Klasik müzik adını nereden alıyor?
Bach, Beethoven, Mozart... Bu isimlerin hiçbiri yaptıkları müziğe "Klasik müzik" demiyordu. Öyleyse klasik müzik adını nereden aldı?
Kolaj: Wikimedia Commons(CC BY-SA 3.0)
Tom SERVICE
Öncelikle şunu söyleyeyim, klasik müzik diye bir şeyin olduğunu düşünmüyorum.
Uzun yıllardır klasik müzik üzerine yazan ve konuşan biri için bunu söylemek aptalca olabilir. Ama “klasik” deyince akla gelen besteciler (Bach, Beethoven ve Mozart diyelim) dahi yazdıkları şeyin klasik müzik olduğunu bilmiyordu çünkü onların yaşadıkları dönemde böyle bir terim yoktu. Garip geliyor ama gerçek. İngilizcede, değerleri, hiyerarşisi, kanonları ve bütünüyle bir kategori olarak “Klasik” ilk olarak 1829’da ortaya çıkıyor. Neden?
Bir açıklaması, bir şeyleri klasikleştirmenin 19. yüzyılın pazarlama stratejisi olması olabilir. “Klasik” terimi Avrupa kültüründe tam da müzik endüstrisinin hareketlendiği bir dönemde popülerleşti. Bu dönemde orkestralar kurulur, konser salonları inşa edilir, müzik enstrümanları üretilirken müzik yayıncılığında patlama yaşandı.
Kulağa mantıklı geliyor. Eğer bir endüstri olacaksınız bir şeyler satmak zorundasınız. Besteciler, “klasiğin” tedarikçileri olarak pazarlandı; bu, 19. yüzyıl tüketicilerine Haydn, Brahms, Mendelssohn çalarak ve dinleyerek daha iyi insan olabileceklerini söylemenin bir yoluydu. Onlar da “Klasiğin” büyük hakikatini bilen ve seven bir insan olabilirlerdi.
PEKİ NEDEN ‘KLASİK’ KELİMESİ?
“Klasik”, Yunanların ve Romalıların sahip olduğuna inanılan toplumsal denge ve uyumu akla getiren, antik dünyanın imgelerini anımsatan bir kelime. Ancak bu, o dönemin uzmanı olan herhangi bir tarihçinin(ya da I, Claudius veya Up Pompeii!’yiz izleyen birinin) bildiği gibi bu toplumların gerçekliğini yansıtan bir imge değil.
“Klasik” terimiyle bir döneme, toplumsal ve artistik dengeye özlem duyulması, güzel sanatların “Hey gidi günler”idir.
Bu entelektüellerin ve sanatçıların yalnızca kendi hayallerinde var olan bir Antik Yunan’a dönmeyi arzuladıkları 18. yüzyıl için doğruydu ve bugün de geçmişin repertuvarları ve kayıtları için “Klasik” terimini kullandığımız her an için doğru olmaya devam ediyor. Bu arada bunu yapan sadece klasik müzik değil, caz, rock, folk ve diğer tüm müzik türleri “klasiklerle” doldu. “Klasik” kelimesi bir değeri ifade etmenin yolu haline geldi. Bir şeyin eskimeyeceğine dair fikrimizi dile getirmek için onu kullanıyoruz.
Yani en başından beri “klasik müzik”, somut bir şey olmaktan ziyade nostaljinin ve üstünlüğün bir ifadesi oldu. Kanımca klasik müziğin ekonomik, toplumsal ve estetik ayrıcalıklılıkla olan faydasız iş birliği tamamen bu tarihsel garabetten ileri geliyor.
Bir kez daha söyleyeceğim, bugün bizim “klasik” dediğimiz bestecilerin çoğu yaptıklarının “klasik müzik” olduğunu düşünmüyordu. Beethoven, Berlioz, Mahler ve Wagner eserlerinin dünyadan izole bir “klasikler” anıtmezarının parçası olmasını istememişti. Hayır, müzikleri gerçek dünyanın sevinçleri ve kederleriyle diyalog halinde olmak için yazılmıştı ve bugün de olmaları gereken yer burası. Aslında oldukları yer de burası. “Bizim Klasik Asrımız”ın esas söylediği, bu müziğin aslında hayatımızın bir parçası olduğudur.
Bizim Klasik Asrımız – Our Classical Century, BBC’nin 1918-2018 arasını kapsayan dönemin müzikleri için yaptığı özel programın adı.
SON YILLARDA BAZI ŞEYLER DEĞİŞTİ
Diğer pek çok türün aksine, “klasik” artık geniş bir müzik alanını kapsar oldu. Repertuvarı son milenyumda yazılan müzikleri de içeriyor. Tam olarak bu tanımsızlık hali “klasiğin” 12. yüzyılda Bingenli Hildegard’ın müzikal gizeminden 21. yüzyıl bestecisi Anna Meredith’e kadar herkesin müziğini kapsamasına olanak sağlıyor.
Klasik müzik bugün video oyunlarımızın, televizyon programlarının soundtrack’lerinde yer alıyor. Ona pop müziğin geniş spektrumu boyunca rastlayabiliyoruz. Dev operaları ve minik fragmanları içine alabilen bir stilden ve türden bahsediyoruz. Ben, klasik müzik için başka bir tanıma bunlardan daha yakın değilim.
Ancak hâlâ klasik müziğin ayrıcalıklılıkla olan tüm bağlarını koparmak için yapmamız gereken çok şey olduğunu düşünsem de bu her şeyi kapsayan “klasik müzik” tanımı varlığını koruyacak ve –benim karşı yöndeki isteğime rağmen- büyümeye devam edecek. “Bizim Klasik Asrımız” neyi gösterirse göstersin bu artık hepimizin “klasik” olduğunun göstergesidir.
BBC Radio 3’ten çeviren Mithat Fabian Sözmen
Manşet fotoğrafının ayrıntıları:
Soldan sağa: 1. sıra Antonio Vivaldi(
2. sıra: Gioachino Rossini(Marie-Françoise-Constance Mayer-Lamartinière'nin çizimi), Felix Mendelssohn(James Warren Childe'nin çizimi), Frédéric Chopin(Maria Wodzińska'nın çizimi), Richard Wagner(Caesar Willich'in çizimi), Giuseppe Verdi(Giovanni Boldini'nin çizimi);
3. sıra: Johann Strauss II(August Eisenmenger'in çizimi), Johannes Brahms, Georges Bizet( , Pyotr Ilyich Tchaikovsky( , Antonín Dvořák(Jan Vilímek'in çizimi).