Evrensel için yeni bir dönem
26 Ocak 2019 00:29
/
Güncelleme: 06:28

Diyarbakır HDP adayı Mızraklı: Ders çıkarmanın erdemi ile yürüyeceğiz

Kayyımın atandığı Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanlığına HDP’den eş başkan adayı olan Selçuk Mızraklı ile konuştuk.

Diyarbakır HDP adayı Mızraklı: Ders çıkarmanın erdemi ile yürüyeceğiz

HDP'nin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan Adayı Selçuk Mızraklı | Fotoğraf: Evrensel
Fotoğraf

Orhan KURUL
Diyarbakır

Yerel seçimlere kısa bir süre kaldı. 2 Kasım 2016’da eş başkanlığını Gültan Kışanak ve Fırat Anlı’nın yaptığı Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine kayyım atanmıştı. AKP, kayyım olarak atanan Cumali Atilla’yı aday yaparken HDP, Diyarbakır Milletvekili Selçuk Mızraklı ve Hülya Alökmen Uyanık’ı aday olarak belirledi. Mızraklı ile geçmişi, kayyımın iki yılını ve seçim güvenliği konusundaki tartışmaları konuştuk. Mızraklı, “Yanlışlarından ve eksiklerinden ders çıkarmayı bilmenin erdemi ile yürümek durumundayız” dedi. Mızraklı, sorularımızı yanıtladı.  

Geçmişte farklı parti isimleriyle de olsa kayyım atanana kadar 17 yıl HDP yönetti Diyarbakır  Belediyesini. Siz de duyuyorsunuz bazı eleştiriler de var. Nasıl değerlendiriyorsunuz geçmiş 17 yılınızı?

AKP’nin bu 17 yıl dediğimiz kesitte elinde bulundurduğu yanı başımızdaki Elazığ, Malatya, Urfa gibi kentler de var. Nasıl ki; İstanbul 25 yıldır AKP ve mirasçısı olduğu partiler tarafından yönetiliyorsa evet bizimde Diyarbakır’da 17 yıllık hafızamız var. Bu hafıza içinde Diyarbakır, Türkiye’de ortalama kişi başına düşen gelirin gerisinde olduğu bir kent. Nüfusun çok hızlı büyüme gösterdiği bu kentte HDP’li belediyeler olarak, imar düzeyinde, yeşil alan düzeyinde, ulaşım yolları açısından neler yaptığımızı rakam rakam dökebilir, karşılaştırabiliriz. Hatta, 17 yılı bütün cumhuriyet tarihi ile de karşılaştırabiliriz. Yeşil alan, yol yapımı, kentin imarında kentin ruhu ile bütünleşme konusunda kentin doğru gelişme akslarının tarif edilmeye çalışıldığı bir dönem söz konusuydu. Bütün bunları yaparken her şeyi doğru yaptık dersek, insan doğasına, yönetimlerin doğasına aykırı olur. Şüphesiz ki yanlış veya eksik yaptıklarımız da oldu. Biz, güçlü bir toplumsal katılımı yani, halkın söz ve karar süreçlerine güçlü bir şekilde katılımlarını yeterince gerçekleştirebildik mi? Biraz o noktada eksiklerimiz var. Yaptığımız iş ve işlemleri kendi toplumuza yeterince duyurabildik mi? Bunu da niye söylüyorum hakikaten biz böyle yaptıklarımızdan ötürü böbürlenmeyiz ama  yaptığımız işlerin duyurusunu yapma noktasında da eksikliklerimiz oldu. Şimdi bütün bunlar hafızamızda ama aynı zamanda da önümüzdeki programda duran şeyler. Yani yanlışlarından ve eksiklerinden ders çıkarmayı bilmenin erdemi ile yürümek durumundayız.

‘HALKIN DİLİNİ KISMAYA ÇALIŞAN BİR ANLAYIŞ’

Cumali Atilla, “Onların geçmiş yıllarda yapamadığını biz iki yılda yaptık” diyor. Öyle mi?

Kayyımların dönemi, kentlerin tahribatının dönemleridir. Belediye bütçelerine baktığınız zaman Sayıştay raporlarında da not edildiği gibi çok korkunç bir israf ve talan ekonomisinin hayata geçirildiğini görürüz. Bu kentin insanları çok iyi gözlem yapar, gözleri ve kulakları açıktır. Özellikle Urfa yolu dediğimiz kesimdeki o hazır çimlerin nasıl refüjlerde bonkörce kullanıldığına bu kent tanıklık etti. Çok açık söylüyorum hazır çim kullanmak israfın ta kendisidir. Çok sayıda kadın merkezimiz kapatıldı. Adeta cumhuriyet yıllarına rahmet okuturcasına asimilasyoncu politikaların işlerliğe konulduğunu gördük. Özellikle Zarokistan başta olmak üzere kreşlerden tutun da kültür merkezlerine kadar, kendi ana dilinde kültür ve sanat eksenli çalışma yapan kurumları kapattılar. Bir anlamda bu halkın dilini, adeta kısmaya çalışan bir anlayışla karşılaşıldı.

Niye yaptı bunu?

Cumhuriyetten beri devam eden asimilasyon politikalarından kaynaklı. Bu da yeni temelde asimilasyonculuk tarzı. Şimdi bütün yaptıklarına baktığımız zaman hakikaten kentin hafızasını talan etmeye girişmiş bir anlayışla karşılaşıyoruz. Bütün bunların karşısında, bu kentin hafızasını yeniden daha güçlü bir şekilde kazıyacak ve bunu yaparken de kendi toplumunun beklentilerinden hareket edecek olan bir belediyecilik tarzını hayata geçireceğiz.

‘TEPEDE BÜYÜK KAYYIMLIK SİSTEMİ VAR’

Kazandığınızda işiniz zor olacak o zaman...

Şüphesiz zor. Bütün bunların oluşturmuş olduğu o merkezi kuşatmaya o merkezi güce rağmen kendi toplumsallığından beslenerek yerinden yönetimi güçlü bir şekilde ortaya koyabilen bir belediyecilik tarzını ortaya koyarak bu zoru aşmaya çalışacağız. Bakın, atanmış olan o kayyım elbette gidecek, yerine halkın kendi iradesi ile belirlemiş olduğu adaylar orada bulunacak. Ama şunu da eklemek lazım; bu aksa girmiş olan bütün siyasal aktörler, sivil aktörler, medya herkes şunu çok iyi görmelidir artık, Türkiye’nin tepesine çöreklenmiş büyük kayyımlık sistemi var.

Partinizin kayyım atanmış bütün belediyeleri almak gibi bir iddiası var. Bu iddiayı gerçekleştirmek için nasıl bir çalışmanız olacak?

Partimizin; halkın içinde, toprağın içinde filizlendiğini herkes biliyor. Biz de ev ev gezerek, el ele dokunarak, göz göze gelerek, yürek yüreğe ısınarak bu seçim kampanyasını yürüteceğiz. Şunu çok iyi biliyoruz; medya imkanlarımız kısıtlı, maddi imkanlarımız çok çok kısıtlı. Ama biz ayaklarımızdan sakınmayacağız, yürüyeceğiz. Biz her evin kapısını çalmayı, her evin gönlünü kazanmayı o gönüllerdeki yerimizi daha da güçlendiren inancı ve yaklaşımı esas alacağız.

‘GEREKLİ İŞLEMLERİ YAPTIK, TAKİP EDECEĞİZ’

Seçim güvenliği bu seçimin en temel tartışmalarının başında geliyor. Seçmen kaydırmaları, hayali seçmen tartışmaları... Diyarbakır’da nedir durum, buna ilişkin parti olarak neler yapıyorsunuz?

Diyarbakır’da da özellikle bazı ilçelerde, güvenlik güçlerinin bulunduğu yerlerin adreslerine ilişkin nüfus şişmeleri, gözlemledik. Bu konuda da gerekli duyurular yapıldı. Hukuk normları içerisinde, YSK’ye, gerekli yerlere de bunların duyurularını yaptık. Takip edeceğiz elbette ki. Ama bir bütün olarak Türkiye’ye baktığımız zaman birçok merkezden Hakkâri’den Van’dan tutun da İzmir’e kadar birçok yerde bu tür manipülatif işlemlerin yapıldığını görüyoruz. Şimdi burada şüphesiz muhaliflerin elinde, devlet aygıtının imkanları olmadığı için bu işlemlere müdahale etmek ve kendi lehlerine çevirme gayreti aramak da yanlış olur. Bunu yapanlar bellidir. Bu coğrafyada seçimi kaybedeceklerini, kayyımların tek tek eski adreslerine iade edileceklerini anladıkları günden itibaren bölgede çok ciddi anlamda usulsüzlükler yapıyorlar. Bu halk bütün bunların üstesinden gelmiştir, bundan sonra da gelecektir.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Öncelikle şunu söyleyeyim; her seçim dönemi, başta iktidar güçleri olmak üzere bir tür nabız ölçümü olduğu kadar aynı zamanda da politikalarının toplum tarafından onay alma veya onay dışı kalma durumlarıdır. Halkımız bu zalimliğe bu zorbalığa bu zulüm düzenine demokrasi kulvarı içinde sandıklarda güçlü bir şekilde cevap verecektir ve tek adam rejimine ve faşizme gidişe dur diyecektir.

Evrensel'i Takip Et