İŞKUR: “Ne iş olsa yaparım” kalabalığı
Tamamen patronların kârını gözeten politikalar, patronların ucuz işgücü uygulamasının ve kötü çalışma koşullarını yaratmasının önünü açıyor.
Görsel: İşkur
İstanbul'dan bir öğrenci
Uzun bir zamandır patronların kriz sürecinde işçileri işten atması ama aynı zamanda “eleman aranıyor” ilanlarının da artması gözümüze çarpıyor. Patronların krizi fırsata çevirme taktiğinin karşısında (istihdam alanı diye nitelendirilen) İŞKUR'un kendilerine gelen işsizlere nasıl olanaklar sunduğunu ve işçinin işsiz kaldığı durumda yararlanacağı işsizlik fonundan ne düzeyde yararlandığını merak edip İŞKUR'u ziyaret ettik.
İŞKUR'a vardığımızda “böyle bir işçiyi sen bana bul ben çalıştırayım” diyerek işverenin sahip olunmasını istediği niteliklerden yakınan bir işsiz kapıdan içeriye tekrar giriyor. Ellerindeki iş ilanlarıyla İŞKUR binasından çıkan abilerle “araştırma ödevimiz var" diyerek sohbet ediyoruz.
“Verilen bu iş ilanlarından geri dönüş alabiliyor musunuz?” diye soruyoruz ilk olarak. “Bu elimizdeki iş ilanı bir ay önce verilmiş. İşveren bunu öylesine askıda tutuyor, hangi ilanı arasak artık gerek kalmadığını söylüyorlar.” Patronların ilanı askıda bırakmasının nedeni, çok sayıda işçiyi işten atması durumunda atılan işçilerin yerine tabii ki attığından daha az sayıda işçi alabileceği bir aralık kapı bırakması. Önceki işyerini soruyoruz “Ben hem inşaatçıyım hem kasabım hem de şoförüm ama yine de işsizim” diyor. En son çalıştığı inşaattan arkadaşlarıyla birlikte işten atılmış. Atıldıkları halde işsizlik maaşı almamaları için “kendisi ayrıldı” diye gösterilmişler. “Vallahi gençler inanın gidişat çok kötü.” diyerek yanımızdan ayrılıyor.
ÖN KABUL: DÜŞÜK MAAŞ, KÖTÜ ÇALIŞMA KOŞULLARI
Yedi ay işsiz olan bir abiyle konuşuyoruz “Her geldiğimde sizi arayıp yönlendireceğiz diyorlar, ne arayan var ne soran. Yönlendirdikleri işyerleri ise 1.200-1.400 lira teklif ediyorlar. Ben ne yapayım o parayla? Kiramı mı ödeyeyim, çocuğumun karnını mı doyurayım?” diyor.
Molasını kullanan bir İŞKUR danışmanı ile konuşuyoruz. Gelen insanların çok çaresiz olduklarını, borçların her yerden sıkıştırmasından dolayı bir dakika boş kalmalarına imkanlarının olmadığını, Gelenlerin “Ağabey ne iş olursa yaparım.” dediklerini söylüyor. Geçen yıla oranla daha fazla işsiz insanın geldiğini ve asgari ücretin 2020 lira olmasından ötürü patronların daha çok işçi çıkarıp az işçiyle üretim yapacağını söylüyor.
Bu tablonun karşısında İŞKUR'un istihdam alanı diye nitelendirilmesinin sebebini şöyle açıklayabiliriz: Tamamen patronların kârını gözeten politikalar, patronların ucuz işgücü uygulamasının ve kötü çalışma koşullarını yaratmasının önünü açıyor. İşçiler, borçların içerisinde boğulmamak için düşük maaşı ve kötü çalışma koşullarını kabul edip “Ne iş olursa yaparım abi” noktasına geliyor ama bu niteliksiz istihdam olanağı bile yetemez durumda.