Adana’da krize karşı miting: İşçilerin borcu değil, alacağı var
Adana’da binlerce kişi krize karşı KESK’in düzenlediği bölge mitinginde bir araya geldi ve krizin faturasını ödemeyi reddettiğini haykırdı.
KESK’in daha önce Samsun ve İzmir’de gerçekleştirdiği krize karşı bölge mitingleri Adana ile devam etti. ‘Yoksulluğa, işsizliğe, geleceksizliğe karşı’ mitingde bir araya gelen emekçiler krizin yükünün emekçilere fatura edilmesine tepki gösterdi. Adana’nın çeşitli bölgelerinden miting alanına yürüyen emekçiler iki noktadan alana giriş yaptı. Miting alanına girişte 3 HDP üyesi gözaltına alınırken mitinge Adana, Mersin, Hatay, Maraş, Kayseri, Niğde, Antep’ten emekçiler ile KESK üyesi ihraçlar katıldı. KESK’in yanı sıra DİSK, TMMOB, Türk-İş’e bağlı TÜMTİS Sendikası, Adana Tabip Odası, Adana Barosu, HDP, CHP, EMEP, Birleşik Haziran, Halkevleri, ESP, SYKP, TÖP-G gibi meslek örgütü ve partiler katılım gösterdi. Emekçiler hep bir ağızdan “KHK’ler gidecek biz kalacağız. Krizin faturasını kabul etmiyoruz” diyerek haykırdı. Mitingde Yener Bulut ve Ümit Durak sahne aldı. Mitingde konuşan KESK Adana Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü İrfan Doğan, AKP iktidarının 16 yıl boyunca sermayeden yana politikalar izlediğini belirterek “Bu yüzden işçilerin, emekçilerin bu krizi yaratanlara bir borcu yoktur. Tam tersine yıllardır yaşadığı kayıplardan kaynaklı alacakları vardır” dedi.
KRİZİN FATURASINI YÜZDE 1 ÖDESİN
“AKP iktidarının, dünyanın emperyalist ülkelerinden aldığı kredileri dağıtarak sermayeye sermaye kattığını ifade eden Doğan, “Şimdi krizin bedelini biz emekçilere ödetmek istiyorlar. Hayır! Bu krizin bedelini biz emekçiler ödemeyeceğiz. Bedeli Krizi yaratan yüzde 1’lik kısım ödemelidir” diye konuştu.
KRİZİ BİZ YARATMADIK, FATURASINI DA BİZ ÖDEMEYECEĞİZ
Adana ve çevresinde eskiden fabrika dumanlarının yükseldiği yerlerde AVM’ler yükseldiğini dile getiren Doğan, “Adana’da İşsizlikte rekor kırıyoruz. İşçilerin, emekçilerin ücretleri artırılmadan, istihdam yaratılmadan, işten atmalar yasaklanmadan, temel tüketim mallarına yapılan zamlar geri alınmadan, tarım üreticilerine destek verilmeden, vergide adalet sağlanmadan çıkılacak bir krizden doğaldır ki emekçiler etkilenecektir. Onun içindir ki krizi biz yaratmadık, faturasını da biz ödemeyeceğiz diyoruz” şeklinde konuştu.
ASGARİ ÜCRETLİ 12 MİLYONUN SESİNE KULAK VERİLMELİ
12 milyon asgari ücretlinin sesine kulak verilmesi gerektiğini dile getiren Doğan, “Asgari ÜCRET KOMİSYONU, asgari ücreti vergiden muaf, en az 2 bin 800 TL açıklamalıdır” dedi. 2019 yılı için kamu emekçilerine yapılacak olan zammın en az yüzde 30 olması gerektiğini dile getiren Doğan, 3600 ek gösterge, artan oranlı vergi diliminin sabitlenmesi, 2023 vizyon belgesi iptal edilerek tarikatlarla yapılan protokollerin iptal edilmesi, sözleşmeli, güvencesiz çalıştırmadan vazgeçilmesi taleplerini ifade etti.
SAVAŞA HARCANAN PARA EĞİTİME, SAĞLIĞA HARCANMALIDIR
“Savaş bir halk sağlığı sorunudur” dediği için TTB’ye açılan davaların geri çekilmesini isteyen Doğan, “TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. Yaşar Ulutaş’ın aile hekimliği sözleşmesinin feshedilmesi kararının geri alınmasını istedi. TMMOB’nin üzerindeki baskılara son verilmesini isteyen Doğan, “OHAL inceleme komisyonu lağvedilmeli. KHK ile ihraç edilen tüm emekçiler derhal görevlerine dönmelidir. İşsizlik fonunda biriken para başka kurumlara veya kişilere aktarılmamalıdır. Savaş politikalarına son verilmelidir. Savaşa harcanan paranın eğitime sağlığa harcanması gerekir. Emeklilikte yaşa takılan 2.3 milyon emekçinin emeklilik hakkı derhal verilmelidir” dedi.
‘KRİZİ ÖRTMEK İÇİN SALDIRIYOR’
Ardından söz alan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik ise, sözlerine birçok yerde yaşanan işçi eylemlerini selamlayarak başladı. Son dönemlerde sivil darbe uygulamalarının yarattığı siyasi bir krizle de karşı karşıya kaldıklarını vurgulayan Bozgeyik, AKP’nin krizi atlatmak için var gücüyle işçileri ve emekçileri baskı altına aldığını söyledi. Ülkede bugüne kadar yaşanan baskılar sonucu toplumun birçok kesiminin gözaltı ve tutuklamalar ile karşı karşıya kaldığını hatırlatan Bozgeyik, şöyle devam etti: “Ülkede temel haklar ortadan kaldırılıyor. Çalışma, örgütlenme, düşünme ve ifade özgürlüğü gibi bütün temel haklar gasp ediliyor. Barış isteyen akademisyenler, halkın iradesi ile demokratik siyaset yapan belediye başkanları, parti yöneticileri ve başkanları gözaltına alınarak tutuklanıyor yerine kayyumlar atanıyor. Bunlar yaşanırken de ülkede savaş politikaları da derinleşerek devam ediyor.”
‘HALKI KANDIRIYORLAR’
Yaşanan krizin giderek hayatın her alanını kabusa çevirdiğini ve de derinleşerek kapsamlı bir hal aldığını ifade eden Bozgeyik, gün geçtikçe işsizler ordusu ile karşılaştıklarını ve konkordato ilan eden firmaların hız kesmeden devam ettiğini sözlerine ekledi. Bozgeyik, şunları ifade etti: “İster mavi yakalı olalım ister beyaz yakalı, ister asgari ücretli olalım ister se de emekli, ister küçük esnaf olalım ister çiftçi hiç fark etmiyor. Faizden, ranttan beslenen yüzde 1’lik mutlu azınlık dışında kalan yüzde 99 olarak hepimiz krizi iliklerimize kadar yaşıyoruz. Doğalgazdan elektriğe, sudan ulaşıma kadar her şeye uzanan zam kasırgası devam ediyor. Bu koşullarda bin bir çeşit Ali Cengiz oyununa başvurulan resmi enflasyon, işsizlik rakamları bile artık ülkede yaşanan işsizliği, hayat pahalılığını gizlemeye yetmiyor. Tüm bunlara rağmen ülkeyi yönetenler ‘ekonomi tıkırında, her şey yolunda’ nutukları atmaya devam ediyor. Göstermelik olarak yaptıkları yüzde 10 indirim kampanyası ile hepimizi topyekün kandırmaya çalışıyorlar.”
‘FATURA HEP BİZE KESİLDİ’
“Kriz karşısında temel meselenin faturanın kime kesileceği” olduğunu belirten Bozgeyik, devamla şunları söyledi: “Hem ‘kriz miriz yok, hepsi manipülasyon’ diyorlar hem de krizin faturasını ücretli kesimler başta olmak üzere yoksul halkın sırtına yıkmak için her yola başvuruyorlar. Emek karşıtı, doğa düşmanı, sermaye yanlısı neoliberal politikaları daha da acımasız bir şekilde sürdürmek için krizi fırsata çeviriyorlar. Ülkeyi sanayiden, imalata tarım ürünlerine kadar dışarıya bağımlı hale getiren, borç batağına sokan, ucuz emek cennetine çeviren emperyalizmin ekonomi politikalarına sarılıyorlar. İşten çıkarmalar, zorla ücretsiz izine çıkarmalar, angarya çalıştırma, mesai ücreti gibi çalışma hakkımızı ortadan kaldıran saldırılar gittikçe arttırılıyor. Kısacası fatura hep bize kesildi.”
GEÇİNEMEZ DURUMA GELDİK
Miting alanında konuştuğumuz Genel-İş Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy, İşsizliğe, yoksulluğa karşı alanlarda olduklarını ifade etti. Krizi kendilerinin yaratmadığını söyleyen Göksoy, krizin faturasını ödememek için asgari ücretin 2 bin 800 lira olmasını talep ettiklerini söyledi. Belediye İşçisi Mezitli Genel-İş temsilcisi Serdar Gülmez de zamların ardından geçinemez duruma geldiklerini söyledi. Evlerine ekmek götüremez hale geldiklerini söyleyen Gülmez, “Borçlarımızı kredi ile kapatıyoruz. Bu yüzden 2 bin 800 lira asgari ücret istiyoruz” diye konuştu. En acil sorunlarının iş cinayetleri olduğunu ifade Recai Gerçe, krizin inşaat işçilerine işsizlik olarak yansıdığını ifade eden Gerçe, çalışan işçilerin de ücretlerini alamadıklarını belirterek krizin faturasını ödememek için alanda olduklarını söyledi. inşaat İşçisi Kazım Günbay, krizi kendilerinin yaramadığını belirtti. Geçimin her geçen gün daha da zorlaştığını söyleyen Günbay, yerel seçimlere giderken krizin yükünü reddetme mücadelesinin önemli olduğunu belirtti. (Adana/EVRENSEL)