03 Ocak 2019 10:58

Gazetecilik cephesinde yeni bir şey yok

Fatih Portakal'ın açıklamalarından sonra "enseni patlatırlar" gibi açıklamaları gazetecilik bölümü öğrencileri olarak değerlendirdik.

Fotoğraf: Küçükçekmece/Flickr (CC BY-SA 2.0)

Paylaş

 

Hasan KARTAL

Metin DOĞAN

Kocaeli Üniversitesi

Bilindiği üzere geçtiğimiz günlerde FOX TV'de Fatih Portakal haber akışı esnasında Fransa'da Sarı Yelekliler eylemlerini yorumladı. “Eylemler Türkiye'de olsa nasıl olur?​” sorusuna cevap ararken “Hadi bakalım barışçıl bir eylemle zamları, doğalgaz zamlarını protesto edelim. Hadi bakalım, yapalım. Yapabilecek miyiz?​” demişti. Bu açıklamaya birçok kesimden farklı tepkiler geldi. Kimisi Fatih Portakal'ın gazetecilik görevini layıkıyla yerine getirdiğini düşünürken kimisi haddini aştığını söyledi. AKP'li Cumhurbaşkanı da Fatih Portakal'a tepki gösterenlerdendi. Erdoğan, gazeteci Fatih Portakal'ın halkı sokağa çağırdığını savunarak “Birileri çıkmış portakal mıdır, mandalina mıdır, narenciye midir sokağa çağırıyor. Haddini bil haddini. Bilmezsen haddini, bu millet patlatır enseni.” sözlerini sarf etmişti. Bu açıklamayı takiben Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Fatih Portakal’ın Fransa’da hükümeti protesto eden “Sarı Yelekler” eylemleriyle alakalı açıklaması nedeniyle Fox Ana Haber bültenine 3 kez durdurma, Fox TV’ye de Kasım ayı reklam gelirlerinin yüzde 3’ü oranında para cezası uyguladı. Osmanlı Ocakları, FOX TV önünde toplandı ve siyah çelenk bıraktı.

“HALKI KIŞKIRTAN FATİH PORTAKAL DEĞİL ONLAR”

Biz de Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileriyle bu durumu değerlendirdik. Gazetecilk öğrencisi Büşranur, bir gazeteciye böyle şeylerin söylenmemesi gerektiğini belirtiyor ve en basit haliyle durumu özetleyen bir yorumda bulunuyor “Fatih Portakal bir gazeteci olarak görevini yapıyor sonuçta. Hem gazetecinin görevi herkese aynı eşitlikle yaklaşıp objektif olmaktır.” Büşranur'un sınıf arkadaşı Devrim ise bu olayı pek düşünmeye değer bulmadığını söylüyor sebebini de ekliyor “Çünkü Fatih Portakal'ın söylemek istediği şeyler bir gazetecinin sürekli mutlaka dilinde olması gereken şeylerdi. Ancak şu an ülkemizin içinde bulunduğu durumdan Erdoğan’ın fayda çıkartmak istemesinden dolayı insanları kışkırtarak, ‘birileri konuşmasın sussun benim dediğim doğrultuda gitsin’ düşüncesinde olduğu için Fatih Portakal'ı terörist ilan etti. Fatih Portakal bir gazetecidir, mesleğini yapıyordur. ‘Helal olsun’ diyorum. Ben de bu bölümü okuduğum için kendime onu örnek görüyorum.” Radyo Televizyon ve Sinema (RTS) öğrencisi Onur ise siyasi liderlerin hapiste olduğunu hatırlatıyor ve konuya yaklaşımını dillendiriyor “Yandaş medyada yapılan haberler Portakal’ın söylemlerini çarpıtıp halkı Fatih Portakal’a ve Fox TV’ye karşı provoke etti ve olaylar buraya kadar geldi."

BATAKLIĞA ÇÖZÜM: ÖZGÜR BASIN

Arkadaşlarımızla yürüttüğümüz tartışmayı biraz daha derinleştiriyoruz ve Türkiye'de basının durumu üzerine konuşmaya başlıyoruz. Gençler açısından yorumlanan durum pek iç açıcı değil. TGS'nin Türkiye’deki tutuklu gazeteci sayısının 142’ye ulaştığı verilerinden hareketle yorumlamaya başladığımızda RTS öğrencisi Onur, 142 gazetecinin tutuklu olduğu bir ülkede basının özgürlüğünden söz edilemeyeceğini söylüyor ve devam ediyor "Gazeteciler hükümetin aleyhine haber yapmaktan korkuyor" diyor.  Büşranur da basının tek yönlü olduğunu sadece iktidara çalıştığı fikrini savunanlardan. Devrim ise medyanın her ne kadar bir grubun elinde toplandığını düşünse de muhalif gazetelerin, köşe yazarlarının var olduğunu ve halkın bilgi alma hakkını ortaya koymaya çalıştığını düşünüyor ama yeterli bulmuyor. "Öte yandan basını ve medyayı büyük ölçüde elinde bulunduran bir grubun sanki bir yerden yazılı bir belgeyi alıp manşete koyması ve hepsinin aynı şeyleri yazması aslında durumu ortaya koyuyor" diye de ekliyor. Bir başka RTS öğrencisi Kürşat, basının tamamen bataklıkta olduğunu zaten basının özgür olduğu koşullarda herkesin makamında kolay kolay kalamayacağını düşünüyor. Bataklıktan nasıl kurtuluruz sorusunu sorduğumuzda ise cevap ironik: "Buna cevap verirdim de Silivri soğuktur ya da Kandıra'ya mı yollanırım bilmiyorum". Tek çekinceleri olan Kürşat değil Büşranur da yaşıyor bu problemi “142 tutuklu gazeteci” gerçeği için gerçekten korktuğunu belirten Büşranur "Çünkü ben de gazeteci adayıyım yarın mezun olduktan sonra istediğim şeyleri yazamayacağımı biliyorum ben de tehlike altındayım o gazeteciler gibi. Korkuyorum, güvencemiz yok" diyor. Devrim ise olaya başka bir pencereden bakıyor, 142 gazetecinin değil, 1 gazetecinin bile cezaevinde olmasının bizim adalet anlayışımıza ters olduğunu söylüyor.

 

ÖNCEKİ HABER

AYM, Meclis tüzüğündeki iki maddeyi iptal etti

SONRAKİ HABER

DİH’ten Flormar direnişine ziyaret: İşçilerin mücadelesi meşrudur

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa