Sahnede: Sinan, Erdal, Ercan
Sultangazi’de gençliğe kültürel bir alan açmak ve Erdal Eren'i anlatmak için kurulan tiyatro ekibi, "Erdal Eren" oyununu sahneledi.
Fotoğraf: Evrensel
Deniz GÜRSOY
Tuğçe AKGÜN
Sultangazi / İstanbul
Sultangazi’de gençliğe kültürel bir alan açmak ve Erdal Eren'i anlatmak için kurulan tiyatro ekibi, Ozan Doğu Ararat yönetmenliğinde "Erdal Eren" oyununu sahneledi.
Büyük beğeni kazanan oyun, bir üniversite kampüsünde geçen diyaloglarla başladı ve “Türkiye’de Darbeler” konusunun işlendiği dersle açıldı. Tarihsel geri dönüşlerle devam eden oyun Sinan Suner, Erdal Eren ve Ercan Koca üçlüsünün yaşamlarından kesitler sundu. Oyun oyuncularından Özgür ile sergiledikleri oyunu konuştuk.
Tiyatroda nasıl bir rol aldığını öğrenebilir miyiz?
Tiyatroda iki farklı şekilde rol aldım. İlk olarak günümüzden bir genci canlandırdım sonrasından ise 80 döneminden bir polisi oynadım.
Tiyatronun hazırlık süreci nasıl geçti peki?
Hazırlık sürecinin ilk başlarında çoğumuz için şunu söyleyebiliriz ki Erdal, Sinan ve Ercan hakkında fazla bir bilgiye sahip değildik. Bazı şeyleri de yanlış biliyorduk. Bu hazırlık sürecinde gördüğümüz belgeseller ve başka belgelerle bilmediğimiz şeyler hakkında bir fikre kavuşunca oyuna ilk başta olduğundan daha fazla ciddiye almaya başladık. Deniz’in Erdal’ı oynadığı sahnede gözümüzde cidden yaşamadığımız ama yaşamış kadar olduğumuz bir an oldu. Bizi çok etkiledi hazırlık süreci, o anları yaşamış gibiydik.
“ERDAL, BİR ÇOCUKTAN FAZLASI”
Peki tiyatro günü nasıl geçti, katılım ve seyircilerden gelen tepkiler nasıldı? Onlardan ziyade siz nasıl hissediyordunuz?
Biz böyle bir şeyin parçası olup insanlarla paylaşmak ve bunları göstermekten çok mutluyduk. Bir yandan da böyle bir olayın olması bizim bunun için bir şeyler yapıyor olmamız da üzücüydü. Canlandırdığımız kişiler çok genç insanlardı. Ama yine de bizim için çok güzel bir deneyimdi, beklediğimizden fazla bir katılım da oldu. Bu dönemdeki insanların bir şeyler öğrenmek adına bir çabası olduğunu fark ettik.
Böyle bir şeyin parçası olduğunuz için hem mutluluk hem de üzüntülü olduğunuzu söyledin. Erdalları anmak nedir?
Erdal bir çocuktan fazlası bence. Koskocaman bir mücadeleyi çok zor bir dönemde temsil ediyor. Ama Erdal’ın farklı olduğu bazı yerlerde var. Bu mücadeleye cidden bağlı olan ve tutuklu kaldığı sürede de bu iradeyi kesinlikle kaybetmeyen birisi. O yüzden bence sadece bir Erdal değil, Erdal demek o yüzden mücadele demek. Bunu tüm gençlere aşılamak ve onlara belki kendilerinden küçük ya da büyük bir Erdal’ın fedakârlığını öğretmek en temel amaçlarımızdan biriydi.
Son olarak bugünün gençliğine yapılan saldırı ve bundan çıkışı nasıl görüyorsun. Gençliğin sorunlarından kurtuluşu var mı, varsa nasıl olmalı?
Bir kere bu Erdal Eren’in de bence en korktuğu şeylerden biriydi. Sıkıyönetim döneminde gençlere gözdağı adı altında idamlar, işkenceler yapılmıştı. Şu an bunlar daha gizli yapılmasına karşın kitle iletişim araçlarıyla gözümüze sokuluyor. Yani artık bir şeyler olmasından korkmaktan ziyade haklarımızı almak için daha fazla mücadele etmemiz gerekiyor diye düşünüyorum. Bugün kantinimizde olan fahiş fiyatların örneğin bir tostun 6 lira olmasına ses çıkarmaktan bile korkar durumdayız. Sonuç olarak biz bir şeylere ses çıkartmadıkça bu sorunlar büyümeye devam edecek. O yüzden artık ne kadar erken başlarsak bizim için o kadar iyi olur. Bu en ufak şey dahi olsa bile, bir kantin problemi. Bunu en küçüğe indirgeyerek bakarsak o en küçükten başlayarak en büyüğe doğru ilerlememiz gerekiyor.
“GÖRÜŞLERİMİZİ DİLE GETİRMEK İÇİN OYNADIK”
Serhat, sen de oyunda Ercan Koca’yı oynadın oyunda. Senin için nasıl bir deneyimdi? Oyunun anlamı neydi senin için?
Serhat Tepeli: Gerçekleştirdiğimiz tiyatro oyunundan sonra Erdal Eren’e Sinan Suner’e ve benim rolünü üstlendiğim Ercan Koca’ya olan görüşlerim ve onlar hakkında bildiklerim tamamen değişti. Sinan Suner’le Ercan kocayı tanımıyordum bile. Böyle bir oyunda oynamam, senaryoyu görmem bu insanlar hakkında bir şeyler öğrenmeme ve bu insanların aslında bizden önceki gençler olduğunu anlamama yardımcı oldu. Biz aslında tiyatro da o sloganları atarken, o işkenceleri çeken o acımasız anları oynarken size “Bakın biz gerçekten de bu gençlerin, bu insanların vahşice katledildiği bir zamandan geçtik” demekti amacımız. Biz sadece tiyatro olduğu için oynamadık bu oyunu, acılarımızı ve görüşlerimizi dile getirmekti asıl amacımız. Bu faşist düzene sonuna kadar direneceğimizi ve karşı çıkacağımızı anlatmaktı.