3 Aralık 2018 18:48

Arif BEKTAŞ
Londra

Gazeteci Yazar Faruk Eskioğlu “Baştan kültür, engelliye engel yaratıyor” diyerek toplumun engelli haklarını kötüye kullanmamasını ve engellileri incitici kelimelerden kaçınmasını istedi.

3 Aralık Uluslararası Engelliler Günü dolayısıyla engelli gazeteci Eskioğlu ile engellilerin beklentilerini ve haklarını konuştuk. Eskioğlu’nun ilginç yanıtları şöyle:

Toplumda "engelli" bir yazar olarak 3 Aralık Uluslararası Engelliler Günü'nü nasıl yorumluyorsunuz?

Uluslararası Engelliler Günü farkındalık yaratılmak için BM tarafından 1992'de kabul edilmiş. Sevgililer Günü MS 270'den, 1 Mayıs İşçi ve Emekçilerin Günü 1889, Babalar Günü 1910 ve Anneler Günü 1914'te kutlanmaya başladığı düşünülürse engelliler epey sonra akla gelmiş. ‘3 Aralık’larda bir yazar olarak engelli haklarını hatırlatmak ve eksiklikleri dile getirmeyi önemsiyorum.

‘Engelli olmak nasıldır’ diye sorsam?

Engelli kelimesini kazırsanız altından devlet çıkar. Her engellinin engelli olmasının bir nedeni de devletlerdir. Örneğin benim engelli olma nedenim sağlıklı doğduğum halde çocuk felci aşısı olmadığı için 2 yaşında sağ ayağımda zayıflık ve kısalık oluşmuş. Arkadaşım Semih'in engelli olması Türkiye'deki trafik kazalarının çokluğundan, bir başka dostumun engelli doğması hastane olanaklarının ve uzmanlarının yetersizliğinden... Onun için başta devletin engellilere ödemesi gereken bir borcu ve özrü vardır. Bu açıdan da engelli ‘özürlü’ değildir. Engellilere destek sosyal bir haktır. Sorunuza gelirsek, kendimden söz edeyim, yarım saat ayakta kalsam ya da ağır bir şey taşısam bel ağrısı hemen ziyaretime gelir. Fiziksel işlerde geç kalırsınız, çabuk yorulursunuz. Haftada birkaç kez düşerim. Fiziksel zorluklar sizin ömrünüzden de çalar. Bunlar yetmezmiş gibi bir de toplumun ilkel ‘engelli kültürü’yle uğraşırsınız...

Toplumun engelli kültürü derken?

Övündüğümüz Anadolu kültürü pek engelli dostu değildir. Örneğin ‘işler nasıl gidiyor’un yanıtı bazen ‘Kör topal’dır. Londra’da Ramadan Camii'ye görmeyen imam alınınca, cemaatten bazılarının ‘sakat birinin arkasında namaz kılmayız’ diye kazan kaldırdığını duyunca şaşırmıştım. Bir arkadaşımın beni telefonuna ‘topal’ diye kayıt ettiğini görünce, “Ulan hıyar ‘sesi güzel’ de yazabilirdin” diyerek tepki göstermiştim. Türkiye’de engellilerin tanımı ‘çürük’tür. Hiç unutmuyorum askerlik yoklamasında rütbeli bir subay “Evladım seni askere alamayacağız çünkü çürüksün” demişti. Ayrıca Türkçede engelliye ‘sakat’, ‘özürlü’ denilir. Geçelim bunları en yakınlarınız bile sizi öyle görür. Örneğin 20 yaşındayken çok akıllı ve güzel bulduğum uzak bir kuzenim ile evlenmek istemiştim, annesi “O dans edemez ki” demiş ‘engel’ olmuştu. Tabii o yıllarda çok üzülmüştüm. 

Şimdi olsa?

Yok, şimdi dans kursuna yazılırdım. Kültürün bakış açısı engelliyi çok rahat arabesk yapabilir. İyi ki o yaşımda sosyalizmle tanıştım, meteryalist oldum. Eskiden Anadolu'daki Isparta devletinde engelli çocukları uçurumdan aşağı atıyorlarmış. Allah’tan öyle bir şey yapmıyorlar ama her otoritenin gözüne de engelliler ve onların hakları batar. İnanmayacaksınız ama 12 Eylül darbecilerinin ilk yaptığı düzenleme engeli haklarını kırpmaktı. İngiltere'de bütçe açığı gündeme geldiğinde hükümetlerin akıllarına ilk gelen de engellilerdir.

Türkiye ve İngiltere'deki engelli haklarını kıyaslarsak?

Türkiye'de çok komik bir engelli ödentisi var ama onu da alabilmek için çok yoksul ve muhtaç olduğunuzu kanıtlamak zorundasınız. Engellilik başka, yoksulluk başka ama bizimkilerin kafası böyle çalışıyor. ‘Engelli istihdamı’na uyan ve kontrol eden yok. Türkiye'de kaldırımlardaki engelli rampaların önüne araç park edilmeyeceğini pek bilen de çıkmaz.

İngiltere'de ise yoksul-zengin karıştırmadan verilen üç dereceli bir engelli ödentisi var. Engelli park yerleri yaygın. Ücretsiz park, araç yol vergisi muafiyeti ve Merkez Londra'ya ücretsiz giriş için ‘blue badge’ denilen mavi engelli kartı veriliyor. Mağaza ve dükkanların engelli sandalyesiyle girilebilecek genişlikte olması, engelli rampaların konulması zorunludur. Ayrıca İngiltere, eskiden hareket halindeyken arkasından binilen ve atlanılan o klasik kırmızı toplu ulaşım otobüslerinden vazgeçerek engelli dostu haline getirdi. Pek çok metronun asansörü var. Tabii bu haklar engellilerin örgütlü mücadelesiyle kazanıldı ve direnerek de korunuyorlar. Yine de hükümet çalışamayacak konumdaki engellileri işe zorlamayı, haklarını tırpanlamayı sürdürüyor. Türkiye'den gelen bir arkadaşım, “Londra'da ne kadar çok engelli var” demişti. Oysa Türkiye’nin tersine İngiltere'de engelliler sokağa çıkabiliyorlar.

Londra’da da birkaç engelli derneği kuruldu. Bu konuda bilginiz var mı?

Ayrıntılı bilmiyorum ama kadınsız kadın derneği nasıl komik olursa, engelli dernekleri de öyle. Bu tür girişimler çok hassas olmalı. Eğer gölge düşerse toplum bu tür oluşumlara destekte çekingen davranır.

Engelli bir yazar olarak topluma bir çağrınız var mı?

Bu konuda bir roman yazabilirim. Bir filmde genç ve sağlıklı bir adam sağlıklı olduğu halde süpermarketin engelli park yerine park etmişti. Yönetmen çok yalın bir şekilde o gencin duyarsız birisi olduğunu seyirciye böyle aktardı. Bu duruma düşmeyin derim. Engellilik haklarının kötüye kullanılmasının faturası eninde sonunda engellilere çıkarılıyor. ‘Blue badge’ almak için takla atan pek çok toplum üyesi tanıyorum. Yapmayın gözünüzü seveyim. Engelli haklarını kötüye kullanmayın!

Her zaman söylediğimi tekrar etmek istiyorum: Engellilik bir durumdur, engelli kendisine acınmasını istemez, bir engelli haklarına saygı duyulmasını genişletilmesini ve ekstra engel çıkarılmamasını ister. Engelliler Günü'nde “Engelsiz bir yaşam için ne yapabiliriz” diye düşünün, sizin yaptığınız gibi “engellileri birinci ağızdan dinleyin” derim. Konuşurken sözlerinize dikkat edin, engellileri aşağılayıcı, incitici kelimeleri kullanmayın lütfen.

Ayrıca madem sevgililer günü ve anneler gününde hediye alınıyor, engellilere de hediye verin kardeşim. Bu son sözüm şakaydı valla, diğer günlerde tüketim ekonomisinin pohpohlanmasına da karşıyım zaten fakat uzun süre aramadığınız engelli dostlarınızı arayıp hatırını sorabilirsiniz…

Evrensel'i Takip Et