Basın Kartı Yönetmeliği değişti: Kart iptalleri kolaylaştı
Basın kartlarına ilişkin yönetmelik Resmi Gazete'de yayımlandı. İptalleri kolaylaştıracak maddeler eklendi.
Fotoğraf: Evrensel
Basın kartlarına ilişkin usul ve esasların değiştirildiği yönetmelik Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın imzası ile Resmi Gazete'de yayımlandı. Basın meslek örgütleri basın kartlarının alımını zorlaştıran, iptalini kolaylaştıran yönetmeliğe tepki gösterdi.
Yönetmelikte kartın iptali kolaylaştırıldı. Yönetmeliğin iptalle ilgili kısmına "Milli güvenlik ve kamu düzenine aykırı davranışlarda bulunması veya bu tür davranışları alışkanlık edinmesi" maddesi eklendi.
Yeni yönetmelikte kartları veren Basın Kartı Komisyonunda da değişikliğe gidildi. Değişiklikten önce basın işkolunda örgütlü tüm sendikaların temsilcileri komisyonda yer alırken, yeni yönetmelikle başkanlığın seçeceği tek bir sendika temsilcisi komisyonda yer alacak. İlgili kısım Madde 19'un f bendinde yer aldı: "Basın kartı sahibi gazetecileri temsil eden sendikaların üyeleri arasından Başkanlıkça belirlenen bir üye,"
Yönetmelikte ayrıca meslekle ilgili bir lisans veya lisansüstü programından mezun olanlar için basın kartı alma süresi altı aya indirildi. Diğer lisans veya meslekle ilgili bir ön lisans programından mezun olanlar için basın kartı alma süresi dokuz ay, ön lisans mezunları için 12 ay ve lise mezunları için on sekiz ay olarak belirlendi.
Basın yayın kuruluşu sahipleri veya tüzel kişi temsilcileri ile yönetim kurulu başkanları için de bekleme süresi 12 ay olarak belirlendi.
Kartın verileceği kişilerde aranan şartlar ve iptal edileceği hallerin belirtildiği kararla iptallerin kolaylaştırıldığı belirtildi.
Daha önce Başbakanlığa bağlı olan Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanlığına bağlanmıştı.
Resmi Gazete'de yayımlanan Basın Kartı Yönetmeliğine buradan ulaşabilirsiniz.
Kartın verileceği kişilerde aranan şartlar ve iptal edileceği haller şunlar:
TGS'DEN AÇIKLAMA: SADECE İKTİDARA YAKIN GAZETECİLERE VERİLECEK
Türkiye Gazeteciler Sendikası, değişen Basın Kartı Yönetmeliği'ne dair yaptığı açıklamada yönetmeliğin iptalini istedi.
"Basın Enformasyon Genel Müdürlüğünün kapatılarak Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Teşkilatı’nın kurulmasının ardından Basın Kartı Yönetmeliği değiştirildi. Yeni yönetmelik ile hem basın kartı komisyonunun bileşenlerine dair esaslar değiştirildi hem de kartı almak zorlaştırıldı. Daha önce sekreterlik görevi yürüten İletişim Başkanlığı bütün yetkileri kendi eline topladı. Daha önce sadece Bakanlık Basın Müşavirlerine verilen sarı basın kartına ek olarak bu yönetmelikle Bakanın istediği personele basın kartı vermek yetkisi de tanıdı.
‘Suç işlemeye tahrik’, ‘suçu ve suçluyu övme’, ‘kanunlara uymamaya tahrik’, ‘milli savunmaya, anayasal düzene, devlet sırlarına karşı suçlar’ gibi sık sık iktidar lehine esnetildiğine tanık olduğumuz yasa maddelerinden hüküm giyen gazeteciler basın kartı alamayacak veya kartları iptal edilecek.
Hukukun bağımsızlığının tartışıldığı bir dönemde, yüzlerce gazeteci yaptığı haberlerden dolayı hukuksuz bir şekilde cezalandırılırken, 144 gazeteci cezaevlerinde tutulurken yapılan bu yönetmelik değişikliği gazetecilerin elinden basın kartını almak anlamına geliyor.
Ayrıca; daha önce 15 kişiden oluşan Basın Kartı Komisyonundaki üye sayısının 9’a düşürülmesini ve meslek örgütlerinden gelen temsilci sayısının azaltılarak üçe indirilmesini de kabul etmemiz mümkün değildir.
Bu yönetmelik, basın kartının artık sadece iktidara yakın gazetecilere verileceğinin ilanıdır.
İletişim Başkanlığı Teşkilatına çağırımız bu yönetmeliği iptal etmesi, meslek örgütlerinden fikir alarak gazeteciyi ve gazeteciliği koruyan bir yönetmelik çıkartılmasıdır."
DİSK BASIN-İŞ: BASIN KARTINI SENDİKALAR VE MESLEK ÖRGÜTLERİ VERMELİ
Düzenlemeye ilişkin Evrensel'e konuşan DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, şunları söyledi: “Şöyle bir durum vardı, uzun bir süredir de sarı basın kartı basılmıyordu. Yaklaşık 6 aydır meslektaşlarımız Basın Yayın Enformosyan Müdürlüğüne gittiklerinde, yeni kart basılmadığını biliyorduk 6 aydır falan. Son zamanlarda çok keyfi davranıyorlardı istedikleri gazeteciye sarı basın kartı veriyorlardı istemediklerine vermiyorlardı. Bu daha da keyfi hale geldi. Açıkçası bize göre sarayın gazetecilerine bu kartları verecekler. Biz zaten sarı basın kartını gazetecilik ruhsatı olarak görmüyorduk. Devletin verdiği bu kart bize göre gazetecilik ruhsatı değildi. Bize göre kurumların örneğin Evrenselin, Cumhuriyetin, Birgünün, Hürriyetin kendi kartları basın kartıdır. Buralarda çalışan arkadaşlarımız için yeterlidir bu kartlar. Eğer gerçekten basın kartı verilecekse sendikalar ve diğer meslek örgütleri ortak bir komisyon oluşturup bu kartlar verilmeli. Bu kartları devlet vermemeli.
Zaten son günlerde sahada çalışırken şunu çok gördük polis 'sarı basın var mı?' diye gazetecilere soruyordu. Medyanın bu kadar baskı altında olduğu bugünde insanlar alternatif yayınlar, internet siteleri vb. gibi şeylere yönelik gazetecilik yapmaya çalıştı. İktidar muhalif basın olarak nitelendiriyor ve bunlara da sarı basın kartı vermiyor. sahada çalışmayı zorlaştırdı, iktidar medyası olmayan bir medyaya güvenlik güçleri aracılığıyla. Kamu güvenliğini bozucu gibi nedenlerde de vermeyecek ama biz hesabını tutamadığımız çok sayıda gazeteci hakkında açılan yüzlerce dava var. Bu da bahane edilerek sarı basın kartları iptal edilecek. Mesela Tuğrul Eryılmaz bu ülkenin en saygın gazetecilerinden biri. Özgür Gündemle dayanıştı diye ceza yedi. Şimdi Tuğrul Eryılmaz'a basın kartı vermemek gibi bir şey olacaktı. Bu bir örnek. Ben de yargılanıyorum benim hakkımda da bir sürü dava var. Belki de benim sürekli basın kartımı iptal edecekler bizim sahada çalışmamız olayları takip etmemiz gazetecilik yapmamız engellenmeye çalışılacak. Sadece bir sendika girecek. O hangi sendika olacak? Muhtemelen kendi sendikaları olacak.”
TGC: YENİ YÖNETMELİK, ŞİMDİYE KADAR YAYINLANAN YÖNETMELİKLERİN GERİSİNDE KALDI
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, 14 Aralık 2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan Basın Kartları Yönetmeliği ile ilgili bir açıklama yaptı.
Açıklamada şu görüşler yer aldı:
“Gazetecilik doğası gereği halkın haber alma, bilgi edinme ve gerçekleri öğrenme hakkı için hizmet veren bir meslektir. Eleştirisel gazetecilik de bu nedenle iktidarlar tarafından tarih boyunca kontrol altında tutulmaya çalışılmıştır.
Ancak Türkiye’de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği bir ortamda, her gazeteci kendini mahkeme karşısında bulabilmekte ve hüküm giyebilmektedir. Bu açıdan yönetmelikle getirilen yeni düzenlemeler, gazetecilik mesleğine yeni bir darbedir. Basın Kartı Komisyonu oluşumu da demokratik değildir.
1947 yılından günümüze kadar 13 kez Basın Kartı Yönetmeliği çıkarılmıştır. 14.12.2018 tarihinde 14. Basın Kartı Yönetmeliği Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik bugüne kadar çıkarılan tüm yönetmeliklerin gerisinde kalmıştır. Yeni yönetmelikle yapılan düzenlemeler, gazetecilik mesleği açısından önemli sakıncalar içermektedir.
Yönetmeliğin ‘Basın Kartı verilecek kişilerde aranan şartlar’ başlığına iki önemli koşul konulmuştur.
Yönetmeliğin 6. Maddesi’yle;
Basın kartı almak için 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 3. maddesinde sayılan terör suçları ve 4. maddesinde sayılan terör amacı ile işlenen suçlardan hüküm giymemiş olmak şartı getirilmiştir.
Aynı madde ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda kamu barışına karşı suçlar kapsamında hüküm giymiş gazetecilerin kart alması mümkün değildir.
‘Suç işlemeye tahrik, suç ve suçluyu övme, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçlarından hüküm giymemiş olmak, milli savunmaya karşı suçlar ile devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarından hüküm giymemiş olmak’ koşulu getirilmiştir.
Bu bağlamda anılan maddelerin yoruma açık olması haber için koşuşturan her gazetecinin kartının iptal edilmesi anlamına gelebilir.
Ayrıca daha önceki yönetmeliklerde olduğu gibi, bu yönetmelikle de gazeteci olmayan hukuk müşavirlerine ve bürokratlara da basın kartı verilmesini doğru bulmuyoruz.
Komisyonun oluşumunu düzenleyen 19. Madde önceki Yönetmelik hükümlerinden de geri bir düzenlemedir. Komisyon üye sayısı 15’den dokuza düşürülmüştür. Komisyonun neticede sadece İletişim Başkanlığı tarafından oluşturulmasını doğru bulmuyoruz.
Umuyoruz ki, bu yeni düzenlemede komisyon oluşumunda meslek ilkeleri göz önünde tutularak eşitlikçi bir yaklaşım sergilenir.
Yönetmelikle dijital ortamlarda basın-yayın faaliyeti yürüten çalışanların medya mensubu tanımı kapsamı içine alınması olumludur. Yönetmelikteki bir başka olumlu yenilik de 6. Maddede cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan hüküm giyenlerin basın kartı almasının engellenmesidir. Bunu da memnuniyetle karşılıyoruz.”
ÇGD, YARGI YOLUNA GİDECEK
Çağdaş Gazeteciler Derneği Yönetim Kurulu, yeni Basın Kartı Yönetmeliği'ne ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada "Gazeteciler sarayın memuruna dönüştürülmek isteniyor, reddediyoruz" denildi.
Derneğin açıklaması şöyle:
"Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün (BYEGM) 703 sayılı KHK ile kapatılarak Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na dönüştürülmesinin ardından Basın Kartı Yönetmeliği de değiştirilmiş ve yeni yönetmelik bugün Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Daha önce de kabul edilemez şekilde dizayn edilen yönetmelik yeni düzenlemelerin ardından tam bir fecaat halini almıştır.
Söz konusu yönetmeliğin sadece adında ‘basın’ ifadesini taşıdığı söylenebilir. Düşünce ve ifade özgürlüğünün gazetecilik mesleğinin vazgeçilmezi olduğunu bilmeyenlerin kaleminden çıktığı anlaşılan yönetmelik, gazeteciliği Resmi Gazete yayıncılığına, gazeteciyi de memura dönüştürmek istemektedir. Sorusu, sorgulaması; ‘ne’, ‘nerede’, ‘ne zaman’, ‘nasıl’ ve ‘neden’ ile ‘kim’ temelindeki merakıyla var olan mesleğimizi, uzun zamandır uygulanan baskılarla sindirmeye çalışanlar, anlaşılan bunu başaramayacaklarını görünce kafalarındaki memurluğu gazetecilik diye mevzuata işlemeye uğramışlar. Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, gazetecilik mevzuatlardan dayanak alınarak yapılan bir meslek olmadığı gibi tam tersine mevzuatlara rağmen yapılan, evrensel ilkeleri olan bir meslektir ve öyle kalacaktır. Ki bu tür sınırlandırma ve baskılara karşı durdukça gazetecilik var olacaktır.
Aynı yasakçı zihniyetin yönetmelikte dikkat çeken bir başka yansıması ise, gazeteciliği ‘terör faaliyeti’ ile eşdeğer tutma çabasıdır. Basın kartı alabilme ya da kartın iptali kriterleri arasına Terörle Mücadele Yasası’ndaki çeşitli hükümler serpiştirilerek, tutuklu gazetecilere oyun oynanmakta ve ‘onlar gazeteci değil terörist’ algısı oluşturulmak istenmektedir. Birçok meslektaşımızın hukuki dayanaktan yoksun delillerle bu suçlamaya maruz kaldığı ve cezaevinde tutulduğunu göz önünde bulundurduğumuzda bu düzenlemeyle AKP, baskıcı, otoriter, temel özgürlükleri yok sayan yeni rejim özlemini mevzuatlarla meşrulaştırmaya çalışmaktadır.
Yönetmelikte gazeteciler üzerinde yargısal kararlara dayalı olanların yanısıra hiçbir yargı kararına dayanmayan baskı unsurları da yer almaktadır. "Milli güvenlik ya da kamu düzenine aykırı davranışlarda bulunmak veya bu davranışları alışkanlık haline getirmek," basın kartının iptal edilme sebepleri arasında sayılmıştır. Yönetmeliğin bu bölümü, gazeteciler üzerinde ‘Demokles’in kılıcı’ misali bir tehdit unsuru oluşturmayı amaçlamaktadır. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın, haklarında hiçbir yargı kararı olmasa dahi gazetecilerin basın kartını keyfine göre iptal edebileceği ve bu sebeple basın kartı iptal edilen gazetecinin basın kartı başvurusu yapma hakkının ömür boyu elinden alınacağı anlaşılmaktadır.
Söz konusu yönetmeliğin Anayasa ve yasalara aykırı olduğu tartışmasız ortadadır ve bu gerçeğe dayalı olarak gerekli hukuki değerlendirmeleri de yapıp yasal haklarımızı kullanma yoluna gideceğiz. Başta siyasi iktidarlar olmak üzere güç odaklarıyla karşı karşı gelmeyi göz önüne almak pahasına yaptığımız mesleğimizi, basın ve ifade özgürlüğü karşıtı bu ve benzeri düzenlemelere karşı savunmaya devam edeceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın.
SINIR TANIMAYAN GAZETECİLER: SEKTÖR İÇİ TEMİZLİK
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) temsilcisi Erol Önderoğlu ise düzenlemeye ilişkin yaptığı açıklamada, "Yeni Basın Kartları Yönetmeliği, gazetecilik meslek örgütlerini geri plana iten, anti demokratik yargı kararlarını esas alarak 'sektör içi temizlik' getiren, gazeteciyi otoritenin rehinesi kılan kabul edilmez 'KHK'vari bir düzenlemedir" dedi. (MEDYA SERVİSİ)