TİSK asgari ücret teşvikinin sınırlarının genişletilmesini istedi
TİSK’in asgari ücret teşvikinin iş yeri ayrımı gözetilmeksizin genişletilmesi talebinde bulundu.
Fotoğraf: AA
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Genel Sekreteri Akansel Koç, 150 lira olan asgari ücret desteğiyle 5 puanlık SGK işveren teşvikinin, iş yeri ayrımı gözetmeksizin 500 ve üzeri işçi çalıştıran iş yerlerine de uygulanmasını talep etti. Patronların hem üretimde işçinin emeğini sömürdüğünü, öte taraftan işçinin bir cebine giren ücretin diğer cebinden vergi olarak çıktığını ve bunun patronlara verildiğini belirten Akademisyen Özgür Müftüoğlu, “Öyle bir hale geldi ki işverenler hiçbir maliyet üstlenmeden devletin sırtından kâr edilir hale geldi” dedi.
TİSK Genel Sekreteri Akansel Koç AA’ya yaptığı açıklamada, “Rakam ve oranların çalışan sayısına göre farklılaştırılması, 500 ve üzeri çalışan istihdam eden işverenler açısından adil olmayan sonuçlar ortaya koyuyor. İstihdam arttıkça destek ve teşviklerin artması gerekirken tersine bir işleyiş, büyük ölçekli işletmeleri zor durumda bırakıyor” dedi.
Hükümetin daha güçlü bir ekonomi iddiasıyla patronlara sağladığı destek ve teşviklerden memnuniyet duyduklarını dile getiren Koç, “Bu konuda bugüne kadar atılan adımlardan ötürü Cumhurbaşkanımıza ve hükümete teşekkür ediyoruz” dedi. Koç, “Türkiye’nin ihracat lokomotifi ve nitelikli istihdamın merkezi olan sektörlerin rekabet gücünde yıpranma oluşmadan, çalışanlarına ve ülke ekonomisine katma değer yaratmaya devam edebilmesi için teşvik ve desteklerdeki dengesizliğin giderilmesi büyük önem taşıyor. Bundan dolayı 150 lira olan asgari ücret desteğiyle 5 puanlık SGK işveren teşvikinin iş yeri ayrımı gözetmeksizin 500 ve üzeri işçi çalıştıran iş yerlerine de uygulanmasını istiyoruz” diye konuştu.
EMEKTE ÇİFTE SÖMÜRÜ
Akansel Koç’un sözlerini Evrensel değerlendiren Akademisyen Özgür Müftüoğlu şunları söyledi:
“Bu işletmeler çalışma hayatına başlayınca yatırım yapıyorlar. Yatırımla üretim yapıyorlar ve kâr ediyorlar. Bunun çeşitli unsurları var. Hammadde, emek, enerji maliyeti var. Bu maliyeti koyacak ve bunun karşısında sattığı üründen kâr edecek. Ama artık sermaye her şeyi devlete yüklemeye çalışıyor. Enerjide, hammaddede, finansta teşvik istiyor. 2008 krizinden beri daha belirgin istihdam yaratacağız diyerek iyilik fedakarlık yapıyoruz diyorlar. Halbuki işçi sayesinde kâr ediyor. Bir de bunun maliyetini devlete yani genel bütçeye, işsizlik sigortasına, yani emekçilere ve topluma ödettiriyor.”
Patronların bütün risklerini maliyetini kamulaştırdığını dile getiren Müftüoğlu, “Emek burada çifte sömürülmüş oluyor. Hem emek sömürülüyor hem vergileriyle teşvik verilmiş oluyor. İşçinin cebine giren ücret diğer cebinden vergi olarak çıkıyor ve işverene gidiyor. Öyle bir hale geldi ki hiçbir maliyet üstlenmeden devletin sırtından kâr edilir hale geldi. Bir de bunun üzerine devlet grevleri yasaklayarak, örgütlenmeyi engelleyerek işçinin hak aramasını da engelleyince ballı lokma haline geliyor” diye konuştu. (İŞÇİ-SENDİKA SERVİSİ)