Dikilsek karşılarına işçi tulumlarımızla
'Öyle görülüyor ki belirlenecek asgari ücret ne temel ihtiyaçlarımızı karşılayacak ne de insanca yaşayabileceğiz.'
Fotoğraf: Pixabay
Bir Evrensel okuru
Edremit - Balıkesir
Merhaba Evrensel gazetesi okurları, ben asgari ücretten biraz fazla alan bir emekçiyim.
Asgari ücretle ilgili düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Asgari ücret hiçbir şekilde gerçek geçim ücretini yansıtmıyor. Sadece patronların bu ücret üzerinden vereceği vergi sigorta vb. belirlemek için bir rakam olarak kullanılıyor. Ülkemizde milyonlarca asgari ücret alan işçi emekçi var. Asgari ücretin altında ve hemen üstünde para alan yine milyonlarca işçi emekçi var.
Asgari ücretle yaşamanın imkanı yok. Bu artık herkes tarafından açık ve net bir şekilde biliniyor. Bilinmesine biliniyor da yine de asgari ücret hep açlık sınırının altında gösteriliyor. Biz işçi ve emekçilere yoksul olmak bile çok görülüyor. Yoksulluk sınırının sözü bile edilmiyor. Zaten ülkemizin diğer kısmının yüzde doksanı da yoksul.
Şunu anlayamıyorum, işçi emekçiler aç kalsın, açlık sınırının altında yaşasın diye bir düşünce olabilir mi? Maalesef ülkemizde oluyor. Asgari ücret hep açlık sınırının altında belirleniyor. Açlık sınırının altında ücret vermek demek, ya öleceksin, ya da ne yaparsan yapacaksın demek.
İki yıl önce asgari ücret 1400, 2018 yılı 1600 TL idi. Bu ücretlerin açlık sınırının altında olduğunu herkes biliyor. Yaşarsan yaşa, yaşamazsan vatan sağolsun. 2019 yılı asgari ücret belirlemelerinde yine açlık sınırının altında ve civarında rakamlar telaffuz ediliyor. Öyle görülüyor ki belirlenecek asgari ücret ne temel ihtiyaçlarımızı karşılayacak ne de insanca yaşayabileceğiz. Yine yokluk içinde ve borçlarla boğuşup duracağız.
Tabii asgari ücreti belirleyenlerin tuzu kuru. Her birinin aldığı ücreti asgari ücretliler rüyalarında bile göremezler. Onlar bilemezler bizim halimizi. Onlar sadece asgari ücretten alacakları ve verecekleri vergi sigorta vb. fonları hesaplayıp bunun üzerinden karar verirler. Kendileri çalıp kendileri söylüyorlar.
Ah, haklarımızı arayabilsek. Bunun için bir araya gelebilsek. Dikilsek karşılarına işçi tulumlarımızla. Bak o zaman simit çay hesabı yapabilecekler mi?