30 Ocak 2019 14:21

İş görüşmesi

Sizlere yarıyıl tatili başladığından bu yana başvurduğum işleri, geri dönüşleri ve benden beklediklerini anlatacağım.

Paylaş

Yaren ŞEVVAL
İstanbul Aydın Üniversitesi

Kimisi için sömestr, kimisi için yarıyıl tatili, kimisi için 15 tatil. Adı değişiklik gösterse de bugün çoğu genç için ortak anlama geliyordur “tatiller” günümüz koşullarında. Yoğun derslerimizden kalan ufacık boşlukları biriktirip çalışabileceğimiz işler aramaktayız. Cumartesi-pazarlar, öğleden sonralar, aklınıza gelebilecek her soluklanma boşluğu “nefes alabilmemiz için” çalışmamız gerektiğini hatırlatıyor bizlere.

Peki işsizlik bu seviyelere yükselmişken iş bulabilmek “nefes alabilmek” mümkün mü? Sizlere yarıyıl tatili başladığından bu yana başvurduğum işleri, geri dönüşleri ve benden beklediklerini anlatacağım.

İŞKUR VE PATRON İŞ BİRLİĞİYLE SÖMÜRÜ

İlk olarak market zincirlerinden birine yaptığım başvuruyu anlatmak istiyorum. Ülkenin dört bir yanında olan ismini veremediğim bu market İŞKUR ile ortak alım yapmakta. İnternetten yaptığım başvuruya hemen ertesi gün dönüş yaptılar ve yüz yüze görüşmeye çağırdılar. Ne yalan söyleyeyim ben böylesine bir kalabalık beklemiyordum. Form doldurma sırası, kapıda bekleyenler marketin müşterilerinden kat be kat fazla idi. Bekleyenlerin arasında evli çocuklu insanlar, bu tür başvurularda tecrübeli yaşını otuza dayamış gençler, geçerken uğrayanlar da vardı. Fakat genç sayısı genele göre fazlaydı. Uzun bekleyişimiz içeriden kelli felli bir sorumlunun bize seslenişi ile sona erdi. Önce herkese çalışma koşullarını topluca anlattı. “Beğenmeyen hoşuna gitmeyen olursa erkenden evine dönsün” diye belirtti. İlk olarak İŞKUR ile alım yaptıklarını söyledi. Şimdi bu İŞKUR olayını anlatabildiğim kadar anlatayım sizlere. Bu koca marketler zincirinde gelen herhangi bir işçi önce İŞKUR bünyesine kaydediliyor. Eğer işçinin son bir ayda sigortası yatmamışsa, kriterleri uyuyorsa işe kabul ediliyor. Asıl curcuna da bu saatten sonra başlıyor. Çünkü patronun cebinden yemek parası dışında bir para kesinlikle çıkmıyor. Kabul edilen işçi işe girdiği günden itibaren ilk üç ay boyunca maaşını İŞKUR’dan alıyor. İşçi bu üç ayda sadece sağlık sigortasına sahip oluyor herhangi bir prim yatışı söz konu değil. İşe İŞKUR aracılığıyla girmeyen işçilerin faydalandığı fırsatlardan örneğin hediye çekleri, sigorta ek primler gibi şeylerden bu üç ayda faydalanamıyor. Bu üç ay boyunca patronun cebinden tek kuruş çıkmadan işçi bir güzel sömürülüyor. Üç ayın sonunda da patron ben bunu beğenmedim deyip yenisini isteyebiliyor. Yeniden aynı film baştan. Burada özel olarak bizi ilgilendiren bölüm kelli felli beyin “Aranızda öğrenci var mı?​” diye soruşu oluyor. Kelli felli adamın dediğine göre İŞKUR bizi işsiz görmediği için bize asgari ücretin çok daha altında bir maaş teklif ediyor. 400 ila 500 lira arasında büyük kesintili maaşlarla başlayacağımız işler İŞKUR’un gönlüne siniyor.

İŞ KUYRUĞUNDAN SOHBETLER

Yüz yüze görüşmeleri beklerken birkaç kimseyle konuşma fırsatı yakalıyorum. İŞKUR ile yapılan sömürüyü bu işin nasıl patrona yaradığını işçiyi düşünen olmadığından yakınarak giriyorum konuya. Karşımdaki arkadaşının başvurusu için onunla gelmiş bir sosyal hizmetler çalışanı. Bu çarkın böyle döndüğünden yakınıyor, “Üç ayın sonunda hanginiz burada kalacaksınız?​” diye soruyor, kendisi cevaplıyor, “Hiçbiriniz, yerinize yenileri gelecek. Yine aynı düzen yine aynı çark. Zaten benim orada ufacık bir boşluk çıksın ben arkadaşımı buradan kurtaracağım.” diyor. Yine bir başka işçi adayıyla görüşüyorum. Uzun yıllar güvenlik görevlisi olarak çalıştığını söylüyor. Sıkılmış artık psikolojik problemler de çekmeye başlayınca bırakmış işi. “Bir yerde çalışırken yani işin varken iş bulmak kolay gibi görünüyor.” diyor. “Çoğu kimse gibi ben de ‘İş çok, milletimiz iş beğenmiyor.’ diyordum fakat 2 aydır işsizim. Böyle her kapıyı çalıyorum fakat yok, hiçbir dönüş yok.” diyor.

MESAİ VAR AMA ÜCRETİ YOK

Bu marketler zincirinden henüz haber beklerken yine koca bir zücaciye şirketi olan bir firmadan başvuruma dönüş geliyor. Görüşme için gün ve saat belirliyoruz. Gün oluyor gidiyorum. Kat kat koca bir bina sessiz bir mağazaya giriyorum. Belki de müşteri olmadığım sürece bir daha oturamayacağım deri koltuklarda başlıyoruz sohbetimize. Çalışma saatlerinin anlatılmasıyla başlıyor görüşmemiz. Haftada bir gün tatilim olduğunu söylüyor, fakat haftalık çalışma saatimiz 54 saat. Çalışma saati 44 saati geçtiği için ek mesai ücretini sorunca “Bizde öyle bir şey yok.” diyor dalga geçer gibi. Sadece primlerin maaşa etki ettiğini söyleyen bey çalışma saatlerinin esneklik gösterebileceğini günlük 10 saatlik çalışma sürelerinin oluşabileceğini söylüyor. Fakat bu artan çalışma sürelerine karşın hiçbir ek ücret vermediklerini bu sürelerin hesaplanıp izine dönüştürüldüğünü söylüyor. Buradan da “size dönüş yapacaklardır”ı duyup ayrılıyorum.


TATİL=İŞ BULUP ÇALIŞMAK

Tatilde ek gelir için çalışmak zorunda olan başka bir arkadaşımız ise durumunu şu sözlerle ifade ediyor:

“Ben İstanbul Aydın Üniversitesi Sanat Yönetimi Bölümü 1. sınıf öğrencisiyim. Özel bir okulda okuyorum ve aileme okul masraflarında yardımcı olabilmek için hem okuyup hem de çalışmak zorundayım. Bunun için oturduğum yerde bulunan bir kafede garson olarak işe başlamıştım. Çalışma şartlarını konuştuğumuzda bana part-time çalışıp asgari ücret alacağım söylendi. İlk olarak 10 gün deneme süresi olduğunu ve sigortayı 10 günün sonunda yapacaklarını söylediler. Ama söyledikleri gibi olmadı çünkü benim okul saatim onların iş saatine uymadı. Sadece 1 hafta çalışabildim ve çalıştığım günlerde çalışma sürem 4 saatten fazlaydı. Saatler uyuşmayınca beni işten çıkarmak istediklerini söylediler. Mecburen kabul ettim ve doğal olarak paramı istedim. Ve ilk iş görüşmesine gittiğim gün dedikleri asgari ücreti part-time çalıştığım için 1400’e düşürdüklerini söylediler. Aslında part-timedan daha fazla çalışmıştım. Ama tabii ki bunu yalanladılar ve almam gereken paranın çok azını aldım sigortam olmadığı için de şikayetçi olamadım.”

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Kriz bizi de kötü etkiliyor

SONRAKİ HABER

Meslek liseliler VS. Suriyeli gençler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa