26 Aralık 2018 05:15

Klasör silah sayıldı, avukat cezaevine alınmadı

İzmir’de avukat Abdi Yaşar, tutuklu bulunan müvekkili ile duruşma öncesi savunma hazırlamak için gittiği cezaevine, yanında götürdüğü klasörün 'silah' sayıldığı gerekçesiyle alınmadığını söyledi. Müvekkiliyle görüşmesinin 3 saat engellendiğini söyleyen Yaşar, “Dosya klasörü, kesici alet, silah sayılıyormuş. Ancak bu konuda herhangi bir yasal madde yok. Bana uygulanan tavır tamamen keyfidir” dedi.

Avukat Abdi Yaşar, İzmir 2 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu bulunan müvekkili K.A. ile duruşma öncesi savunma hazırlamak için görüşmek istedi. Cezaevi girişinde Yaşar'a elindeki klasörün 'delici, kesici alet ve silah' sayıldığı gerekçesiyle içeri alınamayacağı söylendi. Avukat Yaşar, daha önce defalarca aynı tipte klasörle cezaevine girdiğini söyleyerek, duruma karşı çıktı. Ardından da cezaevi müdürüyle görüştü. Cezaevi müdürü, talimatı kendisinin verdiğini ve klasörle cezaevine giremeyeceğini söyledi. Böyle bir yasal düzenleme olmadığını, bunun keyfi bir uygulama olduğunu belirten avukat Yaşar'a, cezaevi müdürü “Burada müdür de savcı da kral da benim” yanıtını verdi.

TÜRKİYE’NİN HER YERİNDE DOSYAYLA İÇERİ GİRİYORUZ'

Müvekkiliyle görüşmesinin keyfi uygulamalarla engellediğini ve yaklaşık 3 saat boyunca cezaevinde bekletildiğini söyleyen avukat Yaşar, şöyle konuştu:

“Müvekkilimle duruşma öncesinde görüşmek için cezaevine gittim. Ancak elimdeki dosyanın kesici alet, silah sayıldığını söyleyerek beni içeri almadılar. Ben de müvekkilimin savunmasını hazırlayacağımı ve dosyayla girmem gerektiğini söyledim. Müdür beyin talimatı olduğunu söylediler. Müdürün odasına gittim. Durumu anlattım. Müdür bey ise talimatı kendisinin verdiğini söyleyip, ‘Burada müdür de, savcı da kral da benim’ dedi.

Uygulamanın keyfi olduğunu söyleyip, odadan çıktım. Müdürün odasından çıktıktan sonra göz kaydımı sildiler. Oradaki görevli, ‘Müdür beyin kesin talimatı var, bu cezaevine Avukat Abdi Yaşar giremez’ dedi. Görevliler beni engellediler. Tam üç saat boyunca beni beklettiler. Durumu Cumhuriyet Başsavcımıza ve İzmir Barosu’na ilettim. Onlar da ilgilendiler. Üç saat sonunda dosyasız bir şekilde içeriye girdim. Kanunsuz iş yapan, kendini kanundan üstün gören, avukatlara böyle davranan bir müdürün böyle bir görevde olmasının hem devletimize hem de vatandaşlara sıkıntı olacağını düşünüyorum.”

‘SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUK’

Olayla ilgili suç duyurusunda bulunduğunu kaydeden Yaşar, “Ben o cezaevine de Türkiye’nin her yerindeki cezaevlerine de bu dosyayla girdim. Bana yapılan tamamen keyfi bir uygulamadır. Ben ve İzmir Barosu bu olayla ilgili suç duyurusunda bulunduk. Bu dosyanın nasıl silah sayıldığının açıklamasını istiyorum. Yetkililere de sesleniyorum, biz hepimiz kanun adamıyız. Kanun dışına da çıkmadık. Kendimize ayrıcalık da istemedik. Ama böyle keyfi bir uygulama ile karşılaştık. Yetkili mercilerden gereğinin yapılmasını istiyorum” dedi. (İzmir/DHA)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İhyanın aslı

İhyanın aslı

Maraş depremlerinin ardından geçen iki yılda ne yiten on binlerce canın hesabı sorulabildi ne de kalanların bir derdine derman olundu. İki yıl sonra iktidar, ”Asrın İhyası” sloganıyla toplumu aldatmaya çalışıyor. Oysa asıl ihya ihaleler, inşaatlar, rezerv alan ilanları, teşvikler, vergi indirimleriyle, depremi gerekçe eden siyasi baskılarla geldi.

Teslim edilen konut sayısı ihtiyacın 3'te biri.

Deprem bölgesinde 'rezerv alan' kılıfıyla halkın evleri, arsaları gasbedildi.

Deprem işçiye yoksulluk, sermayeye 'fırsat' oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Sezgin Tanrıkulu: "Depremin maliyetini en aza indirmek için her ay vergi veriyoruz. Nereye harcandığını bilmiyoruz"

Evrensel'i Takip Et