20 Ocak 2019 09:16

Fuat Oktay'dan Fazıl Say konseri yorumu: Olması gereken bir mesaj

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay Erdoğan'ın Fazıl Say konserine katılmasına ilişkin konuştu: Kutuplaşmanın olmadığını görüyoruz.

Fotoğraf: AA

Paylaş

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, besteci ve piyanist Fazıl Say'ın konserine katılmasına ilişkin “Normalde bizde sosyal fay hatlarından, kutuplaşmadan bahsedilir. Orada olsaydınız bu kutuplaşma dediğimiz derinliğin aslında olmadığını, gönülden gönüle de bir yol olduğunu kendi vatandaşlarımız arasında görüyoruz" açıklamasını yaptı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, CNN Türk canlı yayınında, Hakan Çelik'in sorularını yanıtladı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Fazıl Say'ın ünlü besteci ve piyanist Fazıl Say'ın “Truva Sonatı” adlı eserinin Ankara prömiyerine katılmasına ilişkin soruyu ise Fuat Oktay, şöyle cevapladı:

"Burada aslında mesaj son derece net. Olması gereken bir mesaj. Sayın Cumhurbaşkanı her fırsatta, 'Bütün vatandaşların Cumhurbaşkanıyım' diye ifade ediyor. Bütün dünyaya birleştirici gözle bakan Cumhurbaşkanın kendi vatandaşları içinde böyle bir konserde bulunması kadar tabii bir olay yok. Orada da ne kadar tabii olduğu anlaşıldı. Normalde bizde sosyal fay hatlarından, kutuplaşmadan bahsedilir, orada olsaydınız bu kutuplaşma dediğimiz derinliğin aslında olmadığını, gönülden gönüle de bir yol olduğunu kendi vatandaşlarımız arasında görüyoruz. Biz orada bunu yaşadık. Bizim için Türk halk müziğine, Türk sanat müziğine ne kadar yakınsak, aynı şekilde bu da başka bir alan ve bir o kadar güzel. Üretken olan, müzikle mesaj veren birinin baktığımızda ne oldu. Çanakkale’den bir örnek gördük, İzmir’i anlatan farklı gözlerle başka bir eserini yaşadık bir de bakıyorsunuz Aşık Veysel’den Kara Toprak’ı görüyorsunuz. Baktığınızda bu da Türkiye’nin farklı tatlarının, özelliklerinin bir araya gelmesi. Bizim farklılıklarımız, zenginliğimiz dediğimiz olayı, biz orada yaşadık fiilen. Hem Say'ın hem Cumhurbaşkanın nezdinde çok sıcak bir ortamdı. Gerçekten karşılıklı saygıya, sevgiye dayanan ve seyircisiyle bütünleşen, Lindsey Graham da onu fark etti zaten. Geldiğinde de baktı bu kadar geniş bir alan, bizim orada da yok bu kadar ilgi şeklinde. Güzel de bir önek oldu. Ümit ediyorum ki bu tür şeyler artarak devam eder."

“GÜVENLİ BÖLGE” TARTIŞMASI

Suriye’deki gelişmeleri ele alan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay şu ifadeleri kullandı:

"Artık biz burada şunu fark ettik, herhangi bir ülkenin hele hele bu ülke sizin müttefiklerinizden birisi ise, stratejik ortak diye tanımladığınız bir ülke ise, bu bölgede bu oluşumun ciddi parçası olması, yönlendirmesi ve 20 binin üzerinde TIR silah sağlıyor olmasının kabul edilemeyeceğini ifade ettik. Türkiye olarak buna ne şart altında olursa olsun müsaade etmeyeceğimizi ifade ettik. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesi, ‘Kendi göbeğimizi kendimiz keseriz’ hiç kimsenin bununla ilgili iznine başvurmayız. Görüşürüz, karşılıklı paylaşırız, ama sonunda kararlılığımızı ifade ederiz, gereğini yaparız dedik. Bunun gereğini Fırat Kalkanı’nda, Zeytin Dalı’nda yaptık. Münbiç’te şimdi gereğini yapıyoruz, İdlib’de gereğini yaptık, şimdi de Fırat’ın doğusunda gereğini yapacağız. Terörden ayıkladığınızda burayı 20 millik derinlikten bahsediyorsunuz ve tüm sınırda. Şimdi biz burada müsaade etmeyeceğiz dedik. Buradaki güvenli bölge dediğimiz, Türkiye’nin kontrolünde bir güvenli bölgeden bahsediyoruz. Diğeri Türkiye için güvenlikli anlama gelmez zaten. Burada şu da anlaşılmamalı, 32 kilometrenin güneyinde yeni bir koridor oluşturulmasını da kabul etmeyeceğiz. Bir PKK varlığını, etnik unsura dayalı terör örgütünün devlete dönüşmesini asla kabul etmeyeceğiz. Türkiye’nin güvenliği ile alakalı bir konu. Bununla ilgili Türkiye hazırlıklarını yapmıştır. Bu işin askeri ve siyasi boyutu. İnsani boyutuna baktığımızda, bu koridorda Türkiye’de bulunan 3,5 milyondan fazla Suriyelinin hangi şartları sağlarsanız sağlayın, aslında insanlar kendi vatanlarına dönmek istiyorlar. Orada uygun şartları oluşturduğunuzda bu geri dönüşün olacağına inanıyoruz. Bütün Suriyeliler dönecek, böyle bir beklenti yok. Herhangi bir göç hareketi olduğunda gittiği yerde kalan nüfus vardır. Bu da o ülkenin çıkarlarınadır aslında. İş gücü anlamında, bunu zaten Antep’te görüyoruz. Bir taraftan ciddi işsizlik oranından bahsediyoruz, ama diğer taraftan çalıştıracak insan bulamıyoruz. Orada Suriyeliler boyutuna baktığınızda burada ciddi bir açığı kapattığını da ifade etmem lazım." (DHA) 

ÖNCEKİ HABER

Almanya’da Leyla Güven’e destek eylemleri yapıldı

SONRAKİ HABER

İçecek ambalajlarında depozito uygulaması getirilecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa