'İşçiler ölüyor, proje sahipleri soruşturmaya bile uğramıyor'
3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu, viyadük çökmesi ve 3 işçinin hayatını kaybetmesiyle ilgili Cengiz Holding binası önünde açıklama yaptı.
3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu, Kocaeli’nin Gebze ilçesinde Cengiz-Limak-Kolin ortaklığıyla yapılan Kuzey Marmara Otoyolu kapsamında inşaatı devam eden 7 no’lu viyadükte, beton blok montajı sırasında meydana gelen çökme sonucu 3 işçinin hayatını kaybetmesiyle ilgili Cengiz Holding önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamada proje sahibi şirketlerin birçok kez iş cinayetiyle gündeme geldiği ve haklarında soruşturma bile açılmadığı belirtilerek tepki gösterildi.
Cengiz Holding’in Altunizade’de bulunan binası önünde yapılan açıklamayı Beyza Üstün okudu. İşçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınıp alınmamasını soruşturmayanların yayın yasağı getirdiğini belirten Üstün, “İlk açıklama Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’dan geldi. ‘Çok hızlı giden bir inşaat. Çok da can güvenliği alınan bir inşaat. Geçen hafta viyadük inşaatını ben de ziyaret ettim’ sözleriyle Cengiz-Limak-Kolin avukatlığına soyundu” dedi. Üstün, Kocaeli Belediye Başkanının da "İşin hızlılığından" bahsettiğini ifade etti.
Proje sahibi firmaların daha önce de sayısız kere iş cinayetleriyle gündeme geldiğini aktaran Üstün “Sadece 3. havalimanında resmi rakamlara göre 30, İSİG Meclisinin verilerine göre de 39 işçinin kanını dökmüş firmalar ve bu sayının çok daha yüksek olduğu da biliniyor. Tüm suçlarına rağmen herhangi bir soruşturmaya bile uğramadılar. Dahası vergi muafiyeti ve başka ayrıcalıklarla ödüllendirildiler. Onların neden olduğu her cinayet, her usulsüzlük, her suç daha onlar ağızlarını açmadan bakanların ve resmi kurumların savunmalarıyla gözümüzün içine bakılarak aklanmaya çalışıldı” dedi.
Üstün, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan’a “En azından bir açıklama yapacak mısınız? Yoksa daha önce 3. havalimanında olduğu gibi eski CEO’su olduğunuz firmaların avukatığını sürdürmeyi mi tercih edeceksiniz?” sorularını yöneltti.
İnşaat işçilerinin, kölelik çağında firavunlara piramit inşa eden köleler olmadığını dile getiren Üstün “Örgütlenerek, kendi sınıfsal duruşunu kimlik haline getirerek bu muameleyi yapanlara dünyayı dar edecek bir gücün temsilcileridirler. Patronlar ve onların temsilcileri de er ya da geç bu gerçeği göreceklerdir" diye konuştu.
BASIN-İŞ GENEL BAŞKANI: AMBULANSTAN ÖNCE YAYIN YASAĞI GELİYOR!
DİSK/Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren ise konuyla ilgili şunları söyledi: Bu tür iş cinayetlerinde ambulanstan önce güvenlik güçlerinin ve yayın yasaklarının geldiğini birçok kez yaşadık. İstiyorlar ki toplum bilgi almasın. Sadece yaşadıkları paniğin göstergesi. Nihayetinde bütün iş cinayetleri iktidarın, ona destek veren işadamlarının izlediği politikalar sonucu meydana geliyor. O yüzden bunlara kaza değil iş cinayeti diyoruz. Yürütülen inşaatın sorumlularından biri topluma küfretmekle ünlü bir iş adamı ve Türkiye’de büyük inşaatların sorumluluğunu üstleniyor. Bütün bu yayın yasaklarına rağmen toplum bir şekilde bunlardan haber alacak. İş güvenliği koşullarını sorgulamak, taşeron ya da ana yüklenici firmanın sorumluluğunu araştırmak gazeteciliğin esasıdır. Gazeteciliği de betona gömmek istiyorlar ama gömülmeyecek. Toplum bir şekilde haberdar olacak çünkü bu ülkede gazeteciler var. DİSK/Basın-İş olarak bu yasağı tanımıyoruz.
EMEP: KAPİTALİST SİSTEMİN VE İKTİDARIN SUÇLARINI GİZLEYEMEZSİNİZ
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel "Kapitalist sistemin ve iktidarın suçlarını gizleyemezsiniz" başlığıyla yaptığı yazılı açıklamada şu ifadeleri kullandı: Çaresizce oraya buraya koşturan işçiler, kurtarma çalışmalarını haber kanallarından izlerken olaya mahkemece yayın yasağı konuldu. Sistem ve kara düzenin yürütücüleri ayyuka çıkmış iş cinayetlerine tepkinin büyümesini istemiyorlardı. İş cinayetleri, Türkiye kapitalizminin ve betona gömülmüş cumhuriyetin adeta alameti farikası olmuştur. Yıl sonuna yaklaşırken geçen her ay içinde büyük çoğunluğu inşaat işkolunda olmak üzere sayıları 200’ü bulan işçi ve emekçi bu tür iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir. Türkiye kamuoyu ve emek güçleri AKP iktidarının topluma sunduğu ‘prestij ve başarı projeleri’ ile sayıları katlanan iş cinayetlerinin üzerine gitmelidir. İşin aceleye getirilmesi kazaların oluşumundaki ana unsurdur. Ve hiç şüphesiz artık hükümetin güdümündeki yargının yayın yasağı ve sansürü de, gerçek sorumluların gizlenmesine ve hak aramanın engellenmesine dönüktür. Baskılar, yasaklar ve yalanlarla ülke yöneten sermaye sınıfı ve siyasetçilerinin er ve ya geç hesap vermesi engellenemeyecektir.
TÜMTİS: SORUMLULAR YARGILANMALI
TÜMTİS tarafından yapılan açıklamada da “Günde ortalama 5 işçiyi kurban verdiğimiz, Avrupa ortalamasında ise birinci sırada yer aldığımız iş cinayetlerinde bilanço giderek ağırlaşıyor. Aşırı kâr hırsı, ihmal, denetimsizlik ve tedbirsizlikten kaynaklanan etmenlere son yıllarda işverenin ‘işi bitirin’ baskısı ile üretime zorlama faktörü eklenmiştir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda çıkarılan yasalara rağmen uygulamada yetersiz kalınmış, tablo giderek kararmıştır. Bu tabloyu kabul etmemiz mümkün değildir. İşçi sağlığı ve iş güvenliğinde önlemler artırılmalı, iş cinayetinde sorumluluğu bulunanlar yargılanmalıdır” dendi.
HDP: SORUMLULAR GÖREVDEN ALINMALI
Marmara Otoyolu'nda çöken viyadük ile ilgili açıklama yapan HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Günay Kubilay bu yılın ilk 10 ayında 1640 işçinin yaşamını yitirdiğine dikkat çekti ve işçi güvenliği ve sağlığını önemsenmeden insan kapasitesi üzerinde çalışmaya zorlamanın iş cinayetlerinin sebebi olduğunu söyledi.
Kubilay, inşaatı yapan Limak-Cengiz şirketini iyi tanıdıklarını belirterek “3. Havalimanı dahil, Türkiye’deki bütün 'mega-rant projeleri' aynı şirketlerin ortaklığında yürütülüyor. Bu şirketlerin iş cinayetleri sicili oldukça kabarık. İnşaatları Erdoğan’ın keyfi olarak belirlediği sürelerde bitirmek onların en büyük hüneri sayılıyor. Yaptıkları usulsüzlükler de bir yaptırıma tabi tutulmuyor” dedi.
10 AYDA 1640 İŞ CİNAYETİ
Olaya getirilen yayın yasağını da eleştiren Kubilay, bir iş cinayetinin hızla aydınlatılmasını istemek yerine bir mahkemenin neden yayın yasağı koyduğunu sordu. AKP iktidarının bu projelerin çok kısa sürede bitirmekle övündüğünü belirten Kubilay, 2018 yılının ilk 10 ayına bakıldığında 1640 işçinin iş cinayetlerinde hayatını yitirdiğine dikkat çekti. “Bu AKP iktidarının utanç tablosudur” diyen Kubilay, iş güvenliği önlemleri alınmaksızın, kötü hava koşullarına aldırış edilmeksizin, çalışma saatleri önemsenmeksizin, yeterli beslenmeye ve insanca barınmaya özen gösterilmeksizin insan kapasitesinin çok ötesinde çalışmaya zorlamanın bu iş cinayetlerinin nedenleri olduğunu vurguladı.
“Karayolları Genel Müdürü ve sorumlulukları bulunan yetkililer derhal görevden alınmalıdır" diyen Kubilay, "Keyfi ve politik amaçlarla belirlenen süreler iptal edilmeli, işin süresi ve çalışma temposu teknik normlara göre yeniden belirlenmelidir. İşçilerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi, işçi ölümlerinin durdurulması amacıyla alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi ve yerine getirilmesi uzman kişiler ve ilgili meslek odaları temsilcilerinden oluşacak bağımsız kurullar tarafından sürdürülmelidir” dedi. (HABER MERKEZİ)