22 Kasım 2018 01:30

‘Garsonluk yaparken doktor olduğumu gizledim’

Ataması yapılmayan hekimler konuştu: Turistik bir yerde garsonluk yaptım. Kimseye doktor olduğumu söylemedim. Vebalı muamelesi görmek istemiyordum

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Burcu YILDIRIM
Ankara

Ataması yapılmayan genç bir hekim, binbir güçlükle tıp fakültesinde okurken bir yandan da kanser hastalığını nasıl yendiğini anlattı. Ancak güvenlik soruşturmasında, nedenini bilmediği bir gerekçeyle “sakıncalı” bulunduğu için 450 gün beklemek zorunda bırakılıyor.

Haklarında “sakıncalı” denilen güvenlik soruşturmaları nedeniyle görevlerine başlayamadılar. Binbir emekle kazandıkları, 6 yıl boyunca okudukları tıp fakültesinden mezun olan yüzlerce hekim, güvenlik soruşturmasını geçemedikleri için atanmıyor. İhraç edilen ve ataması yapılmayan hekimlerin AKP’nin hazırladığı kanun teklifiyle özel sektörde de çalışması yasaklanmak istendi. Ancak tepkiler üzerine bu tekliften geri adım atılarak, ataması yapılmayan hekimlerin 450 gün zorunlu hizmet süresi boyunca beklemelerine kararı verildi. Neler yaşadıklarını ataması yapılmayan hekimlerle konuştuk. Güvenlik soruşturması gerekçesiyle hekimlik yapmalarına izin verilmediği için, “Başımıza başka bir şey gelmesin” diyerek isimlerini vermek istemediler.

‘KALABALIK VE YOKSUL BİR AİLENİN ÇOCUĞUYUM’

Bir buçuk sene önce mezun olduğunu anlatan genç bir hekim, bu meslek için neler yaşadığını şöyle anlattı: “Kalabalık ve yoksul bir ailenin son çocuğuyum. Okuyabilmek için türlü zorluğa katlanmak zorunda kaldım. Kimi zaman yırtık elbise, kimi zaman delik ayakkabılarla okula gidiyorduk. Bileğimizin hakkıyla kimsenin iltiması olmadan, kışın soğuk yazın sıcak odalarda dirsek çürüterek tıp fakültesi kazandık. Bunu durumu ajite etmek için söylemiyorum. Sadece geleceğimizi bir imza ile karartabilen bürokratların çocukları gibi kolejlerde, yediğimiz önümüzde yemediğimiz arkamızda geçmedi hayat.”

HİÇBİR AÇIKLAMA YAPILMAKSIZIN...

Üniversite yıllarında kansere yakalandığını ve 8 ay süren ağır bir tedaviyle iyileştiğini söyleyen hekim, ailesinin maddi durumu iyi olmadığı için bir an önce okulu bitirmek için çaba harcamış. TUS’a hazırlanması da hiç kolay olmamış: “TUS dershane ücretleri gerçekten çok pahalıydı. Bu beni düşündürüyordu. Ama dershanelerin mezuniyetten sonra ödeme opsiyonu vardı. Tabii tıp fakültesi bir dönem atama garantisi olan bir bölümdü. Bu yüzden ben de bu opsiyonu kullandım. Çünkü atanmayacağımı gerçekten bilmiyordum. Bu arada zorunlu hizmet atamam yapılmıştı ve güvenlik soruşturmasını bekleme aşaması başlamıştı. Uzmanlığa hazırlık aşamasında gerçekten izole bir hayat yaşadığımız için ipe sapa gelmez şeylerle suçlanan ve güvenlik soruşturması olumsuz gelen arkadaşlardan bihaberdik. Ta ki uzmanlık sınavının en kritik virajında bana da bir kağıt parçası ile hem de hiçbir açıklama yapmaksızın çalışamayacağım tebliğ edilene kadar. İlk zamanlar gerçekten hem öfkeden hem de yakın çevremin bile bana vebalı muamelesi yapmasından gerçekten çok kötü etkilendim. Fakat sonra TUS çalışmaya devam ettim. Bir iki hafta sonra sınava az bir zaman kala tekrar çalıştım ve iyi sayılabilecek bir puan aldım. İstediğim bölümü kazandım. Tabii kağıt üzerinde...”

PARASINI ÖDEMEK İÇİN GARSONLUK YAPTI

Sağlık Bakanlığı zorunlu hizmeti kaldırmadığı için özel sektörde de iş bulamadığını anlatan hekim, iş aramaya başlamış. Özel sektörde iş bulamadıklarını, kendisiyle aynı sorunu yaşayan bazı doktorların kağıt üzerinde temizlikçi gibi görünüp doktorluk yapmak zorunda olduğunu görmüş. Dershane parasını ödeyemeyince ise çözümü bir tatil beldesinde garsonluk yapmakta bulmuş. Yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Turistik bir beldede çalışan arkadaşa iş olup olmadığını sordum. Başta şaka yaptığımı düşündü ama sonra ciddi olduğumu görünce garson ihtiyaçları olduğunu söyledi. Yaklaşık olarak 4-5 ay çalıştım orada. Kimseye doktor olduğumu söylemedim. Çünkü hem dalga geçerlerdi hem de güvenlik soruşturması yüzünden vebalı muamelesi görmek istemiyordum...”     

HAYAT KURTARMAK İÇİN 450 GÜN BEKLEYECEK MİYİM?

Özel bir hastanede çalışması için beklemesi istenilen 450 gün boyunca ne yapacağını sorduğumuzda, “Dik durmaya devam edeceğim” diyor. Hakkını almak için tüm hukuki yolları izleyeceğini belirten hekim, buna karar veren milletvekillerine de bir sorusu var: “Sinema salonunda birinin soluk borusuna kaçan patlamış mısır tanesini çıkartmak için güvenilmezsin diyor bize hükümet. Kurtarmayacak mıyız o kişiyi, izleyecek miyiz film izler gibi? Bu yasa tasarısının altına imza atan her sağlıkçı milletvekiline ben bunu sormak istiyorum. 450 gün boyunca bunları yaşarsam ne yapmalıyım diye düşünmek istemiyorum. Ettiğim yemin mi yoksa yasa mı?​”

ŞU AN SADECE APARTMANIN DOKTORUYUM

Genç bir kadın hekim ise ilk öğrendikleri şeyin ‘Primum non nocere’ yani ‘Önce, zarar verme’ sözü olduğunu belirterek, ortaokuldayken doktor olmaya karar verdiğini anlattı. O zamandan itibaren insanları sağlığına kavuşturmanın en sevdiği şey olduğunu belirterek şöyle diyor: “Ne hayallerle mezun olduğumuzu ve o ‘tıp doktoru’ unvanını nasıl gururla taşıyarak Hipokrat yeminini ettiğimizi anlatamam size. Şu an apartmanın ve evin doktoru olarak görülüyoruz. Herkes sorgulayıcı yargılayan gözler ve söylemlerle çevremizde...” Bir insanın doktor olabilmesi için tıp fakültesi diploması ve Hipokrat yemini olmak üzere iki şeyin gerekli olduğunu ifade eden hekim, “Bu hiçbir dönem ve dikta rejiminde karşılaşılmamış bir hadise. Soykırım yapan Hitler Almanyası’nda örnekleri var sadece. Ne yazık ki ikinci örneği olmak için can atan bir hükümet var karşımızda” diyor.  2017 yılı temmuz ayında mezun olduğunu ve güvenlik soruşturmasının ocak 2018’de geldiğini belirterek şöyle devam ediyor: “Mezuniyetim ile arasında 6 ay var. Güvenlik soruşturmasının hiç bir sınırlaması yok. Bazı arkadaşlarımıza 13, 15 ay sonra tebligat gönderildi. Hukuki bir yanı yok ve tamamen bir keyfiyet, hak gasbı söz konusu. Mesleğimizi yapmamız önündeki engeller, bizi psikolojik ve sosyal anlamda yıpratıp yalnızlığa sürükledi. Ayağa kalkmakta oldukça zorlanan hekim arkadaşlarımız olduğunu çok yakından biliyoruz. Güçlü olmalarını sabretmelerini istiyorum onlardan. Hakkımız olanı elbet alacağız”dedi.

‘KAÇ KEZ DÜĞÜNÜMÜZÜ ERTELEMEK ZORUNDA KALDIK’

Başka bir kadın hekim ise güvenlik soruşturmasının sonucunu 5 ayda öğrendiğini ama gerekçesini öğrenemediğini söyledi. Düzenleme sonucu 450 gün evde bomboş bir şekilde oturmalarının beklendiğini ifade eden hekim, “Biz mezuniyet tarihimizden itibaren en ağır psikolojik şiddeti gördük. Her günümüz bir öncekinden daha da kötüydü. 7 aydır güvenlik soruşturma sonucumun ne sebeple olumsuz olduğunu öğrenemedim. Hiçbir fikrim yok. Mahkemeye herhangi bir delil sunulmadı. Buna rağmen bunları yaşıyorum, sebebini bilmiyorum. Hukuki olarak hakkımı alacağım günü bekliyorum” dedi. Üniversiteden itibaren birlikte olduğu erkek arkadaşıyla, mezun olunca evlenme hayalleri olduğunu anlatan hekim, “Bu bekleme süreçleri yüzünden kaç kez düğünümüzü ertelemek zorunda kaldık. 450 gün yasası çıkmadan önce düğün tarihimizi belirlemiştik. Şimdi düğünümüze 2 ay kaldı ve ben yıllardır beklediğim düğünüm için mutlu olamıyorum. Evimi nasıl geçindireceğim, eşim işe gittiğinde evde tek başıma ne yapacağımı düşünüp duruyorum” diye konuştu.

 

 

ÖNCEKİ HABER

Tencere-tava, değil hep aynı hava

SONRAKİ HABER

Asgari ücretle çalışan işçi: Bir düğüne gitsek 4’te 1 içerideyiz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa