28 Aralık 2018 11:22

CHP Milletvekili Utku Çakırözer, basın özgürlüğü raporunu açıkladı

CHP Milletvekili Utku Çakırözer, hazırladığı 2018 yılı basın özgürlüğü raporunu açıkladı: Seçime doğru basın sindirilmek isteniyor.

Fotoğraf: CHP

Paylaş

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, hazırladığı 2018 yılı basın özgürlüğü raporunu açıkladı. “Gazeteler ve gazeteciler için 2018 yılı işsizlik, baskı, tehdit, sansür, erişim engeli, soruşturma, tutuklama ve davalar yanında ekonomik olarak artan baskılarla geçmiştir” diyen Çakırözer, yaklaşan seçimler nedeniyle gazetecilere dönük baskının da arttığına dikkat çekti.

Türkiye’nin basın ve ifade özgürlüğü açısında 2018’i kötü kapattığına dikkat çeken Çakırözer, “Uluslararası kuruluşların raporları da bu acı gerçeği açıkça ortaya koymakta: Freedom House 2018 Dünya Özgürlükler Raporuna göre Türkiye “özgür değil”. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü 2018 Dünya Basın Özgürlüğü sıralamasında Türkiye, 180 ülke arasında 157. sırada. Aynı örgütün yıllık bilançosuna göre Türkiye son 3 yılda üst üste en fazla gazeteciyi hapse atan ülke konumunda. Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) raporuna göre dünyada en fazla tutuklu gazeteci sayısı açısından Türkiye Çin ve Mısır ile birlikte 3 üncü sırada. Türkiye tutuklu gazeteci sayısı açısından Suudi Arabistan’ı bile geçmiş durumda” dedi.

SİYASALLAŞAN YARGININ HEDEFİ: BASIN

Yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını yitirdiğine belirten Çakırözer şu ifadelere yer verdi:

  • Türkiye’de gazeteciler tamamen gazetecilik faaliyeti olan düşünceleri, haberleri, yorumları nedeniyle “Terör Örgütü üyeliği”, “Örgüt Propagandası”, “Cumhurbaşkanına hakaret” gibi suçlamalarla karşı karşıya kalmakta.
  • Şu anda tutuklu gazeteci sayısı 142. Bunlardan biri de Parti Meclisi Üyemiz Eren Erdem. Gizli Tanık ifadesiyle tam 6 aydır tutuklu. FETÖ’cülerin gerçek yüzünü yıllar önce ortaya Erdem şimdi FETÖ’ye yardım suçundan tutuklu.
  • OHAL ilanından bu yana 516, sadece bu yıl içinde 118 gazeteci gözaltına alındı.
  • 2018 yılında 105 gazeteci hakim karşısına çıktı. Gazeteciler ağırlaştırılmış müebbet, müebbet, hapis cezaları ile birlikte adli para ve tazminat cezaları istemiyle yargılandı ya da yargılanmakta. Bunlardan 80’ine mahkumiyet kararı verildi.
  • Gazetecilere toplamda 430 yıl hapis cezası ve yüzbinlerce liralık tazminat cezaları verildi.
  • Cumhurbaşkanına hakaret davalarında 53 gazeteci hakkında mahkumiyet kararı verildi.
  • Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla son iki yıl içinde açılan soruşturma sayısı 20 bin 539’a ulaşırken, bunların 6 bin 33’ü hakkında dava açıldı.

Bu dönemde tahliye olan gazetecilerin ikinci kez hapse girmek zorunda kalacağına dikkat çeken Çakırözer, Murat Aksoy’un buna örnek olduğunu vurguladı.

GAZETECİLER TEHDİT EDİLİYOR, HEDEF GÖSTERİLİYOR

Çakırözer raporun devamında şu ifadelere dikkat çekti: “Aralarında Cumhurbaşkanı ve bakanlarının da olduğu birçok yetkili basın kuruluşları ve gazetecileri rahatlıkla tehdit edebilmekte, hatta hedef göstermekte ve yargıya ve RTÜK’e basın kuruluşları ve gazeteciler hakkında dava talimatı verebilmektedir. Türkiye’nin kritik bir yerel seçime girdiği bu dönemeçte Cumhurbaşkanlığı ve diğer iktidar yetkililerinin hedef gösterilmesi ile davalar açılmakta, cezalar verilmektedir.  Halk TV ve Fox TV’ye Cumhurbaşkanlığının talebiyle RTÜK tarafından kesilen cezalar tamamen basın özgürlüğünü yok edici, halkın haber alma hakkını engelleyici niteliktedir. Fox TV’ye getirilen 3 gün ana haber yasağı ve 1 milyon liralık para cezası ile Halk TV’de Uğur Dündar’ın Halk Arenası’na getirilen yasaklar seçim öncesinde halkın gerçekleri öğrenmesinin engellenmesine yönelik adımlardır. 

Sanatçılar Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’in de sadece düşünceleri nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından hedef gösterilerek, ifade vermeye çağırılmaları basın özgürlüğü açısından son derece kaygı vericidir.”

YÜZLERCE GAZETECİNİN SARI BASIN KARTI İPTAL EDİLEBİLİR

14 Aralık’ta yayımlanan Basın Kartı Yönetmeliği ile basın özgürlüğüne bir darbe daha vurulduğunun altını çizen Çakırözer, “Gazeteciliği “terör faaliyeti” ile eş tutan bir anlayışla hazırlanan yönetmeliğe göre “basın kartı verilecek kişilerde aranan şartlar” arasına “teröre destek”, “anayasal düzene, milli savunmaya ve devlete karşı suç”, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik”, “suç ve suçluyu övme”, “mili güvenlik”, “terör ya da kamu düzenine aykırı davranışlarda bulunması veya bu tür davranışları alışkanlık edinmesi” eklenmiş, bu suçlardan hüküm giyen gazetecilerin mevcut basın kartının iptali kolaylaştırılmakta, yeni kart alımı ise zorlaştırılmaktadır. Yönetmeliğe göre Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı kimin gazeteci olup olmadığına keyfi olarak karar verebilecek. Basın kartı komisyonunda basın meslek örgütleri ve sendikaların temsiliyeti kısıtlanırken, katılacak sınırlı sayıda örgüt ve sendikanın belirlenmesi de sadece Saray’ın inisiyatifine bırakılmıştır” dedi.

İNTERNET HABERCİLİĞİ DE YASAKLI, 4 BİN GAZETECİ İŞSİZ

Freedom House 2018 İnternet Özgürlüğü Raporunda Türkiye’nin, Çin, Rusya, İran ve Suudi Arabistan gibi ülkelerle birlikte “özgür olmayan” kategorisinde yer aldığını hatırlatan Çakırözer, “Sosyal medyada ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilecek birçok paylaşım soruşturma, dava konusu haline getirilirken, birçok paylaşım tutuklama gerekçesi oldu. Dünyanın en büyük online ansiklopedisi Wikipedia, Türkiye’de 21 aydır yasaklı.

2018 yılının ilk 11 ayında 672 içerik, dergi, gazete, haber hakkında erişim engeli kararı verilmiştir. Muhalif haber portallarına erişim ve engellemeler sistematik bir hal aldı.

2018 yılının ilk 10 ayında RTÜK tarafından radyo ve TV’lere toplam 4 milyon 653 bin 451 bin TL para cezası verildi” dedi.

İşsiz gazetecilerin durumuna da dikkat çeken Çakırözer, “Darbe girişiminden sonra 170’e yakın gazete, dergi, radyo, TV Kanalı kapatıldı. Kapatılan kurumlarla birlikte 3 bin 230 gazeteci işinden oldu” dedi. Çakırözer, Anka Ajansı, Habertürk ve Vatan gazetelerinin kapatılması, RTÜK’ün pek çok radyo ve televizyonun lisansının iptal etmesi ve Basın İlan Kurumu tarafından asgari kadroların düşürülmesi sonrası 700 gazetecinin daha işsiz kaldığına dikkat çekti.

Çakırözer, Türkiye’de bulunan yabancı gazeteciler gözaltına alındığını, tutuklandığını da belirterek, Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesinin hala aydınlatılmadığını belirtti.

Çakırözer son raporunda şu noktalara dikkat çekti: “AKP hükûmetleri döneminde yapılan özelleştirmeler sonucunda Türkiye üreticisi olduğu birçok konuda ithalatçı hâle geldi. SEKA'nın özelleştirilmesinin sonucunu bugün kâğıt krizi olarak hep birlikte yaşıyoruz.”

ÖZELLEŞTİRMENİN BEDELİ KAĞIT KRİZİ

Basın sektöründe yaşanan kağıt krizine de dikkat çeken Çakırözer iktidarı eleştiren gazetelerin ise ilan ambargosu ile karşı nkarşıya kaldığına dikkat çekti:“AKP hükûmetleri döneminde yapılan özelleştirmeler sonucunda Türkiye üreticisi olduğu birçok konuda ithalatçı hâle geldi. SEKA'nın özelleştirilmesinin sonucunu bugün kâğıt krizi olarak hep birlikte yaşıyoruz. Gazete kağıdı fiyatı döviz krizinin de etkisiyle geçen yıla oranla en az 2 kat arttı. Artan maliyetleri karşılamakta zorlanan gazeteler, kapanmak, belirli sürelerle yayın durdurmak, sayfa sayısı düşürmek, fiyatlarına zam yapmak gibi seçenekleri kullanmak zorunda kalmakta. Gazetelerin yayın hayatını etkileyen bir başka konu ise ilan gelirlerindeki azalma. Muhalif ve eleştirel basın organlarına karşı önceki yıllarda başlayan ilan ambargosu 2018’de de devam etti. Evrensel, Cumhuriyet, Sözcü, Yeniçağ, Birgün, Milli Gazete, Karar, Aydınlık ve benzeri gazeteler diğer gazetelerde yayınlanan ilanların çok büyük bölümüne erişemiyor.”

ÇAKIRÖZER ÖNERİLER SIRALADI

Çakırözer raporda çeşitli önerilere de yer verdi:

  • Gazetecilik faaliyeti suç olmamalı. Bu konuda yeni kanunlara değil hem yönetimde hem de yargıda önemli zihniyet değişikliğine ihtiyacımız var. Özellikle yerel seçim sürecinde yargı siyasal etkiden uzak, bağımsız ve tarafsız çalışmalıdır.
  • Terör ve şiddeti teşvik etmediği, nefreti körüklemediği sürece kimse düşüncesi, yazısı, eleştirisi ne kadar aykırı olursa olsun bırakın mahkumiyeti, tutuklamayı, yargılanmamalıdır bile.
  • Tutuklu gazeteciler için Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları dikkate alınmalı.
  • Mahkeme kararı olmadan internet yasağı ya da erişim engeli getirilmesi engellenmeli.
  • Basın kartları ortak ilkeler çerçevesinde devlet tarafından değil gazeteci meslek örgütleri ve sendikalar tarafından verilmeli.
  • Kâğıt temini bir devlet politikası olmalı, kâğıt üretimi stratejik olarak öncelikli sektörler arasına alınmalıdır. Yerli kâğıt üretimi konusunda kapsamlı altyapı yatırımları gündeme alınmalıdır.
  • Döviz kuru, gazeteler ve yayıncılık sektörü için sabitlenmelidir. Kâğıt ithalatı için ödenen KDV vergisi yüzde 8'den yüzde 1', baskı malzemeleri için yüzde 18'den yüzde 8'e düşürülmelidir. Yazar ve çevirmenlerden alınan yüzde 17 gelir vergisi ve yüzde 18 KDV vergisi kaldırılmalıdır.
  • Medya ve yayıncılık sektörünün devamlılığı için devlet kâğıtta, vergi ve sigorta primlerinde sübvansiyon uygulamalıdır. (MEDYA SERVİSİ)
Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

'2018'de yargı, medyanın üzerinden silindir gibi geçti'

SONRAKİ HABER

MEB 32 ülkede işletmesi olan vakfa 163 milyon lira vermiş

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa