24 Ocak 2019 10:35

Erdoğan-Putin'in Moskova zirvesi yeni sürecin ilk adımlarından biri

Hediye Levent, Tayyip Erdoğan ile Vladimir Putin'in Moskova'da gerçekleştirdiği zirveyi yorumladı.

Fotoğraf: Sefa Karacan/AA

Paylaş

Hediye LEVENT

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte Moskova’ya yaptığı ziyaretin gündemini oluşturan iki başlık İdlip’teki durum ve Türkiye’nin Suriye içinde güvenli/tampon bölge oluşturmak için destek arayışı oldu.

Ziyarete dair Türkiye basınında ağırlıklı olarak “Görüşmelerin Türkiye lehine gerçekleştiği” yönünde haberler yer aldı. “Suriye’de yeni yol haritası” gibi oldukça iddialı ve ne son ziyarete ne de Suriye dosyasına ilişkin mevcut gelişmelere uyan başlıklarla aktarılan haberlerde “Türkiye ve Rusya arasındaki iş birliğinin her iki ülkenin güvenlik ve istikrarı için önemli olduğu” vurguları öne çıktı.

Ziyarete ilişkin haberlerde ve değerlendirmelerdeki en dikkat çekici unsurlardan biri “Rusya’nın/Putin’in güvenli bölgeye karşı olmadığı” yorumuydu. Ancak gerek Putin’in ziyaret süresince yaptığı açıklamalarda ve gerekse Rus basınında yer alan değerlendirmelerde “Rusya’nın Türkiye tarafından oluşturulacak bir güvenli/tampon bölgeye yeşil ışık yaktığı” ifadesi veya iması yok. Aksine Suriye konusunda Türkiye ve Rusya arasındaki makasın hâlâ açık olduğu ve eski görüş ayrılıklarına sahadaki yeni süreçle birlikte yenilerinin eklendiği söylenebilir.

ZİYARET ÖNCESİ DİKKAT ÇEKİCİ AÇIKLAMA

Nitekim Türk heyetin Moskova’yı ziyaret ettiği 23 Ocak’ta görüşmeler başlamadan saatler önce Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova’nın açıklamaları oldukça önemli ipuçları verdi.

Zaharova açıklamasında, “İdlip’teki durumun giderek kötüleştiğini, ABD’den oluşacak boşluğun Suriye ordusu tarafından doldurulması gerektiğini ve Kürtlerle Şam arasındaki görüşmeleri desteklediklerini” söyledi.

Zaharova’nın basın açıklamasının ardından Rusya Lideri Putin de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmenin ardından benzer ifadeler kullandı. Putin, “Şam’ın Kürtlerin temsilcileri ile diyalog kurmasını destekliyoruz. Böyle bir diyalog Suriye toplumunun beraberliğine ve ulusal barışa katkı sunacak, sadece Suriye’nin değil tüm komşu ülkelerin de yararına olacak” dedi. Putin’in bahsettiği “komşu ülkelerden” biri de elbette Türkiye.

Peki, bu hatırlatmalarla birlikte Moskova’daki görüşmeleri nasıl değerlendirmek gerekiyor? Bu görüşmelerin ardından yakın zamanda Türkiye lehine bir gelişme beklenebilir mi? Türkiye, Rusya’yı Suriye’de bir askeri operasyon dahil kendi tezlerine destek olması için ikna edebildi mi?

Türkiye’deki basın, ağırlıklı olarak Moskova ziyaretine ilişkin heyecanlı haberler servis etse de görüşmelerin somut adımlar doğurmaktan uzak olduğu söylenebilir. Ziyaret daha çok “Suriye’de sahada değişen şartlar, ABD’nin çekilme kararı ve yeni çekilme sürecine ilişkin bir süredir sessizliğini koruyan Rusya’nın da öne çıkmaya başladığı, Türkiye’nin de yeni şartlara göre pozisyon almak için destek arayışları amacıyla attığı bir adım olarak” değerlendirilebilir.

MOSKOVA GÖRÜŞMESİNDEN ÇIKAN SONUÇLAR

Nitekim, Moskova’daki görüşmelerinden şimdilik çıkan sonuçlar şunlar;

-ABD’nin çekilme kararı dahil son dönemdeki bazı gelişmelerle birlikte işlevsizleştiği öne sürülen Astana sürecini devam ettirme niyetine vurgu yapıldı. Şubat ayında Rusya’da İran’ın da katılacağı bir zirve düzenlenmesi kararı alındı.

-Putin’in de vurguladığı “Suriye’nin egemenlik hakları ve toprak bütünlüğünün korunması” esası Rusya’nın Suriye meselesine yaklaşımını şekillendiriyor. Bu durum, ABD’nin çekilme kararı sonrası oluşacak boşluğun hangi güçler tarafından doldurulacağı, Şam ve Kürtler arasındaki görüşmeler ve Türkiye’nin Suriye’deki askeri ve siyasi varlığı dahil birçok kritik başlığı doğrudan etkiliyor.

-Türkiye, Suriye içinde bir tampon bölge oluşturulması konusunda Rusya’yı ikna edemediği gibi Rusya’nın Suriye’nin toprak bütünlüğü vurgusunun ikna süreçlerinin oldukça zorlu geçebileceğine işaret ediyor.

-Türkiye’nin tampon/güvenli bölge oluşturmak veya Fırat’ın doğusuna yönelik destek arayışları sürerken Rusya’nın İdlip sorununu bir kez daha masaya koyduğu anlaşılıyor. Zaharova’nın “İdlip’te durumun giderek kötüleştiği ve Lazkiye-Hmeymim üssündeki Rus varlığını tehdit ettiğini” belirtmesi boşuna değil. Ziyaretten birkaç hafta gibi kısa süre önce el Kaide uzantılı grupların İdlip merkezinin kontrolünü tamamen ele geçirdikleri biliniyor. Bu grupların tasfiyesi dahil İdlip sorununun adım adım çözülmesini öngören Soçi anlaşmasının başarısız olduğunu hatırlamakta fayda var. Soçi anlaşması ile askıya alınan askeri operasyon seçeneği Rusya ve Suriye yönetimi tarafından dile getiriliyor.

-Türkiye’nin Suriye’deki Kürt oluşumlara yönelik tezlerini de Rusya’ya kabul ettirdiği yönünde bir işaret henüz yok. Son ziyarette “Terörle mücadele konusunda iş birliği” gibi bu tip görüşmelerin olmazsa olmazı sayılan standart ifadelerin kullanılmış olması Türkiye’nin PYD/YPG gibi oluşumlara karşı Rusya’nın desteğini alabileceğini göstermiyor.

SONUÇ OLARAK

Kısacası;

-Moskova’da gerçekleşen görüşmelerden şimdilik Türkiye’nin lehine veya aleyhine somut sonuçlar beklememek gerek.

-Suriye’deki yeni süreçte yer almak isteyen Türkiye, ABD’nin yanı sıra Rusya ve İran’ın da desteğini almak için diplomatik kanalları güçlendirmeye çalışıyor.

-Erdoğan-Putin görüşmesinde Adana Mutabakatı’nın da gündeme geldiği belirtiliyor. Türkiye-Suriye arasında imzalanan bu anlaşmaya dayanarak Turkiye’nin Suriye içinde bir tampon bolge oluşturulabileceği ve Putin’in buna olumlu baktığı değerlendirmeleri yapılıyor. Ancak söz konusu mutabakatın diğer tarafının Suriye Devleti olması ve ağırlıklı olarak PKK ile ortak mücadeleyi öngördüğü biliniyor. Anlaşmanın yeniden uygulanması için Şam’ın nasıl ikna edileceği henüz belirsiz. Yine Türkiye’nin “PKK’nın uzantısı olarak” gördüğü PYD/YPG’yi Şam henüz bu şekilde ve terörist olarak değerlendirmiyor. Ayrıca gündemde olan tampon/güvenli bölgenin 30 km kadar Suriye içine ineceği öne sürülüyor. Bu nedenle Şam ikna edilse bile Adana Mutabakatı’nın Turkiye’nin beklentilerini karşılayacak şekilde revize edilmesi gerekiyor.

-Rusya ve İran da Suriye’de değişen şartlara göre pozisyonlarını gözden geçirip hamlelerini belirlemeye çalışıyor. Bu çerçevede, Moskova ziyaretinin bu sürecin ilk adımı olduğu ve önümüzdeki aylarda birçok görüşmeye, müzakere ve pazarlığa şahit olacağımızı söylemek mümkün.

ÖNCEKİ HABER

Konkordato talep eden Pamukkale Turizm iflas etti

SONRAKİ HABER

Mahkeme Ali Rıza Binboğa'nın MESAM'dan ihracına tedbir koydu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa