Sennur Sezer’in yaşamı tiyatro sahnesinde: Bir Şiirdir Sennur Sezer
Şair Sennur Sezer’in hayatı, Mehmet Esatoğlu’nun yazıp yönettiği 'Bir Şiirdir Sennur Sezer' oyunuyla tiyatro sahnesine taşındı.
Fotoğraf: Evrensel
İsmail AFACAN
İstanbul
Türkiye şiirinin unutulmaz ismi Sennur Sezer’in hayatı tiyatro sahnesine taşındı. Mehmet Esatoğlu’nun yazıp yönettiği “Bir Şiirdir Sennur Sezer” oyununda usta şairin yaşamından kesitler sunuluyor. Şiirleri ve mücadelesi eşliğinde... Sennur Sezer’i Hale Üstün’ün canlandırdığı oyunda Mehmet Esatoğlu ve Fahri Bozbaş çeşitli karakterlerde karşımıza çıkıyor.
Tiyatro Simurg imzası taşıyan “Bir Şiirdir Sennur Sezer” oyun cumartesi günü Kadıköy Caddebostan Kültür Merkezi'nde izleyicilerle buluşacak. Tiyatro Simurg oyuncuları ilk gösterim öncesinde hazırlıklarını tamamladı, perdenin açılmasını bekliyor. Son prova öncesinde Mehmet Esatoğlu, Hale Üstün ve Fahri Bozbaş’la sahneleyecekleri oyunu ve Sennur Sezer’i konuştuk.
‘ONU CANLANDIRMAK BÜYÜK SORUMLULUK’
Oyunda Sennur Sezer’e hayat veren Hale Üstün, usta şairi canlandırmanın büyük bir sorumluluk olduğunu söyledi. Ona layık olabilmenin kolay olmadığını belirten Üstün, “Çünkü büyük bir mücadelenin insanı. Her adımı, her bakışı, her sözü birçok insanın hayatında dönüm noktası yarattı. Dolayısıyla sahnede herhangi bir şiirini seslendirdiğimde onun düşüncesini aktarmada nasıl bir yansıma yaratacaktır diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Üstün, oyunun izleyenlere verdiği mesajı ise “Onun yolculuğunda hiçbir zaman durağanlık yok. Sennur Sezer’in yılmaz ve kararlı tutumunu anlatıyoruz. Aynı zamanda Sennur Sezer emekçi kadınlarımızın anası, kadınlara çok güzel mesajlar veriyor. Önce insan olalım, sonra buluşalım diyor” sözleriyle açıkladı.
‘SAVUNMASINI BİLE ŞİİRLE YAPMIŞTIR’
Emekli bir maden işçisi olan Fahri Bozbaş, oyunda doktor başta olmak üzere çeşitli yan karakterlere hayat veriyor. Yaşamında Sennur Sezer’in derin izler bıraktığını dile getiren Bozbaş, “Ben işçi kökenli bir oyuncuyum. Geçmişte onun şiirleriyle kendimi geliştirdim. Aynı zamanda tiyatroyla ilgilenmemdeki en büyük nedenlerden biri Sennur Sezer’dir” dedi.
Yarattıkları karakterlerde Sennur Sezer’i düşünerek hareket ettiklerini ifade eden Bozbaş “Sennur Sezer mahkemede savunmasını bile şiirle yapmıştır. İşçiden, çocuktan, kadından her şeyden bahsetmiştir. Bu bakış açısını oyunda tamamen şiir olarak vermiyoruz. Sennur Sezer’in yaşamı sona ermiştir. Onun ölümüyle her şey bitmemiştir. Biz de onun var etmeye çalıştığı, hedeflediği yaşam biçimini sürekli kılmaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
‘SENNUR HANIM’DAN ÇOK ŞEY ÖĞRENDİK’
Oyunun yönetmenliğini üstlenen Mehmet Esatoğlu, Sennur Sezer’in hayatını tiyatro sahnesine aktarma nedenlerini bizlerle paylaştı. Tiyatro Simurg olarak onurlu aydınların biyografilerini sahneye taşımak gibi bir çizgileri olduğunu belirten Esatoğlu, “Rıfat Ilgaz, Can Yücel üstüne yaptığımız biyografik oyunlara bir yenisini daha ekledik. Bu oyunda bir insan modelini koyuyoruz karşımıza. Fildişi kulesinde yaşayan bir aydın yerine, kanıyla ve canıyla hayatın içinde koşan, bir yandan kendi dünya görüşünü sanatsal estetiği ile yoğuran bir sanatçının hayatını sahneye taşıyoruz” dedi.
Sennur Sezer’le ’70’li yıllarda tanıştığını ve uzun yıllar dostluklarının sürdüğünü dile getiren Esatoğlu, “Kendisiyle tanıştığımızda, yaşamını sıradan bir emekçi yaşamı gibi örgütlediğini görmüştüm. Yani ‘Ben sanatımı yapıyorum, diğer hayatı başkaları yürütsün’ gibi bir yaklaşımı yoktu. Sennur Hanım’dan biz çok şey öğrendik. Biz bu modeli sahneye taşıdık. Ama onu anlatırken bizim yaptığımız bir yazara ağıt değil. O da senin gibi bir kadındı, sen de mücadele edersen onun gibi olabilirsin diyoruz” ifadelerini kullandı.