Esenyalı Kadın Derneği: Muhtarlık ciddi bir iş, kadınlar yapmalı!
31 Mart'taki yerel seçimler için kadın muhtar adayları öneren Esenyalı Kadın Derneği'nin yöneticileri ile konuştuk.
Fotoğraf: Esenyalı Kadın Derneği
Gizem ÖRNEK
İstanbul
Yerel yönetim seçimlerinin 31 Mart’ta yapılacağının ilan edilmesinin üzerinden geçen uzun denebilecek zamandır, seçimlere yönelik yapılan ya da yapılamayan ittifaklar, partilerin, hatta parti liderlerinin açıklamaları, açıklamaların satır araları, açıklanan ya da açıklanmayan adaylara ilişkin tartışmalar sürüyor. Bunlar bir seçim klasiği olarak devam ederken vatandaşın, özellikle de yerel yönetimlerin hizmet alanına en fazla giren kesim olması dolayısıyla kadınların, talepleri ve beklentileri tüm bu toz duman arasında adeta kayboluyor, silikleşiyor. Üzerine en az konuşulan konulardan biri de tabii kadın adaylar konusu...
Toplam 50 bin 292 muhtarın sadece 674’ünün kadın olduğu, tüm belediye başkanlarının sadece yüzde 2.86’sının kadın olduğu Türkiye’de, bu tablo 31 Mart seçimlerinde de değişmeyecek gibi görünüyor. Kadın aday sayısının azlığı bir yana, aday adayı olan, olmaya çalışan kadınların önüne çıkarılan engeller de cabası.
Pendik’te 5 yıldır aralıksız sürdürdüğü çalışmalarla, mahalledeki işçi ve emekçi kadınların her başı sıkıştığında soluğu aldığı Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinin, muhtar adayı çıkarma çabası da benzer engellere takıldı. Yaşanan süreç kadınların “büyük hedefler” uğruna nasıl görmezden gelindiğinin göstergesi aslında.
Yerel yönetim seçimleri ilan edildiğinde hızla kolları sıvayan dernek üyesi kadınlar, taleplerini belirlemek için bir araya gelip yaptıkları tartışmalar sonucu “Neden biz yönetmeyelim?” sorusuna ulaştı. Bu sorunun nasıl gündeme geldiğini, nasıl bir yanıt bulduklarını ve sonrasında gelişen süreci, Dernek Başkanı Adile Doğan, Dernek Yöneticileri Yasemin Akpınar ve Zahide Çerikçi Kiper ile konuştuk.
Yerel seçimlerin mart ayında yapılacağı ilan edilince siz de dernek olarak bir tartışma süreci yaşadınız. Neler gündeme geldi bu tartışmalar sırasında?
Biz uzun süredir bu mahalledeyiz. Kadınlar olarak birlikte birçok çalışma yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Mahallenin, ilçenin ve İstanbul’un sorunları da bizim çalışmalarımızın hep bir parçası oldu, olmak zorunda kaldı. Çünkü ulaşım sorunu da en çok bizi etkiliyor, park da, pazar yeri de, sokakların aydınlatması da, belediye kreşleri, okul yolları, sığınmaevleri, belediyelerin sosyal yardımları, yoksullukla mücadele yöntemleri de, şiddet ve taciz karşısındaki yaklaşımları da... Bir kentte ya da mahallede en çok kadınlar yerel yönetimlerden hizmet alıyor ya da yapılan yapılmayan hizmetlerden en çok kadınlar etkileniyor. Biz de mahallede minibüslerle ilgili sorundan sosyal yardımlara, ücretsiz etüt merkezi açılmasına kadar birçok sorunumuza çözüm bulmak için çabaladık. Yerel seçimler açıklanınca da yine bir araya geldik; sorunlarımıza çözüm olması için muhtar ve belediye başkanlarının nasıl çalışmalar yapması gerektiğini konuşmaya başladık. Sonra dedik ki “Neden biz yönetmeyelim mahallemizi?” Bu soruyu tartışmaya başlayınca da aramızdan bir arkadaşımızın muhtar adayı olmasını istedik.
Kimi belirlediniz aday olarak?
Bu mahalle kurulduğundan beri hep erkekler tarafından yönetildi, hiç kadın muhtar olmadı. Bazen kadınlardan oy alabilmek için kadınları aza yaptılar ama hep onunla sınırlı kaldı, kadınların hiç temsiliyeti olmadı. Bunun sıkıntısını da çoğu zaman yaşadık aslında. Geçtiğimiz yıl belediyenin çocuklar için ücretsiz etüt merkezi açmasını istedik; dernek üyesi olan olmayan bir çok kadınla birlikte bir kampanya yaptık. Muhtarlardan da destek istedik; dört muhtarın sadece biri imza verdi. Daha önce de yine yoksul kadınlara yardım verilmesi ve şiddet gören kadınların kimi sorunlarının çözümü için çalmıştık kapılarını ama hiç birinde çözüm bulamadık. Oysa yapabilecekleri şeyler olduğunu biliyoruz. Tüm bunları hatırlayınca “Biz yöneteceğiz” dedik.
Başkanımızın aday olmasını istedik; Adile’nin. Onun hem dernekte çok büyük emeği var hem derneğin tanınan yüzü, mahallede de çok seviliyor. Biz de çalışmalarımızın görünür olmasını istedik ve Adile’nin buna uygun bir isim olduğunu düşündük.
‘BAYANLARIN ÖNE ÇIKMASI GÜZEL AMA...’
Adayınızı belirledikten sonra neler yaptınız? Açıkladınız mı?
Aday belirledikten sonra bu sadece bizim meselemiz olarak kalmasın istedik. Ama bir taraftan mahallenin inisiyatifini de dahil etmek istedik enerjimize. Yöre ve köy derneklerini ziyaret ettik, özellikle kadın komisyonlarıyla buluşmak, onları da dinlemekti amacımız. Ziyaretlerimizin ardından ortak bir toplantı yapma fikri ortaya çıktı.
Buraya kadar olumlu tepkiler aldık aslında. Kadınların temsiliyetini, yetki sahibi olmasını önemsediğimizi ve bunun mahalle için de önemli olduğunu anlatmaya çalıştık. Ama öncelikle sorunlarımızı, taleplerimizi konuşmak, ortaklaşmak istiyorduk. Ancak toplantı pek de bizim istediğimiz gibi geçmedi. Olumlu tepkiler değişmeye başladı, çünkü artık iş ciddiye binmişti!
Mahallede yıllardır tanıdığımız, siyasi parti temsilciliği, dernek yöneticiliği yapmış bazı erkekler, “Bayanların öne çıkması güzel ama muhtarlık ciddi bir iştir” gibi ifadeler kullandı hatta. Oysa biz zaten mahallede muhtarların yaptıklarından, onların deyimiyle daha ciddi işler başarmıştık. Yaptığımız ciddi işleri anlattık, çözüm bulunmayan ciddi dertlerimiz anlattık. Toplantıda bulunan bazı kadın komisyonları da bizi destekledi.
Toplantıya katılanların hepsi değil ama sözünü ettiğimiz o bazı erkekler, söylediklerimize direk itiraz etmiyorlar, “Talepleriniz için illa kadın muhtar mı olması lazım, bir erkek de bu sorunlara çözüm bulabilir” diyorlardı. Belli ki bizi kırmadan, daha doğrusu uzaklaştırmadan erkek bir adayı kabul etmemizi sağlamaya çalışıyorlardı.
Asıl sorun şu, kadın ya da erkek bir adaydan öte, ortaklaşacağımız bir yerel seçim platformu ve hangi talepler üzerinden, nasıl hareket edileceğini tartışmak da pek mümkün olmadı. Yani bir şekilde oluşan bu platformun nasıl mahallenin ortak iradesini hayata geçireceğini de tartışamadık. Çünkü konuşmalar “Kazanabilecek bir aday çıkarmak gerek, kazanabileceğinizi düşünsek destekleriz” söylemlerinde yoğunlaştı, hemşehricilik, para, çevre gibi meseleler gündem oldu.
Tüm bunların ardından hemen bir ön oylama yapmak istediler, biz de böyle bir yaklaşım üzerinden yapılacak bir oylamaya girmeyi kabul etmedik. Dernekteki arkadaşlarımızın ortak kararı bu yöndeydi, kadınların iradesini, yanlış bulduğumuz o tartışma zemininde ezdirmek istemedik. Ama bu arada platformun belirleyeceği adayın karşısına aday çıkarmayı da doğru bulmadık. Çünkü dediğimiz gibi yerelimizin dinamiklerinin ortak hareketi bizim için önemli.
KADIN YOK, 4 ERKEK ADAY OLDU
Dernek üyeleri bu süreci nasıl değerlendirdi? Bundan sonra ne yapacaksınız?
Biz çekildikten sonra 4 mahalleye 4 erkek aday çıktı. Söylemlerinden anladığımız kadarıyla henüz kendimize yakın hissedebileceğimiz biri yok içlerinde.
Hem adaylık sürecinin böyle sonuçlanması hem de tüm adayların erkek olması tabii bizde hayal kırıklığına neden oldu. Kendi aramızdaki tartışmalara ilk başladığımızda çok heyecanlanmıştık. Her partiye oy veren kadın vardı aramızda, muhtarlık seçimlerinde bizi destekleyeceklerdi, bizimle çalışmak istiyorlardı. Ama bu sonuç motivasyonumuzu düşürdü.
Biz yine de anlattığımız zemine uygun davranan aday olursa, erkek de olsa onu destekleriz. Ama mührünü sekreterine teslim edip akşama kadar okey oynayan muhtar istemiyoruz.
KADINLARI GÜÇLENDİRECEK ADAYLARI DESTEKLEYELİM
Türkiye’nin dört bir yanında kadınlar, muhtarlık ve belediye başkanlığı için oylarını kullanacak. Adayları değerlendirirken nelere dikkat etmeliler, sizin önerileriniz neler?
Öncelikle kadınlar aday olmaya çalışmalı. Çünkü bu sistemde yönetici olmadığı sürece kadınlara söz hakkı da yok. Bunun yanı sıra oy kullanacaklar için de memleketin gerçeklerini göz ardı etmemelerini öneriyoruz. Çok önemli ve acil sorunlarla karşı karşıyayız ve sandığa giderken bunlar kesinlikle aklımızın bir köşesinde olmalı. Madde madde şöyle özetleyebiliriz;
- Krizin faturasını emekçilerin ödememesi için destekleyici önlemler alınmasını istemeliyiz.
- Ne doyuran ne aç bırakan politikalara prim vermeyelim.
- Adayların kadın cinayetleri ve şiddet konusunda ne söylediğine, nasıl projeleri olduğuna bakalım. Önleyici tedbirler alacak, kadınların yaşamını garantiye alan politikaları olan adayları destekleyelim.
- Eğitimden sağlığa bize neler vadettiğine bakalım. Ücretsiz kreşler açacak mı, sağlık ocakları ulaşılabilir olacak mı, yaşlı bakımını kolaylaştıracak projeleri var mı?
- Artık İSMEK belediyeciliğinin ötesine geçip kadınları gerçekten güçlendiren, toplumsal yaşamın bir parçası haline getirmeyi hedefleyen adayları değerlendirelim.
- Kadınları sadece belirli günlerde hatırlayıp “anamız, bacımız” sözlerinin ötesine geçmeyen, bizi oy deposu olarak görüp gerçekte hiçbir sorunumuzla ilgilenmeyen adaylara da gereken cevabı verelim.
- Aslında yerel yönetimlerin doğrudan günlük yaşamımıza değen çalışmaları var. Dolayısıyla bu seçim dönemi, yaşamımızı biraz olsun kolaylaştırmak, yaşam alanlarımızı gerçekten yaşanabilir hale getirmek için önemli bir fırsat. Bu kadar birikmiş derdimiz varken bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz.
Bizim muhtarlık sürecimiz çok heyecan verici başlasa da aynı heyecanla süremedi; cinsiyetçi, ayrımcı ve erkek egemen söylemlerin gerisine itildi. Ama heyecanımızı ve umudumuzu güzel, örnek projelere hayat verecek kadınlarla büyütmeye devam edeceğiz.
50 BİN 292 MUHTARIN SADECE 674’Ü KADIN
Yerel yönetim seçimlerine doğru giderken Türkiye’de yerel yönetimlerde kadın temsiliyetinin durumunu şöyle özetleyebiliriz:
- Türkiye’de tüm belediye başkanlarının sadece yüzde 2.86’sı kadın.
- İstanbul’da ve Marmara Bölgesi’nde yalnızca bir kadın belediye başkanı var.
- Kadınların seçme ve seçilme hakkına sahip olmasının üzerinden geçen 88 yılda toplam 119 kadının belediye başkanı olabildi.
- Türkiye’de bulunan 31 bin 963 mahalle, 18 bin 329 köy olmak üzere toplam 50 bin 292 muhtarın sadece 674’ü kadın. Yani toplam muhtarların sadece yüzde 1.3’ü kadın.