMAK İSTİYOR!
Bugün ise yarının geleceği olan üniversite gençliğinin en temel ihtiyaçlarının karşılanamamasından söz ediyoruz. Ulaşım, barınma, yemek gibi temel ihtiyaçları bile karşılanamayan üniversite gençliği bu imkanları karşılamak için burs istediğinde ise bedavacılık ile suçlanıyor.
Öyle görünüyor ki 2023 vizyonu içerisinde üniversiteli gençlerin taleplerine pek yer yok.
Burada gözden kaçırılmaması gereken bir nokta daha var elbette. Başakşehir yurdundan yola çıkarsak oradaki öğrenci arkadaşlarımızın tencere ve tavalarının seslerini duymaya başlarız.
Bu sefer tencere tava sesi, her talebini duyurmak istediğinde bazen yurt müdürlüğü, bazen rektörlük bazen de başka merciilerle kısılmaya çalışan bir gençliğin sesi aslında. Yani hala gençler en temel taleplerini duyurmak istiyor!
Dergimizin birçok sayısında yurtlardan onlarca mektup geldi her birinde farklı bir rahatsızlık söz konusuydu. Bu da ilerleyen günlerde Başakşehir örneklerinin çoğalabileceğinin göstergesi.
ŞİDDETE UĞRAYAN KADINLARIN SESİ OLMAK İÇİN...
Talepleri göz ardı edilen, sesi kısılmaya çalışılan elbette sadece üniversite gençliği değil. Her alanda inşaa edilmeye çalışılan yeni rejim birçok toplumsal kesime etki ediyor.
İşçilerin, emekçilerin, kadınların üzerinde baskı artmaya devam ediyor. Yukarıda sesleri kısılmaya çalışılsa da odalarından, yurtlarından seslerini duyurmaya çalışan genç arkadaşlarımızdan bahsettik. 25 Kasım günü de “Kadına şiddete hayır!” diyenlerin sesini daha güçlü duyduğumuzdan bahsedeceğiz. Kadın cinayetlerinin, tacizin, tecavüzün, şiddetin giderek arttığı bunun karşısında sesini yükseltmeye çalışan kadınlara karşı üç maymun oynayanlardan, susturmaya çalışanlardan da bahsedeceğiz. Nasıl Başakşehir’de arkadaşlarımız seslerini tencere ve tava ile duyurduysa 25 Kasım günü de kadınlar taleplerini memleketin birçok yerinde en yüksek sesleri ile haykıracaklar. Tencere tava, belki düdük, belki bir davul belki de bir tef sesi şu anda şiddete maruz kalan bir kadının sesi olacak, kadınların sesi olacak. Susmak, utanmak, yalnız kalmak olmayacak; bağırmak, kol kola yürümek dans etmek olacak!