26 Eylül 2012 09:03

Savaş bütçesi

Telat Çelik

Savaş bütçesi sessizce hayatımıza girerken, Suriye konusunda hükümetin yanlış politikalarının mali bedelini tüm ülke ödemeye başladı. Suriye ile yaşanan bunca olaydan sonra sınır kapılarının kapanıp ticaretin neredeyse durma noktasına gelmesi bütçeye ciddi yük yetirdi.
Sadece ticaretin değil Suriye’den gelen mültecilerin barınma ve diğer insani ihtiyaçlarının aylık maliyetinin kabaran faturası da ticaret açığına ek olarak bütçeye yük getirdi. Yine diğer taraftan Özgür Suriye Ordusuna verilen hem mali hem de silah desteği de yine bütçeye diğer kalemler gibi yıl başında hesapta olmayan ekstra giderler yükledi. Bir de  yine yanlış Suriye politikasının sonucu olarak azgınlaşan ve desteği fazlalaşan terör olaylarının karşısında, yürütülen askeri mücadelenin de parasal karşılığı azımsanmayacak ölçüde fazlalaşınca hükümet bütçeye binen yük karşısında vergi kalemlerindeki artışı ortaya çıkardı.
Şimdilik alkol, ÖTV, gayrimenkul ve akaryakıta ciddi zam gelmiş olsa da sırada elektrik ve doğal gaz zammı var. Ardından temel tüketim mallarına ve ulaşıma zam ise kaçınılmaz.Yıl başından beri hem asgari ücretliye hem de memura  sefalet ücretini reva gören siyasi irade sıra kendi gelirini arttırmaya gelince adeta kaşıkla verip kepçeyle aldı. Bu ülkenin yoksul insanlarının üstüne her geçen gün biraz daha çekemeyecekleri oranda yük yükleniyor. Ülkede adaletsiz kalkınma tüm hızıyla sürerken kendi siyasi yanlışlarının mali yükünü fakir fukaraya yükleyerek adeta halkı hak etmediği halde cezalandırıyor.
Onurlu, namuslu, vicdanlı ve ilkeli siyasetçilerin olduğu ülkelerde yanlış yönetimin ve yanlış siyasi tercihlerin yükü fakir halka değil yanlışı yapana kesilir. Bir millet bu kadar sabırlı ve metanetli diye bu kadar yükü yüklemek hangi vicdanla açıklanır bilemiyorum. Ancak vicdan sahibi olanların bu kadar zulmü halka reva görmemesi lazım.
Önümüz kış her aile reisi önümüzdeki aylarda kendi bütçelerini nasıl denkleştireceğiz diye düşünürken bir de kendilerinin dahil olmadığı bir meselede çoluk çocuklarının boğazındaki lokmayı kesip parasını bütçe açığına vermek zorunda kalıyor. Neden Amerika Türkiye’ye komşunla savaş halinde olacaksın talimatı verdi diye. Niye bu talimatı veriyor, çünkü kendi ulusal çıkarı bunu gerektiriyor. Peki bizim ulusal çıkarımız yok mu? Bunca yıldır dost ve kardeş olduğumuz, ülkenin sınır kentinin akrabalık ilişkisi de olan bu ülkeyle biz niye kötü oluyoruz diye kimse sorgulamıyor. Türkiye’ye biçilen bu rolün mali tarafını kim karşılayacak diye bir sorgulama bile yapılmıyor. Artan terör onlarca hayatı karartırken ne oluyor diye hesap soran yok. İktidar yanlışını doğru gösterme telaşıyla aksini söyleyenlerin sesini kısmaya uğraşırken, muhalefet ise bu bulanık günlerde nasıl siyasi kâr ve çıkar elde ederim diye ayrı bir telaşta. Halkı ve emeğinle geçinenleri düşünen yok. Aslında bu kaos ve savaşın bu millete hiç faydası yok.
Ak Parti’ye oy verenler, verdiği oyun mahkumuymuş gibi hükümetin her yanlışına bir kılıf bulup adeta vicdanını rahatlatma çabasında olmayadursun, ülke içinde bulunduğu kan gölünde şimdi bir de ekonomik olarak bütçeye binen on bir milyarlık yükün halka nasıl ödetileceğinle ilgili acı reçeteyle yüzleşiyor. Yanlıştan derhal geri dönülüp ülkemizin bu kaos ve ekonomik yükten kurtulması gerekiyor. Amerika’nın çıkarları kadar bu ülkenin çıkralarını da bu ülkeyi yönetenlerin düşünme vakti çoktan geldi de geçiyor.
İsyan içerisinde adeta haykırmak istiyorum. Yahu insafınız kurusun siz de hiç vicdan yok mu? Madem vicdan yok Allah korkusu da mı yok. Lüks tüketim mallarına vergi bindirmeye cesaretiniz yok da bu halkın tepkisinden de mi korkmuyorsunuz? Bir gün Avrupa’da olduğu gibi sokaklara dökülüp “Artık geçinemiyoruz yetti yaptığınız zulüm” der diye de mi düşünmüyorsunuz? Alıştınız her şeyi ileri demokrasiye ve sözde istikrar söylemlerine bağlamaya. Ama şimdiden söyleyeyim hayvan terlemeye başladı artık yemez. Bu son olsun artık yeter.

*Birleşik Metal-İş Kocaeli Şube Sekreteri

Evrensel'i Takip Et