17 Ocak 2019 10:18

Ne olacak bu Brexit’in hali?

Brexit oylaması üzerinden geçen zamana rağmen ilerleme sağlanmadı. Hükümetin ve Brüksel’in gündeminde halkın değil Avrupa sermayesinin talepleri var.

Görsel: Pixabay

Paylaş

Arif BEKTAŞ
Londra

Birleşik Krallık ülkelerinin Avrupa Birliği (AB) üyeliğinden çıkışına karar verilen referandumun üzerinden yaklaşık iki buçuk yıl geçti. 23 Haziran 2016’da yapılan referandumda Birleşik Krallık (İngiltere, Kuzey İrlanda, Galler ve İskoçya) halklarının yüzde 52’si AB’den çıkmaktan yani ‘Brexit’ten yana oy kullandı. Hemen akabinde ise AB ile pazarlıklar başladı.

ÜST ÜSTE İKİ OYLAMA

AB yetkilileriyle onlarca kez yapılan görüşmelerde bir taslak ortaya çıktı ve bu da önceki gün Parlamentoda oylamaya sunuldu. 432’ye karşı 202 oy alan Muhafazar Partili Başbakan Theresa May, bugüne kadarki tüm Birleşik Krallık hükümetleri içinde, oylamaya sunduğu bir konuda bu kadar açık ara ile yenilgi alan ilk başbakan oldu ve böylece tarihi bir yenilgi almış oldu.

Yenilginin ardından, ana muhalefet partisi olan İşçi Partisinin Lideri Jeremy Corbyn, hükümet için güven oylaması yapılması talebiyle önerge verdi. Çarşamba akşamı gerçekleştirilen oylamada May, 306’ya karşı 325 oy alarak güven oylaması engelini aşmış oldu. Oylamanın ardından May, “Parti çıkarlarını bir kenara bırakıp, ulusal çıkarlara bakalım” diyerek tüm muhalefet liderleriyle görüşmeler yaptı.

BİR ARPA BOYU YOL ALINMADI

Peki Brexit’te nereye gelindi? Aslında başa dönüldü denebilir. Müzakereler, İngiltere hükümeti ile Avrupa Birliği arasında, Brexit’in nasıl gerçekleşeceği ve Brexit sonrası iki tarafın ilişkilerinin nasıl devam edeceğinin belirlenmesi için yapıldı. Ancak müzakerelerin hiçbirinde bir yol alınmadığı ortaya çıktı.

Şimdi Başbakan May, yeni bir anlaşma taslağı sunmaya hazırlanıyor. Bunun da kabul edilip edilmeyeceği henüz belli değil.

İki yıllık AB ile müzakere süresince rekor sayıda bakan istifa etti (23 bakan). Buna rağmen May istifa etmemekte ısrarlı. Bu süre boyunca 3 tane ‘Brexit bakanı’ ile çalışan May, İngiliz sermayesinin tam desteğini aldığı için koltuğunda kalmayı başardı.

NE OLMUŞTU?

Referandum yapıldı ve halkın çoğunluğu AB’den çıkmak istedi. O zamanı bir hatırlayalım: Ülkenin en büyük üç partisi ‘AB’de kalma’ yanlısı kampanya yürüttü ve kaybettiler. Yani İngiliz sermayesinin temsilcileri, o oylamayı kaybetmişti.

AB’den çıkma (Brexit) yanlısı kampanyayı ise bazı sendikalar ve kitle örgütlerinin yanı sıra bir de ırkçı UKİP partisi gerçekleştirmişti. Yani 650 milletvekilinin hemen hemen tamamına sahip olan ve parlamentoyu da ülkeyi de yöneten partiler, referandumu kaybetmişti.

Halk, kemer sıkma politikalarından ve kesintilerden bıkmış, çıkış yolu olarak AB’den çıkmaktan yana oy kullanmıştı. Çünkü bu düzen partilerinin söyledikleri kemerlerin daha fazla sıkılmasından öteye gitmiyordu. Madem öyle diyen halk, bu partilerden değil, çıkalım diyenlerden yana tavır koydu.

Kimisi AB yasalarıyla sömürü ve talan politikalarının son bulmasını savunarak, kimisi ise ırkçı söylemlerden etkilenerek Brexit’e oy verdi. Bu oyların yoksul bölgelerde yoğunluk kazanması ise dikkat çekiyordu.

Şöyle ya da böyle çıkmaktan yana oy kullanan halkın isteği yerine getirilmek zorundaydı. Yani AB’den çıkmanın yolları arandı.

ASIL ZORLANDIKLARI HALKIN TALEPLERİ

Fakat çok zorlandıkları ortada. Aslında, ne AB sermayesi ne de Birleşik Krallık sermayesi bu evliliğe son vermek istiyor. İki taraf da birbirinin parasını seviyor. Çünkü, bu evlilik çıkar evliliği olduğu için, birbirinden yararlanmanın yollarına bakıyorlardı. Şimdi ise, bu evliliğe halk bir çomak soktu ve içinden çıkamıyorlar.

Almanya, toplam ticaretinin yüzde 14’ten fazlasını İngiltere’ye yapıyor. Fransa, Hollanda gibi ülkeler de bu rakama yakın. Onlar da bu pazarı kaybetmemenin yollarını arıyorlar. İngiltere de benzer sıkıntılar yaşadığı için, bu evliliği bitirmekte epey zorlanacaklar gibi görünüyor.

REDDEDİLEN ANLAŞMADA NE VARDI?

Birleşik Krallık ile AB arasında varılan anlaşmada, başta Gümrük Birliği olmak üzere bir çok konuda yeni kurallar belirlenmeye çalışılıyor. Bu kurallara göre, özellikle de gıda alanında vergilerin arttırılması gündeme gelecek. Oylamaya sunulan ve parlamento tarafından reddedilen anlaşmada AB çıkarlarının daha fazla hayat bulduğu ve İngiliz sermayesinin AB ülkelerinde rahat dolaşımı da kısıtlanıyordu.

Kuzey İrlanda ile İrlanda Cumhuriyeti arasındaki sınıra da fiziksel bir engel konulmasının yanı sıra, geçişlerde ise kolaylıklar planlanıyordu.

Parlamentoda reddedilen bu anlaşma sonrası May ve hükümetinin yeni bir planla kamuoyunun önüne çıkması gerekiyor. “B Planı” olarak ifade edilen bu anlaşmanın ne olacağı henüz belli değil. Fakat yapılan yorumlar, May’in bir önceki anlaşmadan küçük değişiklikler yaparak tekrar parlamentoya sunacağı yönünde. Bunun da kabul edilmemesi durumunda, AB ile yeniden görüşmelere başlanması, yeniden referandum oylamasına gidilmesi, genel seçim çağrısı yapılması ve bir anlaşma yapmadan AB’den çıkışın gerçekleşmesi gibi alternatifler sözkonusu olacak.

İŞÇİ PARTİSİ NE DİYOR?

Ana muhalefet partisi İşçi Partisinin de bu süreçte tavrı merak ediliyordu. Lideri Jeremy Corbyn, sadece erken seçim çağrısı yapıyor. Brexit’in nasıl gerçekleşmesi gerektiğine ilişkin somut bir önerisi yok.

Parti içinde ise 3 ayrı Brexit anlayışı var. Bir grup, “Çıkmayalım” diyor. Bir grup, “Yeniden referanduma gidelim” diyor. Bir grup da “Ulusal çıkarlar için tüm partiler bir araya gelelim, uygun bir ayrılık anlaşması hazırlayalım” diyor. Corbyn’in de erken seçim hayali suya düştü gibi. Çünkü May, tekrar ‘güven’ almış oldu. Zaten sermaye May ile bu işi sonuna kadar götürmek istiyor.

SINIRLAR VE BAĞIMSIZLIK TALEPLERİ

Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılması konusunda en büyük başağrısının ise “İrlanda sınırı” olması bekleniyor. Önerilen hiçbir çözüm, İrlanda halklarının çıkarına değil.

Brexit’ten iki İrlanda; Birleşik Krallığa bağlı Kuzey İrlanda ile İrlanda Cumhuriyeti arasındaki sınır geçişi kısıtlanacak. Yıllarca bölünmüş bir halkın son yıllarda serbest bir şekilde sınırın iki tarafında da çalışabilmesi ya da alışveriş yapabilmesi mümkündü. Brexit ise Kuzey İrlanda’yı AB’den ayıracağı için buna sınırlama gelecek. Bu nedenle Kuzey İrlanda’nın bağımsızlık mücadelesinin ilerlemesine yol açacak. Bu da hem Kuzey İrlanda’nın ve hem de İskoçya’nın tekrar bir “bağımsızlık referandumu”na gitmesini getirecek. Böyle bir durumda ise Birleşik Krallık dağılmış olacak.

Bir kez daha hatırlatalım; Birleşik Krallık’ı, İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda oluşturuyor.

IRKÇILIK ARTIYOR

Öte yandan Brexit tartışmalarıyla birlikte ırkçılık da arttı. Özellikle hükümetteki Muhafazakar Partinin tabanındaki aşırı sağcılar, UKİP üyeleri ve bazı ırkçı faşist örgütlenmeler AB’den çıkmak istemeyenlere karşı ırkçı bir kampanya yürütüyor. Hatta Londra’nın merkezinde 15 bin kişiye ulaşan yürüyüşler yaptılar. Hükümet ve güvenlik güçlerinin ise, akşama kadar parlamento önünde yabancı düşmanlığı yapan, suç ve nefret içeren sloganlar atan ırkçılara dokunmaması dikkat çekti.

BUNDAN SONRA NE OLACAK?

Başbakan Theresa May, en geç pazartesi gününe kadar “bir B planı” ile Parlamentoya geri dönecek. Bu plan da Brüksel’le de bağlantı halinde olacak. Yeni anlaşma taslağı milletvekillerinin önüne geldiğinde ise son bir hafta içinde geçtiğimiz süreçten tekrar geçeceğiz.

Resmi olarak 29 Mart’ta Birleşik Krallık-AB ayrılığının gerçekleşmesi gerekiyor.

Ayrılık anlaşmalarına ilişkin somut adımların atılması durumunda bu sürenin uzatılmasının da söz konusu olabileceği tahmin ediliyor. Yani Brexit müzakereleri ya da AB üyeliğinden ayrılık meselesi sil baştan...

ÖNCEKİ HABER

Two scientific opinions on the Peace Academics trials

SONRAKİ HABER

Sömestirde çocuklarınızla izleyebileceğiniz filmler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa