Bir devlet özel işletmecilik kurumu: TCDD
Bir devlet özel işletmecilik kurumu: TCDD
Alper AKDEMİR
ODTÜ
Büyük törenlerle seferlerine başlayan, dönemin başbakanı Erdoğan ile ondan sonra başbakanlık koltuğuna oturacak olan Binali Yıldırım’ın sanki çok şey yapmışçasına, ama aslında halkın ödediği vergilerle yapılan, dillerinden düşürmeden öve öve bitiremedikleri Yüksek Hızlı Tren (YHT) nedir?
Genel anlamıyla ulaşım ve turizm dışında, özellikle okudukları üniversitelere başka şehirlerden gelmiş üniversiteli gençler ve günlük olarak çalıştıkları işyerlerine farklı şehirlerden gidip gelen çalışanlar tarafından sürekli kullanılan ve yolculuk sürelerini büyük ölçüde azaltan bir ulaşım aracı YHT. Dışarıdan bu şekilde güzel bir görüntü çizse de durum özü itibariyle farklılaşmakta. Hepimiz geçtiğimiz günlerde sinyalizasyon olmadan sadece kaba telefon konuşmalarıyla yer tespiti yapan TCDD’nin ihmâli sonucunda, YHT ile kılavuz trenin çarpışması sonucu oluşan ve maalesef 9 kişinin ölümüyle sonuçlanan kazayı duymuşuzdur. Saatte 250 km hızla giden bir tren ve konum tespitini sinyalizasyon yerine telefon görüşmeleriyle yapan bir TCDD...
CEZASI BİZE SEFASI ÖZEL İŞLETMEYE
Daha 6 ay önce Çorlu’da yine birçok insanın hayatını kaybettiği tren kazasının ardından gerekli önlemlerin alınmamış olması. Bu durumlar da göz önüne alındığında olayı sadece ihmâl ile sınırlamak bizi hataya çekebilmekte. Ortada maalesef büyük bir işletmecilik ve yönetim anlayışı sorunu bulunmakta. Örneğin halktan toplanan vergilerle yapılarak cezası bizlere kesilen; sefası ise özel işletmelere sunulan ve Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı olarak açılan ama daha çok alışveriş merkezi niyetiyle kullanılan devasa yapının yapılması, Marşandiz durağında kaza olduğu sırada Polatlı’da olan bir sonraki Konya-Ankara seferinde bulunan 400 yolcunun yaşanılan kaza sebebiyle Polatlı’ da indirilmelerinin ardından yolculuklarını tamamlayabilmeleri için bu yolculara alay eder gibi sadece 2 tane minibüsün gönderilmesi, YHT’nin restoran kısmının özel işletmeye ait olup; bizim paralarımızla yine dış ülkelerden alınan bu trenlerin restoran kısımlarında ancak özel işletmelere para kazandırarak oturabildiğimiz, üstüne üstlük alınan yiyecek ve içeceklerin tüketilmesinden sonra uyuya kalan insanların TCDD görevlisi hostesler tarafından uyandırılarak trenin restoran kısmında uyumanın yasak olduğunu belirterek özel restoran işletmesinin kâr maksimizasyonunun arttırılması amacının güdülmesi... İşte böyle bir devlet ve özel sermaye ilişkisi ve yap-işlet-devret modeli altında parasal açıdan kâr getirmeyecek sinyalizasyon gibi kazaları önleyici tedbirlerin alınması zor görünüyor.
3. havalimanında 27 gün
Mükerrem YOLLU
Pamukkale Üniversitesi
27 güne neler sığdırabiliriz? 27 işbaşı 27 paydos! Belki hepimiz yüzlerce kez işbaşı yapıp paydos saatini beklemişizdir fakat bu 27 gün, bir üniversite öğrencisinin 50 bin işçinin yoksulluğuna tanıklığını anlatıyor. Pamukkale Üniversitesi öğrencisi Ahmet ile 3. Havalimanı inşaatında çalıştığı günleri ve 5 binden fazla işçinin daha iyi çalışma koşulları için ayaklandığı günler üzerine sohbet ettik.
Bir abisinin vesilesi ile bu işe giren ve askerlik tecilinde sıkıntılar olduğundan kaçak olarak çalışan Ahmet’in işe ilk girdiği günlerde işçilerin çalışma koşullarından doğan rahatsızlıkları toplu eylemlere dönüşmüş. Sosyal medyadan başka bir bölümdeki işçilerin ayaklandığını görünce abisine söylemiş. Abisi de kendilerinin de birer işçi olarak onlara desteğe gitmesi gerektiğini söylemiş ve birlikte desteğe gitmişler.
“ORADA YAŞAMAK MÜMKÜN DEĞİL”
Servislerde yaşanan sıkıntılar, yemekhane sorunu ve daha birçok soruna şahitlik etmiş Ahmet. Yaklaşık 5 bin işçinin yağmur altında servis beklediğini ve beşer dakika arayla gelen otobüsün de yalnızca 40-50 kişiyi alabildiğini düşünün. Bununla da sınırlı değil işçilerin çilesi. Yemek molasına çıkıyorsunuz, en az 3 bin kişilik kuyruk ve mola süreniz 12 ile 1 buçuk arası! Yemeği almanızla işbaşı zilinin çalmasının aynı ana denk geldiğini söylüyor Ahmet.
Bir gün çalışan bir başka işçiyle aralarında geçen diyalogu aktaran Ahmet işçinin kendisine “Valla borcum olmasa buna bir gün bile katlanmam” dediğini söylüyor ve ekliyor “gerçekten orada insan gibi yaşamak mümkün değil. Benim çalıştığım bölüm diğerlerine göre bir nebze rahattı, tanıdık abi bana yardımcı oluyordu fakat orada yaşamak çalışmak mümkün değil.”
Çalıştığı süre boyunca 16 iş cinayetine şahit olmuş. 3 yıl orada çalışan bir işçinin yüzlerce iş kazasına tanıklık ettiğini aktarırken 3. havalimanının yalnızca insanın emeğini değil aynı zamanda hayatını da sömürdüğünü ifade ediyor.