“Emekçiler kazansın”
“Sosyal demokrat olduğu ile övünen patron ve fabrika yöneticileri, sendikal yetkiye itiraz ederek, sendikaya üye olan işçileri işten atmaya başladı."
Burak ŞAHİN
Kazım DOĞAN
Aydın
Aydın’ın Söke ilçesinde bulunan Sibaş Gıda Fabrikası işçileri, sendikaya üye oldukları için patron tarafından işten atılmışlardı. Patronun sendikalı işçi kıyımına devam etmesi ve toplam 74 işçinin işten atılması ile beraber işçiler, fabrika önünde işe iade ve sendikal haklarının tanınması amacıyla direniş başlattı. Bizde direnişte olan genç işçiler ile sendikal örgütlenme deneyimi ve direniş üzerine bir sohbet gerçekleştirdik.
6 yıldır bu fabrikada çalışan Hüseyin, “Fabrika müdürlerinin artık bıktıran mobbing uygulamaları, çalışma koşullarının ağırlığı, aldığımız ücretlerin düşüklüğü ve zorunlu mesailer; bunların hepsi bizde bu duruma karşı bir şey yapma isteği uyandırdı. Sendikada örgütlenme kararı aldık ve çok kısa sürede her işçi arkadaşın görev almasıyla kısa sürede iş yerinde çoğunluğu kazanacak sayıya ulaştık.” Diyor. “Fakat kendisinin her zaman sosyal demokrat olduğu ile övünen patron ve fabrika yöneticileri, sendikal yetkiye itiraz ederek, sendikaya üye olan işçileri işten atmaya başladı. Adeta işçi kıyımı…” diye ekledi.
“İşten atılanlar için mahkeme yolları başladı. Biz anayasal hakkımızı kullandık ve sendikaya üye olduk, bununla birlikte gördük ki iktidarda hukuk da hep patrondan yana. Sibaş’ta AKP’li işçi de CHP’li ve MHP’li işçide var ama hiçbir işçi kendi partisinden istediği desteği görmedi. Söke’de Sibaş işçilerine sahip çıkanlar SÖKTAŞ vb. gibi fabrikalardan sınıf kardeşleri ve emekten yana partiler ve kurumlar oldu. Burada Evrensel Gazetesi’nin bizler açısından ayrı bir yeri var. Hemen hemen bir yıldır devam mücadelemizde Evrensel Gazetesi her zaman yanı başımızda oldu.” dedi.
“PATRON SUÇ İŞLİYOR, ADALET GÖRMEZDEN GELİYOR”
Örgütlenme sürecinde fabrikadan ilk atılan işçilerden biri olan Halime derin bir of çekerek başlıyor sözlerine: ‘’İşten atılan işçilerin çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor, onun için Sibaş direnişi bir noktada kadınların direnişidir. Sibaş’ta çalışan kadınlar erkeklere oranla daha fazla mobbing görüyordu. Bu baskılara karşı kadınlar öfke duyuyor ama yalnızlık ve işten atılma korkusu kadınların bütün bu baskılara karşı sessiz kalmasına yol açıyordu.”
Sohbet esnasında sağanak yağmura yakalanınca işçiler ile beraber çadıra geçtik ve sohbetimize diğer işçiler de dinleyerek katıldılar. Halime’nin söylediklerine diğer işçilerde öfke ile dolu tepkilerle destek verdi: “Yıllarımızı verdik fabrikaya ama kapı önüne koydu bizleri” dedi bir kadın işçi.
İşçilere “sendikal örgütlenme ve işten atılmanın ardından sizleri fabrika önünde direniş başlatmaya götüren şey ne oldu?” diye sorduk. “Geçen ay işten atılan son 14 işçi bardağı taşıran son damla oldu” dedi işçiler hep bir ağızdan. “Normalde sendikal örgütlülüğün olduğu yerde İŞKUR’dan taşeron işçi çalıştırmak yasak, bizde bunu sendikal örgütlenmeden sonra öğrendik fakat yasalarda bu yasak olmasına rağmen Sibaş patronu işten attığı işçilerin yerine taşeron çalıştırarak suç işliyor. Devlet de adalet de bu olan biteni görmezlikten geliyor.” dedi bir başka işçi ve sözü tekrar Halime aldı: “Adalete karşı güvenimiz kalmayınca bütün işçi arkadaşlar fabrikanın önünde direniş başlatma kararı aldık, bu kararı almamızın en önemli bir diğer yanı ise sendikacıların vurdumduymaz tavırları oldu. Sibaş önünde işçilerin direniş başlatması sendikanın değil, bizzat Sibaş işçilerinin kendi aldığı karardır. Sendikada bu direnişin dışında kalamadı ve elinden gelen desteği vermeye başladı.”
“KRİZİ BİZE YIKMAYA ÇALIŞIYORLAR”
Çadırda bir süre sessizlik oldu. Sohbeti tekrar açarken bugün içinde bulunduğumuz ekonomik krizden nasıl etkilendiklerini sorduk. Halime çarşıya çıktıklarında ekonomik krizi hissettiğini belirtti. “İlk başlarda ‘manipülasyon’, ‘dış güçlerin oyunu’ demiş olsalar da bunun çok doğruluğu yok. Bu krizi de yine bize yıkarak aşmaya çalışıyorlar.” Sohbetin devamıyerel seçimlere bağlandı; hem düşüncelerini hem de bugünkü ekonomik krizin seçimlerle aşılabilir olup olmadığını öğrenmek istedik. “Benim isteğim emekçi sınıf kazansın ama bu önümüzdeki seçimlerde mümkün değil gibi duruyor. İktidar her alanda çok güçlendi işçi, emekçi sınıfın da birleşmesi gerek artık” dedi ve örnek olarak da Fransa’daki sarı yelekliler protestosunu hatırlattı. “Örgütlü taleplerle mücadele vermek gerekiyor. AKP-CHP gibi partilerle olmaz. Mücadeleci partilerde örgütlenmemiz lazım.” diyerek örgütlü mücadeleye vurgu yaptı.
“BİRLEŞEREK KAZANACAĞIMIZI ÖĞRENDİK”
Bu direnişin kendi yaşamında yarattığı değişikliklere ilişkin “Maddi yönden ne kadar çok sıkıntı çeksek de biz ekmeğimizi bir şekilde kazanırız. Birçok yerde iş bulmakta engellendik fakat manevi yönden çok şey kazandığımızı görüyoruz. Bu mücadeleyle sınıf bilincine ulaştık, birleşerek kazanacağımızı öğrendik. Her şeyden önemli olanı da bu.” dedi.
“Öğrenci gençliğe de bir şeyler söylemek istiyorum.” diye söze giriyor yeniden: “Okumanın sadece sınıfta olmadığını bilmeliyiz. Geleceğimize sahip çıkıp bunun için mücadele etmeliyiz. Onun için bütün Aydın gençliğini Sibaş işçileri ile dayanışmaya çağırıyorum.” Diğer işçilere de bir mesajı olduğunu söyleyerek “Aynı mücadeleyi veriyoruz. Sonuna kadar direnelim, biz asla pes etmeyeceğiz. Onlar kazanırsa biz de kazanmış olacağız. Eğer biz kazanırsak onlarda kazanmış olacak. Birleşmeli ve örgütlü mücadelemizi sürdürmeliyiz. Hepimizin kazanacağından en ufak şüphemiz yok.” Dedi ve Türkiye’deki diğer işçilere selam yolladı.