İsveç’ten Li Wenzu’ya insan hakları ödülü
İsveç'teki Harald Edelstam Vakfı 2018 yılı İnsan Hakları Ödülü’ne Çinli insan hakları savunucusu Li Wenzu layık görüldü.
Fotoğraf: Evrensel
Murat KUSEYRİ
Stockholm
İsveç’te kurulu Harald Edelstam Vakfı, 2018 yılı İnsan Hakları Ödülü’nü Çin’deki insan hakları ihlallerine karşı verdiği mücadeleden dolayı Li Wenzu’ya vermeyi kararlaştırdı.
Ülkeyi terk etmesi yasaklandığı için ödül törenine katılamayan Wenzu’nun ödülü kendisi de insan hakları savunucusu olan arkadaşı Yuan Weijing’e Stockholm’de düzenlenen bir törende takdim edildi.
Lİ Wenzu, Çin’in tanınmış avukatları ve insan hakları savunucuları arasında yer alan Wang Quanzhang’ın eşi. İnsan hakları aktivistleri, topraklarına el konulan köylüleri, dini ve etnik azınlıkların avukatlığını yaptığı için 2015 yılında polisin “709 Vuruş” olarak adlandırdığı bir operasyonda insan haklarını savunan 300’den fazla avukat ve yüzlerce aktivistle birlikte kaybedildi. Daha sonra çoğunluğunun gözaltına alınarak tutuklandığı anlaşıldı.
KADINLAR EŞLERİNİN SERBEST BIRAKILMASI İÇİN ÖRGÜTLENDİ
Li Wenzu ve tutuklanan diğer avukatların eşleri, bir iletişim ağı kurarak cezaevlerinde tutulan eşlerinin serbest bırakılması için kampanyalar düzenledi.İnternette tutsakların serbest bırakılmaları için çağrılar yaptı. Cezaevlerindeki tutsakları ziyaret etti. Hakim ve savcılarla görüşerek eşlerinin serbest bırakılması için girişimlerde bulundu. Bundan dolayı halk arasında ve bir kısım medyada “709-Aile” olarak adlandırıldı. Tutsakların serbest bırakılmaları için verdikleri çabalar yakınları hapsedilenlere umut ve cesaret verdi.
Stockholm’deki Ordu Müzesinde düzenlenen basın toplantısında konuşan Harald Edelstam Vakfı Başkanı Carolina Edelstam, ulusal ve uluslararası yasaların uygulanması ve ağır insan hakları suçları işleyenlerin yargı karşısına çıkarılmalarının önemine şu ifadelerle dikkat çekti:
İNSANLARIN KAYBEDİLMELERİ AĞIR BİR İNSAN HAKLARI SUÇUDUR
“Bir suç işlenmişse bundan devletler sorumlu tutulmalı. Ayrıca uluslararası toplumun adaleti gerçekleştirme, kurbanları koruma ve hiç kimsenin yasaların üstünde olmadığı ilkesini uygulama yükümlülüğü var. İnsanların zorla kaybedilmeleri ağır bir insan hakları suçudur. Bunlar olağan üstü hal, savaş durumu, acil durumlar veya ulusal güvenlikten bağımsız kriminal uygulamalardır. Uluslararası yasalarda gözaltında kaybedilenlerin aile ferdleri de kurban olarak kabul ediliyor” dedi.
KAMPANYALAR BAŞARILI OLDU, AVUKATLARIN ÇOĞU SERBEST BIRAKILDI
Ailelerin örgütlenme ve mücadele etmelerinin tutuklanan avukat ve insan hakları savunucularının kaderlerini belirlediğini söyleyen Edelstam, “Onlar gizli polis aleyhinde davalar açtı. Avukat ve diğer insan hakları savunucularının serbest bırakılmaları için kampanyalar ve lobi çalışmaları yürüttü. Li Wenzu, kayıp ve tutukluların durumlarına dikkat çekmek için şiddet içermeyen Kırmızı Kova Kampanyası ve Özgürlük İçin Uzun Yürüyüşe önderlik etti. Li Wenzu ve 709-Aile’nin mücadeleleri sayesinde avukatların çoğunluğu serbest bırakıldı. Sadece 14 avukata hapis cezaları verildi. Şimdi tutuklandıktan sonra kayıp olan tek avukat Li Wenzu’nun eşi Wang Quanzhang’dır” dedi.
Harald Edelstam Vakfı tarafından yapılan yazılı açıklamada da Li Wenzu’nun Çinli kurumların tüm baskıları ve çocuklarının okula göndermelerinin yasaklanmasına karşı yılmadan eşini bulma ve hukuk devleti ve demokrasi prensiplerinin Çin’de geçerli olması için mücadelesini sürdürdüğüne dikkat çekildi.
HARALD EDELSTAM KİMDİR?
1973 yılında Şili’de gerçekleşen askeri-faşist darbe sırasında İsveç’in Şili Büyükelçiliği görevini yürüten Edelstam, Şili’de cuntanın gerçekleştirdiği insan haklarını kınaması ve kamuoyuna duyuran bir diplomattı.
Darbenin hemen ardından askerler tarafından kuşatılan Küba Büyükelçiliği’ne girerek kuşatma kaldırılana kadar büyükelçilikte kalacağını açıklamıştı. Cuntacılar, 3 gün süren direnişten sonra Küba büyükelçiliğine sığınan devrimcilerin Küba’ya gitmesini kabul etmek zorunda kalmıştı.
Cuntanın baskı ve katliamlarından kaçıp İsveç Büyükelçiliğine sığınmak isteyenlere kapıyı açan Edelstam, bini aşkın Şililinin İsveç ve Avrupa’nın diğer ülkelerine gönderilmesini sağlamıştı.