29 Ocak 2019 11:02

Almanya ve Caracas’taki darbe girişimi

Venezuela’daki ABD-Guido darbe girişiminin yankıları sürüyor. German Foreign Policy’e göre Almanya, 2002 de dahil, sağ muhalefeti hep destekledi.

Almanya ve Caracas’taki darbe girişimi

Juan Guaido | Fotoğraf: Miguel Gutierrez/EPA/AA

German Foreign Policy

Federal Hükümet, Venezuela’daki darbeci Juan Guaidó’yu destekleyip Maduro’ya en kısa zaman içinde seçime gidilmesini kabul etmesi ültimatomunu verdi.  

Başta CDU’lular olmak üzere başı çeken politikacılar, daha da ileri giderek Guaido’nun başkanlığının tanınmasını istiyorlar. ABD ve Latin Amerika’daki, başını Brezilya’nın çektiği sağ görüşlü yönetimler bunu çoktan yaptılar.

ALMANYA GİRİŞİME DESTEK VERDİ

Geçen perşembe günü, Alman hükümeti Venezuelalı darbeci Juan Guaido’ya açık destek verdi. Parlamento Başkanı Guaido, çarşamba günü kendisini başkenti Caracas’ın zengin bir bölgesi olan Chacao’da başkan adayı ilan etti. Artık Cumhurbaşkanı olduğunu ve geçici bir hükümet kurarak en kısa zamanda yeni seçimler yapılacağını duyurdu.Yeni seçim talebine Berlin Hükümeti Sözcüsü tarafından da destek verildi. CDU/CSU Meclis Grubu Sözcüsü Jürgen Hardt, Juan Guaido’nun Venezuela halkının meşru temsilcisi olduğunu, Maduro’nın ise istifa etmesi gerektiğini söyledi.

FDP Fraksiyonu Başkanı Alexander Graf Lambsdorff, Avrupa’nın Guaido’nun başkanlığını kabul etmesinden söz ederken Meclis Dışişleri Komisyonu Başkanı Norbert Röttgen, Guaido’ya uluslararası destek verilmesi zorunluluğuna dikkat çekti.

İLK DARBEDEN BU YANA DESTEK

Hugo Chavez ve halefi Nicolás Maduro hükümetlerine karşı çıkan muhalefet, her zaman Alman dış politika kuruluşlarından ve kısmen de federal hükümetten destek almayı başardı. Nisan 2002’de Cumhurbaşkanı Chavez’e yapılan -nihayetinde başarısızlığa uğramış olsa da- darbede de durum zaten buydu. Darbeye katılan Baruta’nın Önce Adalet partisinden belediye başkanı Henrique Capriles Radonski, daha önce CDU’ya yakın olan Konrad Adenauer Vakfı’ndan mali destek almıştı. Raporlara göre, Adenauer Vakfı da daha sonra zararsız bir “genel protesto” olarak nitelendirdiği darbeyi yapan Önce Adalet’i destekledi. Buna ek olarak vakıf, Madrid’deki FRIDE Enstitüsü tarafından yapılan 2010 analizinde belirtildiği gibi, her yıl Venezuela muhalefetiyle “siyasi iletişim” konusunda “uzun vadeli danışma süreçleri” de dahil olmak üzere ortak projeler için “yaklaşık 500 bin avro” ödedi.

‘SEÇİMLER ÇOK TİTİZ YAPILDI’

Venezuela muhalefeti, daha önce, kazanamadığı seçimlerde Adenauer Vakfı’nı siyasal iletişim için kullandı. Maduro’nun yüzde 50.6’lık oy oranıyla kazandığı 14 Nisan 2013 tarihindeki Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında da bu öyleydi. Muhalefetin mağlup aday Henrique Capriles’in oylarının tekrardan sayılması girişimi Adenauer Vakfı tarafından bir kamuoyu oluşturma taktiği olarak değerlendirildi.

CDU’ya yakın vakıf, Venezuela’da seçimlerin hiçbir şüpheye gerek duyulmayacak şekilde titiz yapıldığını, oylar yeniden sayılsa da bir şeyin değişmeyeceğini, muhalefetin bunu bildiği halde karşı çıkmasının sadece Maduro’nın meşruluğunu tartışma konusu yapmak istemesinden kaynaklandığını söyledi.

FEDERAL BAŞBAKANLIKTAKİ GÖRÜŞMELER

Adenauer Vakfı, aynı zamanda Berlin ve Brüksel’deki Venezuela muhalefetinin politikacılarına da önemli bağlantılar sağladı. 2011 yılının başında, örneğin, amerika21 bilgi portalındaki bir rapora göre, diğer politikacılar yanında Önce Adalet’ten politikacıları da federal meclis üyeleriyle görüşme yapmaları için Almanya’ya davet etti. Ocak 2015’te ve Haziran 2016’da, bir Venezuela muhalefet heyetinin Federal Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlıkta görüşme yapma kapısını bile açtı.

Eylül 2017’nin başında, Angela Merkel, Venezuela’nın eski meclis başkanı Julia Borges’i ülkedeki siyasi durum hakkında görüşmeye davet etti. Borges, Avrupa gezisine çıktı ve İspanya Başbakanı Mariano Rajoy, İngiltere Başbakanı Theresa May ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile bir araya geldi. Borges’in Nisan 2002’deki darbeyi kişisel olarak desteklediği bildirildi.

Şimdi, Venezuela’nın komşusu Kolombiya’da sürgünde yaşıyor ve geçen Ağustos ayında Maduro’ya yapılan başarısız suikast girişiminden sorumlu tutuluyor. Borges, doğal olarak Juan Guaido’nun darbe girişimini memnuniyetle karşıladı.

ŞİMDİKİ DURUM

Almanya ve AB, Guaido’yu siyasi olarak desteklerken, Amerika Birleşik Devletleri ve Latin Amerika’daki birçok sağcı hükümet onu zaten başkan olarak tanıdı. Özellikle Washington, saldırganlık çizgisini yoğunlaştırıyor.

Eylül ayında, Trump yönetiminin muhalefetteki Venezuela ordusuyla olası bir darbe hakkında görüştüğü bildirildi. 15 Ocak’ta Guaido, Washington Post’ta yayınlanan ve gazetenin İspanyolca’da da çevrimiçi olarak yayınlanabileceği bir makalede açıkça “eylem” çağrısında bulundu.

Venezuela hükümeti, Guaido’nun ABD tarafından tanınmasına cevaben ABD ile diplomatik ilişkilerini kestikten sonra Washington, diplomatlarını 72 saat içinde Caracas’tan geri çekti.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Trump yönetiminin muhalefetin talebi üzerine acil yardım malzemesi sağlamaya hazır olduğunu da belirtti.

Bu, Venezuela toprakları üzerinde kendini başkan ilan eden Guaido’nun yanında yer almak ve attığı her adımı desteklemek demektir ki çatışmanın, muhtemelen şiddet içeren bir uluslararasılaşması anlamına gelecektir.

(Çeviren: Semra Çelik)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

‘Tüm gruplar silah bıraksın, PKK kendini feshetsin’

‘Tüm gruplar silah bıraksın, PKK kendini feshetsin’

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın, bir süredir beklenen mesajı, DEM Parti İmralı heyeti aracılığıyla duyuruldu. Öcalan, “Tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” çağrısı yaptı. Açıklamada Suriye’deki Kürtlerin siyasi ve askeri durumuyla ilgili bir ifade yer almadı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
CHP'li belediyelere silkeleme ve sabah dörtte operasyonlar yapılırken AKP'li Sincan Belediyesine Cumhurbaşkanlığı bütçesinden 30 milyonluk bağış yapıldığı iddia edildi.

Evrensel'i Takip Et