17-25 Aralık eylemlerine katılanlar hakim karşısına çıktı
17-25 Aralık eylemlerine katıldıkları için haklarında dava açılan yurttaşlar hakim karşısına çıktı, duruşma 4 Nisan'a ertelendi.
Fotoğraf: Evrensel
Metehan UD
İzmir
17-25 Aralık eylemlerine katıkdıkları için haklarında dava açılan ve hakim karşısına çıkan yurttaşlar, demokratik haklarını kullandıklarını ve yolsuzlukları protesto ettiklerini dile getirdi. Avukatlar da dosyadaki görüntü kayıtlarının hukuka aykırı şekilde toplandığını belirtti.
İzmir'de 17-25 Aralık eylemlerine katıldıkları için haklarında dava açılanlar ilk kez hakim karşısına çıktı. Eylemlerin 4'üncü yıl dönümüne sayılı aylar kala hazırlanan iddianamede, eyleme katılan 38 kişi 2911 sayılı "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu"na muhalefet, çevrede bulunan işyerlerine ve kamuya ait mallara zarar verme, müdahalede bulunan polis memurlarına direnerek görevi yapmalarına engel olma iddiaları ile suçlanıyordu.
22. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya dava açılanların bir kısmı, avukatlar ve işyerleri zarar gördüğü iddiasıyla suç duyurusunda bulunan şirketlerin temsilcileri katıldı. İfade verenlerin bir kısmı polisin gözaltı işlemi sırasında olay yerinde bulunduğunu ve eylemle ilgisi olmadığını dile getirdi. Bir kısmı ise demokratik haklarını kullanarak yolsuzlukları protesto ettiklerini ifade ettiler.
EVRENSEL MUHABİRİ DE İFADE VERDİ
Eylemi takip eden o dönemki Evrensel Muhabiri Eda Aktaş da mesleki olarak görevini yerine getirdiğini, buna rağmen hakkında dava açıldığını belirtti. Avukatlar da dosyadaki görüntülerin CMK'nin ilgili maddelerine aykırı bir şekilde toplandığını ve daha önce bu konuda verilmiş mahkeme kararlarını hatırlattı. Avukatların dosyanın kapatılması talebini reddeden hakim, duruşmayı diğer kişilerin de ifadelerinin alınması için 4 Nisan'a erteledi.
NE OLMUŞTU?
17 Aralık 2013 sabahı dönemin Cumhuriyet Savcısı Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç'in talimatıyla, birçok kişinin gözaltına alındığı büyük bir operasyon başlatılmış ve gözaltındaki kişilere "Rüşvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma ve kaçakçılık" gibi suçlamalar yöneltilmişti. Gözaltına alınanlar içerisinde dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan, işadamları Ali Ağaoğlu, Rıza Sarraf ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'in de aralarında yer aldığı 89 kişi vardı. Evlerden çıkan ayakkabı kutularındaki paralar ve para sayma makineleri ülke gündemine oturmuştu. Operasyonlar 25 Aralık'ta da devam etmiş ve kamuoyunda "17-25 Aralık Operasyonları" olarak isimlendirilmişti. Operasyonu yöneten savcılar ve emniyet yetkilileri daha sonra "FETÖ" suçlaması ile tutuklandı. Operasyonun ardından ülke genelinde emek ve demokrasi güçleri sokağa çıkarak yolsuzlukları protesto etti.
SORUŞTURMAYI YÜRÜTEN EMNİYET MÜDÜRÜ 'FETÖ'DEN TUTUKLU
Bu dava dosyasının dikkat çeken bir yanı ise eyleme katılanlar hakkında soruşturma yürüten dönemin Güvenlik Şube Müdürü Yusuf Uysal'ın "Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması"nın (FETÖ/PDY) polis teşkilatı içinde yer aldığı gerekçesiyle tutuklu olması. Uysal'ın tutuklu olmasına rağmen yürüttüğü soruşturma davaya dönüştü.