Hep aynı bahane: “kriz var!”
"Yine işsizim yine üniversite mezunuyum ama siyasilerimiz hala krizin olmadığını söylüyorlar. Onlara tabi ki kriz yok."
Kaan Emre ÇAKMAK
Kayseri
Ben Kayseri’den üniversite mezunu genç işsizim. Öncelikle size lise hayatımdan biraz bahsetmek istiyorum. Meslek lisesinde okudum. Diğer genç hayat yazılardın da sıkça okuduğumuz gibi biz de kültür dersleri alamamaktan şikâyetçiydik. Seçmeli ders seçmemize rağmen hiçbir zaman istediğimiz dersleri alamadık. Daha çok hocalarımızın belirlediği atölye derslerini aldık. Daha lisede işçiliği yaşamaya başladık. Sabah 8 akşam 5, işçi gibi atölyede çalıştık. Okulun tüm işlerini bize yaptırırlardı. Atölye derslerini bile doğru düzgün alamadık. Okulda boya işi mi var? Öğrenciler yapar. Okulun tabelası değişecek, öğrenciler yapardı. Hatta öğretmenlerin arabalarına bakım yapan öğrenciler bile vardı.
Daha sonra üniversite sınavına girdik. Lakin hiç bir şey yapamadık. Ne biliyordum ki? Kendime göre iyi bir puan almıştım. Ama ailevi meselelerden dolayı şehir dışına gidemedim. Şehrimdeki üniversitede meslek yüksekokulunda okumaya başladım. Hani adı üniversite ama bildiğin lise 5. Lisede olan olayların devamı hatta bir tık daha fazlası. Çeşitli projelere çeşitli paralar harcadık. Bir hayli borçlandık. 2 senenin sonunda okulu bitirdim. Fakat okuduğum bölümle ilgili iş bulamadım.
Borçlarımı ödemek için bir asansör imalat fabrikasında işe başladım. Girdiğim fabrikanın bölümümle hiç bir alakası yoktu. 3 ay orada borçlarımı bitirmek için çalıştım. 3 ayın sonunda ilk defa patronun patron olduğunu anladım. Ekonomik kriz var denilerek işten çıkarıldım. Peki, bu kriz kim içindi? Neden siyasiler krizin olmadığını söylüyordu? Beni neden işten çıkardılar? Fabrikanın içinde her türlü işi de yapmıştım oysa? Kameraları, bozulan el aletlerini tamir ettim, patronun evinde bozulan elektronik aletlere kadar. Gün geldi CNC (programlanabilir torna makinesi)de çalıştım ama ilk yokuşta patron beni kapının önüne koydu. Ben orada anladım patronun gerçekten bizden çok kendi cebini düşündüğünü. Daha sonra birkaç ay işsiz dolaştım.
Bir kapı fabrikasında paketleme bölümünde çalışmak için işe girdim. Ustalar soruyorlardı “üniversite mezunusun neden burada çalışıyorsun?” diye. “Borçlarım yüzünden” diyordum. Patronların devamlı başımızda dikildiği, ustabaşının, ustaların canı sıkıldıkça gelip bağırıp çağırmasına rağmen sabırla çalıştım. Asgari ücrete gelen 417 liralık zam için az da olsa yüzüm güldü. Bazı ustalarla sohbetimizde “bu para kime yetecek” diye soruyorlardı. Tabi hevesimiz kursağımızda kaldı. Daha yılbaşını göremeden işten çıkarıldım. Yine aynı bahane: “kriz var!” Peki, başka zaman devamlı başımızda dikilen patronlar neden o gün hiç aşağı inmedi? O gün muhasebeci bizi yanına çağırdı “size işe girişle ilgili birkaç kâğıt imzalatmam gerekli” diyerek. Patronlarımız da oradaydı, pişkin pişkin duruyorlardı. Akşamüzeri patron bizi tekrar çağırdı. Yıllardır olmayan bir şeymiş, daha önce hiç yapmamışlar ama kriz yüzünden bizi çıkarmaları gerekiyormuş. O gün 4 kişiye çıkış, 3 kişiye ücretsiz izin verdiler. Ayın sonunu getirmemizi bile beklemediler. Başka zaman terin, suyun içinde çalışan, tır yükleyen, çay molasına, yemek yemeye göndermedikleri işçileri karşılarına çıkan ilk yokuşta uçurumdan aşağıya yuvarladılar. Patronlarımız gerçekten patron olabilmişlerdi. İşe giriş diye imzalattıkları kâğıtlar işten çıkarılma kâğıtlarıymış.
Yine işsizim yine üniversite mezunuyum ama siyasilerimiz hala krizin olmadığını söylüyorlar. Onlara tabi ki kriz yok. Kriz işçiye, öğrenciye var. Krizin yükünü biz çektikten sonra siyasilere neden kriz olsun?