Gür İplik işçileri: İşçiler bu mahkemelere nasıl güvenecek?
Gaziantep’te Gür İplik fabrikasında sendikalaşma mücadelesi verdikleri için işten atılan işçiler, işe iade davasını kaybetti.
Fotoğraf: Evrensel
Mehmet TÜRKMEN
Antep
Dört yıl önce Gaziantep’te Gür İplik fabrikasında sendikalaşma mücadelesi verdikleri için işten atılan işçiler, açtıkları işe iade davasını önce kazanıyorlar. Sonra üst mahkemeye yapılan itiraz ile davayı kaybediyorlar. Gür İplik işçileri, “İşçiler artık bu mahkemelere, bu adalete nasıl güvenecek?” diye soruyorlar. İşçilerin üye olduğu Deriteks Sendikası Genel Başkanı Musa Servi ise, yargının zenginin koruyucusu haline geldiğini söylüyor.
2014 yılında Başpınar 2. OSB’de bulunan Gür İplik 2 fabrikasında çalışırken, Deriteks sendikasında örgütlenme mücadelesi veren, baskı ve işten atmalara karşı fabrika önünde on gün süren bir direniş gerçekleştiren ve ardından işten atılan işçilerden 25’i işe iade davası açmıştı. 4 yıl süren ve daha önce yerel mahkemede davayı kazanmalarına rağmen, işverenin itirazı sonucunda üst mahkeme tarafından bozulan davayı işçiler kaybetti. Bu karar sonucunda bu işyerinde birikmiş olan kıdem tazminatı hakkını da kaybeden işçiler, bu mağduriyet yetmezmiş işçiler şimdi karşı tarafın avukat ve mahkeme masraflarını da ödemek zorundalar. İşveren ayrıca işyerini zarara uğratma gerekçesiyle maddi tazminat davası açtı. İşçiler, bu kararın ardından, işverenin açtığı maddi tazminat davasını da kaybetme endişesi taşıyorlar.
İŞÇİ HAKKINI NEREDE ARAYACAK?
Eski Gür İplik işçilerinden Hakan, bu kararın işçiler için “Sadece eşek gibi çalışacaksınız. Hiçbir şeye itiraz etmeyeceksiniz, her haksızlığı sineye çekeceksiniz” anlamına geldiğini söylüyor. “Eskiden en azından işçi dava açınca, bir iki yıl sürse de, mahkemede sürünen biz olsak da, sonunda yasal hakkımızı alabiliyorduk. Bu hükümet işverenler için yargıyı da değiştirdi” diye konuşan Hakan konuşmaya söyle devam ediyor: “Patron sendikalı olduğumuz için bizi işten atmış, yasalara göre suç işlemiş, ama mahkeme patronun lehine karar veriyor. İşçi artık bu ülkede kime güvenecek? Bu devletin mahkemeleri bile haksızlık yapan, suç işleyen patronu korursa, biz artık kime, hangi adalete güveneceğiz?”
Halil adlı başka bir işçi de, TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı bir toplantıda yaptığı konuşmayı hatırlatıyor. Hisarcıklıoğlu’nun, işçiler lehine kararlar veren iş mahkemelerinden yakındığı ve bu sorunu çözme sözü verdiği için Erdoğan’a ve hükümete teşekkür eden konuşmasını hatırlatan İşçi Halil, “İşte sonucu ortada. Demek ki patronların sözcüsü olan Hisarcıklıoğlu hükümete boşuna teşekkür etmemiş” diyor.
PATRONUN SUÇU YOK MU?
Şu anda başka bir fabrikada çalıştığı için ismini vermek istemeyen başka bir işçi de şunları söylüyor: “Şimdi bu kararı veren mahkemenin hakimine sormak lazım. Bir tarafta maaşları geç ödeyen, mesai ücretlerini bankaya yatırıp kayıt altına alması gerekirken elden ödeyip hem bizim hakkımızı gasbeden hem de devletten vergi kaçırarak suç işleyen Gür İplik patronu var. Sendikaya üye olduğumuz için bize baskı yapan, demokratik tepkimizi dile getirince hepimize hakaret edip tehdit eden, işçileri sendikadan istifaya zorlayan, bütün bu suçları işleyen işveren var. Diğer tarafta da bu haksızlıklara karşı yasal hakkı için direnen mücadele eden biz işçiler. … Bunları yapan patronun suç işlediğini ben bu cahil halimle biliyorum, hakim bilmiyor mu? Bilmemesi mümkün mü? Bu ülkede hakim de suç işleyen patronu korursa, biz hakkımızı nerede arayacağız, söylesinler bize?”
‘OY VERDİKÇE HÜKÜMET PATRONLARA ÇALIŞTI’
Murat Yoğun adlı işçi de, işçilerin çoğunluğu olarak AKP’ye oy verdiklerini, ama işçiler oy verdikçe hükümetin patronlara hizmet ettiğini söylüyor. “Bütün yasalar, teşvikler onlar için” diyen Yoğun, “Bu yetmiyormuş gibi, işçinin yasal haklarını almasına bile engel olmak için her şeyi yapıyorlar. Bunlar başımıza gelince görüyoruz gerçekleri ne yazık ki. Bu hükümet on sene önce işçilerin dava açmasını zorlaştıran bir yasa çıkardı, dava masraflarını mahkemeye peşin yatırmadan dava açamaz olduk. Sonra o da yetmedi, ara bulucu yasası çıkardılar. İşçinin hakkını almaması için, işçiyi hakkından daha azına razı etmek için. O da yetmedi demek ki, şimdi artık mahkemeye gittiğinde bile mahkeme işçi haklı olsa bile patronu koruyor” dedi.
‘ASIL ANAYASAYI ÇİĞNEYEN İŞVEREN CEZA ALMALIDIR’
Deriteks Genel Başkanı Musa Servi mahkemenin kararını Evrensel’e şu sözlerle değerlendirdi: “Gür İplik işçileri anayasal ve kanunlarla güvenceye alınmış haklarını kullanıp sendikamıza üye oldular. Bu yüzden baskıya uğradılar, işten atıldılar, istifaya zorlandılar ve bu baskılara karşı demokratik haklarını kullanıp mücadele ettiler. Suç işleyen, yasaları ve anayasayı çiğneyen ve asıl cezalandırılması gereken açık bir şekilde işveren olduğu halde, mahkeme işçiler aleyhine karar verdi. Bu karar da gösteriyor ki, artık mahkemeler de, anayasaya, kanunlara ve ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere ve hukuka göre değil, tamamen sermaye sınıfının çıkarına göre kararlar vermektedir.
YEREL MAHKEME DİRENİYOR, YARGITAY BOZUYOR
Daha önceki davalara dikkat çeken Servi, “Daha önce bu tür davalarda işçilerin lehine karar verilirdi. Ancak son dönemde bu tür davalarda işveren lehine kararlar çıkmaya başladı. Gür İplik işçilerine benzer bir şekilde İstanbul Tuzla’da Campana işçileri, CPS Otomotiv Tekstili işçileri de işe iade davalarını kaybettiler. Çorlu da Megaplast’da da 50-60 işçi atılmıştı. 4 yıl oldu. Orada da işçiler tıpkı Antep’teki Gür İplik işçileri gibi önce davayı kazandılar, Yargıtay bozdu, yerel mahkeme yine kararında direndi, işçiler bir daha kazandı, sonra Yargıtay yine bozdu ve davaya yukarıdan müdahaleyle kaybettiler. Biz de davayı AİHM’ye götürdük” dedi.
‘İŞÇİ SINIFI ARTIK BİRLİK OLMALI’
Yaşanan durumu sermaye lehine yargıya müdahale olarak yorumlayan Servi, “Yargının amacı ve görevi haksıza karşı haklıyı, güçlüye karşı mağduru korumakken, zenginin ve güçlünün koruyucusu haline geldi. Yargının tamamen artık sermayeden taraf olduğu ortada. Haklı olmak yetmiyor. İşçi sınıfı olarak birlik olup mücadele etmekten başka yolumuz yok” dedi.