28 Aralık 2018 00:13

Türk Metal'in imzaladığı ‘Yüzyılın sözleşmesi’ bir yıl dayanmadı

Türk Metal’in 'yüzyılın sözleşmesi' dediği MESS grup toplusözleşmesini konuştuğumuz işçiler, 'Yüzyılın sözleşmesi bir yılda eridi' dedi.

Fotoğraf: EVRENSEL

Paylaş

Hasan KARA
Ankara

Ankara’da çeşitli fabrikalarda çalışan metal işçileriyle geçtiğimiz yıl MESS’le imzalanan toplu iş sözleşmesinin geldiği noktayı ve asgari ücreti konuştuk. Bir Türk Traktör işçisi, “Fabrikada işler giderek kötüye gidiyor. Sayım duruşlarının yanında, üretim duruşları başlayacak. Ocak ayı 11 gün çalışma var sadece. Mart’a kadar böyle diyorlar. İŞKUR gibi kurumlar işe gelmeyen kişilerin ücretlerinin yüzde 60’ını karşılayacak deniyor. Normalde çıkış yapacakmış fabrika, devlet ‘Yapma ben destek veririm’ demiş anlayacağınız. Devlet kurtardı patronu yani” dedi.

Yapılanın karda kışta işsiz kalmaktan daha iyi olduğunu söyleyen işçi, “Ama o devletin verdiği destek de aslında vatandaşın cebinden çıkıyor” dedi. Mart ayında yapılacak enflasyon zammına kadar, enflasyonun düşürülüp sıfırlanacağını düşünen işçi, her şey ateş pahası olmuşken kağıt üzerinde enflasyonun düştüğünü söyledi. Türk Metal Sendikasının “yüzyılın sözleşmesi” dediği sözleşmenin de bir yılda eridiğini vurgulayan işçi, “Yani kaşıkla verip kepçeyle almış oldular. Asgari ücret ise tam ‘buna da şükür’ denilecek bir rakam olmuş. Ama bu rakamda artık vergi kesintisinin olmaması lazım” diye konuştu.

‘YÜKSEK ZAM OLSA DA SOSYAL HAYATIMIZ BİTTİ’

Man Otobüs ve Kamyon Fabrikasında çalışan bir işçi ise “Yıl sonu toplantıları yapıldı şimdi patronların ve işçilerin katıldığı. Üretim hedeflerinden bahsedildi ama işçiler zorlamasa işçinin hakkından bahseden yok. Sözleşme zammının olduğu dönem birikmiş paralar alındı, sözleşme farkı sonrasında maaşlara yansıtıldı ve ağzımıza bir parmak bal çalınmış oldu. Sonrasında mesailer arttı, günlük çıkan otobüs sayısı giderek yükseldi. Diğer işçilerle kıyaslayınca ücretlerimizin iyi olduğu düşünülebilir ancak bizim de sosyal hayatımız bitti. Sürekli iş stresi, gece gündüz mesai kendine hiçbir vakit ayıramıyorsun. İstediğin kadar para kazan ama onu paylaşmayınca, bir şekilde sosyal hayatında kullanamayınca hiçbir önemi yok bana kalırsa. Ayrıca vergi dilimine girince aldığımız zammın da hiçbir önemi kalmamış oluyor. İşverenler her zaman krizi fırsata çevirmesini biliyor” diye konuştu.

‘PATRONLAR TOPLANIP BİRLİK OLUYOR, BİZDE YOK’

Eskiden metal fabrikasında şimdi ise Kazan’da bir kimya fabrikasında çalışan bir işçi de asgari ücrete ilişkin düşüncelerini şöyle ifade etti: “Çalıştığım yerde sendika yok, asgari ücret var. Vergi zamlarını vs düşününce bu asgari ücret de adil değil. İnsanların ses çıkarması lazım. Patronlar her sene belli aralıklarla toplanıp birlik oluyor. İşçi sınıfında bu birlik yok, bundan sonra da bunun olmaması için patronlar her şeyi yapar.”


SÖZLEŞME BURNUMUZDAN GELDİ

Türk Traktör Fabrikası'ndan bir işçi
Ankara

Bu yıl içinde imzalanan MESS sözleşmesi “yüzyılın sözleşmesi” olarak tarif edildi. Türk Traktör işçileri olarak biz de iyi bir zam aldığımızı düşünmüştük, ancak kriz süreciyle birlikte işten atılmalar ve çalışılmayan günlerin ücret kesintisinin olması yüzünden sözleşme bir sene olmadan eridi gitti. Geçtiğimiz cumartesinden beri de hem Ankara hem Sakarya Erenler’de üretime iki hafta ara verildi. İşçilerin ücreti bu dönemde yüzde 60 devletten karşılanacak. Devlet payı da PTT’den, İŞKUR’dan ödenecek. Fabrikada şu an sayım ekibi, motor hattı ve işverenin belirlediği kişiler çalışıyor. Bu sistemin Mart’a kadar devam edeceği bize söylendi. Ancak daha önce de “şu zamana kadar sürecek” şeyler, sonrasında da devam ettiği için ne olacağı aslında belli değil. Ayrıca devletten karşılanması demek, milletin cebinden para alınması demek. Sonuçta bizden yapılan vergi kesintileri buralara gidiyor, ya da devlet desteği diye söyledikleri diğer şeylerin tamamı işsizlik fonundan, bizim vergilerimizden kesiliyor. Sigortanın da bu süre zarfında yatırılmayacağı ve sadece gidenlerin sigortasının yatırılacağı da konuşuldu. Özetle Türk Traktör işçisi açısından yüzyılın sözleşmesinin hiçbir anlamı kalmadı, en azından Mart ayındaki ikinci altı aylık enflasyon farkı düzgün bir biçimde yansıtılırsa hepimiz için daha iyi olacak. Ama bu koşullarda o da zor görünüyor.


İŞÇİLER ENFLASYON VE VERGİ DİLİMİ KISKACINDA

Uğur ÖKDEMİR
Bursa

Yıl sonu yaklaşırken işçilerden kesilen verginin artması ve hayat pahalılığı Renault işçilerinin ana gündemi. Fazla mesailerle geçinmeye çalıştıklarını anlatan işçiler, yaşananların AKP’ye oy veren vermeyen tüm işçilerin, pahalılıktan etkilendiğini anlattı. Artan vergilere de tepki gösteren işçiler “Hep işçinin ücretinden nasıl keserizin derdindeler. Gözleri hep işçinin aldığı parada” dedi.

“Yeni siparişler var. Buna rağmen üretim düştü ama sebebini bilmiyorum. Yıl sonu yaklaştığı için olabilir. Zaten 29 Aralık’ta fabrikada altı günlük bir duruş olacak. Fakat üretim, proje, bakım, eğitim için 1700’e yakın kişinin geleceği söylendi” diyen bir Renault işçisi, duruşun olduğu 2 Ocak ile 5 Ocak arasında ücretlerin yüzde 76’sının ödeneceğinin duyurulduğunu aktardı.

ENFLASYONUN DÜŞTÜĞÜNE KİMSE İNANMIYOR

Yeni yıla kesintilerle başlayacaklarını ifade ederek söze giren bir başka işçisi ise şunları söyledi: “Enflasyonu düşük çıkardılar ama buna kimse inanmıyor. Bunlar hiç pazara markete bakmıyorlar mı? Açıklanan enflasyonla gerçekte olan bir biriyle örtüşmüyor. Fabrikada neredeyse herkes asgari ücreti düşürmek için böyle yapıyorlar diyor. Hatta enflasyon düştü diye haber çıkınca benim olduğum bölümde insanlar dalga mı geçiyorlar bunlar diyerek on dakikaya yakın iş yapmadılar.”

Bireysel emeklilik kesintilerinin zorunlu hale getirilmesinin de tepkilere neden olduğunu ifade eden işçi, “Zaten aldığımız para ortada, vergi dilimine giriyoruz bir kesinti oluyor şimdi de bu çıktı. Hep işçinin maaşından nasıl keserizin derdindeler. Fabrikada, biraz daha fazla alayım diye insanlar fazla mesaiye kalıyor zaten ama gözler yine işçinin aldığı parada” sözleriyle tepkisini dile getirdi.

Kıdem tazminatının da yeniden gündeme getirildiğine dikkat çeken işçi; “Şuan yerel seçim sürecine girdiğimiz için fazla dillendireceklerini düşünmüyorum. Ama ilk fırsatta buraya da el atacaklar. Benim ve bütün işçilerin güvencesi olan kıdem tazminatını elimizden alırlarsa büyük tepkiler olur. İnsanı nefes alamaz noktaya getirdiklerinde can havliyle her şeyi yapar o insan” dedi.

ZAMLAR AKP’YE OY VERENİ DE VERMEYENİ DE ETKİLİYOR

Artık pazara gidip eskisi gibi rahatça alışveriş yapamadıklarını söyleyen bir başka işçi ise şunları söyledi: “Bir şey alırken kırk kere düşünür olduk. Hayat pahalılığı hepimizi vurdu. Fabrikada bir arkadaşım anlattı; iş çıkışı AKP’li olan bir işçi geçen çay molasında arkadaşlarına ‘Eskiden alışverişe eşimle birlikte giderdim ve elimiz dolu gelirdik eve ama şimdi ben veya eşim tek gider oldu. Çünkü elimiz dolmuyor üç dört poşetle geri dönüyoruz’ demiş. Yani bu zamlar AKP’ye oy vereni de vermeyeni de etkiliyor. Çay molalarında şunu söyleyeni bile duydum eskiden kandillerde, Cuma günlerinde insanlar bir şeyler dağıtırdı şimdi eskisi gibi değil. Kimse bir şey dağıtmaz oldu.”

NE OLMUŞTU?

MESS’le süren ve 130 bin işçiyi kapsayan toplu sözleşmenin tıkanması üzerine metal sendikaları 2 Şubat 2018 günü greve çıkılacağını duyurdu. Grev henüz başlamadan Bakanlar Kurulunun kararı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın onayıyla yasaklandı. Yasaklama kararının, patron sendikası MESS’in işçi sendikalarıyla yapacağı görüşme günü alınması dikkat çekti. Grev yasağının ardından yapılan görüşmelerde Birleşik Metal-İş ile daha önce “Yüzyılın sözleşmesini imzalayacağız” diyen Türk Metal, MESS’le anlaştı. 2 yıllık imzalanan sözleşmede ücretlere yüzde 24.63 zam yapıldı.

ÖNCEKİ HABER

Trump, Irak'taki ABD askerlerinin kimliğini ve konumunu deşifre etti

SONRAKİ HABER

Prof. Yeğen: ABD’nin çekilmesi İsrail’i daha aktif hale getirebilir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa