Gençliğin gözündeki imajı düzeltme kaygısı
Biliyoruz ki sanat hiçbir zaman politikadan ayrı durmamıştır.
Janset REYHAN
Kayseri
Geçmişte üniversite salonlarında gençlere seslenenler AKP’li siyasetçiler, akademisyenler yahut muhafazakâr ideologlar olurken, son süreçte gençler tarafından sevilen, kültür, sanat ve spor dallarında başarı elde etmiş kişiler TÜGVA gibi iktidarın desteklediği vakıflar aracılığıyla üniversitelere davet edilip gençlerle buluşturuluyor. Bu yeni yönelim, AKP iktidarının gençlere dayattığı yaşam tarzının gençlerde tam anlamıyla karşılık bulmamasının bir sonucu olarak, gençlerin ilgisini daha kolay çekebilecek bir “yumuşak güç” politikası olarak okunabilir. Aynı zamanda bu yönelim hükümetin, gençliğin öfkesinin hedefi olmamak için yeni politikalara göz kırptığının da habercisi.
Anayasa değişikliği için yapılan referandum ve 24 Haziran seçimlerinin sonuçlarından AKP’nin politikalarıyla gençliği etkisi altına alamadığını görebiliriz. Hükümetin kadınlara yönelik politikaları ve söylemleri, dindar-kindar nesil yetiştirme projesi gibi politikalar üniversite gençliğine tesir etmekte zorlanırken, en büyük karşı çıkışı da bu kesimden görüyor. Üniversitelerdeki şiddet olayları, müfredattan evrimin çıkarılması ve bahar şenlikleri de dâhil olmak üzere gençliğin bir arada bulunacağı etkinliklerin “ahlaksızlık” olarak nitelendirilmesi, kulüp faaliyetlerinin engellenmesi gençlerin gözünde AKP hükümetinin gericilik ve baskının temsili haline gelmesine neden olmuştur. Öte yandan ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik bunalım gençleri de derinden etkilemekte gelecek kaygısını artırmakta. Hızla artan genç işsizlik oranı ve gençliğin gelecek kaygısı yönü hükümete dönebilecek bir öfkeyi büyütüyor. Tüm bu durum içerisinde gençler kimi zaman eğlenebilecekleri kimi zaman kendilerini ifade edebilecekleri etkinliklere, tiyatro oyunlarına ve söyleşilere akın etmektedir ve bu durum iktidarın da gözünden kaçmıyor. İktidarın muhafazakâr-milliyetçi politikalarının üniversite salonlarına taşındığı etkinliklerde boş kalan koltuklar kültür-sanat etkinlikleriyle doldurulmaya çalışılırken AKP hükümeti gençliğin gözündeki imajını düzeltme kaygısına kapıldı.
KÜLTÜR VE SANATA İLGİNİN ARTMASI
Erdoğan’ın Fazıl Say konserine gitmesi ve Sabah gazetesinin kendilerini demokrat olarak tanımlayan sanatçılarla yaptığı röportajlar da yeni yönelimin başka bir tarafını ortaya koyuyor. AKP hükümetinin kültür ve sanat politikasının en başarılı yönünü TRT başta olmak üzere hükümet etkisindeki televizyon kanallarında yayınlanan diziler oluşturuyor. Bu diziler gerek tarih gerekse toplumsal ilişkiler bakımından iktidarın anlayışını ekrana yansıtıyor. Fakat internet üzerinden takip edilebilen içeriklerin popüler hale gelmesi ve daha ilgi çekici senaryolara sahip ve görsel olarak daha başarılı yabancı dizilerin ulaşılabilirliğinin kolaylaşması gençlerin ilgisinin çekilmesinde televizyon dizilerinin rolünü iyiden iyi azaltmıştır. Bu noktada AKP hükümeti etkisi altına alamadığı tiyatro, edebiyat ve müzik gibi alanlardaki başarılı ve kabul görmüş sanatçılarla diyalog kurma çabasına girmiştir. Bu adımlar sanatçılara yönelik tepkileri beraberinde getirmiş olmakla beraber, iktidarın kültür- alanını kendisine yeni bir mobilizasyon zemini olarak hedef aldığının da göstergesi. Bu hedefin odak noktasında ise gençler yer alıyor.
GENÇ KADINLAR İÇERİSİNDEKİ TEPKİLER
İktidarın kadınlara yönelik politikalarında karşılaştığı en sert tepkiler yine gençlik tarafından geliyor. Her kesimden genç kadınlar çocuk istismarı yasasına, kadını ötekileştiren ve ikincilleştiren politikalara ve kadına karşı işlenen suçlara yeter demek için her fırsatta bir araya gelmekte ve tepkilerini büyütmekte. Kadınların öfkesi özellikle çocuk istismarının mağduriyet sayılması ve kadına karşı işlenen suçların cezasız kalması durumlarında direkt olarak AKP iktidarına yöneliyor. Hatta kadınlar maruz kaldıkları baskının sebebini muhafazakâr aile ve toplum yapısının bir sonucu olarak görmeye başlamış, İslam’ın kadına bakış açısını ve AKP iktidarının kadınlar üzerinden inşa ettiği aile ve toplum yapısını sorgulamaya yöneldi. Geçtiğimiz günlerde son derece popüler olan #1YearChallenge etiketi altında kadınların türbansız görünümlerini paylaşması bu eğilime dikkat çekmemize sebep olan bir göstergedir. İktidar bu durumun aşılması için de kültür-sanat alanını kullanma yoluna başvuruyor. Örneğin, ATV’de yayınlanan Sen Anlat Karadeniz dizisi içerdiği şiddet sahneleri bir yana bırakıldığında muhafazakâr aile ve toplum yapısının kadını koruyabileceğini, aslında dindar insanların kadına şiddete karşı çıktığını ve kadınları “koruduğunu” vs. gibi birçok mesajı izleyiciye iletiyor. Aynı zamanda neredeyse her mahallede bulunan eğitim ve kültür merkezleri en çok genç kadınların dikkatini çekmeyi hedefliyor. Bu merkezler resimden çalgı eğitimine birçok alanda kurs hizmeti sağlarken, muhafazakâr aile ve toplum yapısının örgütlenmesinde sanat ve kültürü araç haline getiriyor.
ALTERNATİFLERİ ÜRETMEK
Biliyoruz ki sanat hiçbir zaman politikadan ayrı durmamıştır. Bugün AKP iktidarı gençliğin gözündeki imajını düzeltmek için bu alana etki etmeye çalışmaktadır. Hatta bunu başarmak için geçmişte tehlikeli ve marjinal olarak gördüğü sanatçılarla ve akımlarla diyalog kurmaktan çekinmemekte ve bunu bir başarı olarak göstermektedir. AKP’nin ve onun gençlik kurumlarının bu tutumunun teşhir edilmesi; biz gençleri her alanda kültürden, sanattan, bilimden uzaklaştırmaya çalışan iktidarın bu politikalarının karşısında bir araya gelmek büyük öneme sahiptir. Bu yüzden liselerimizde, üniversitelerimizde kuracağımız okuma grupları, düzenleyeceğimiz söyleşi ya da şiir dinletileri iktidarın politikaları karşısında bir araya gelme amacıyla atılmış adımlar olacaktır. Bahar şenlikleri dönemi yaklaşırken, şenliklerin yasaklandığı ya da üniversite yönetimleri tarafından kısıtlandığı okullarımızda alternatif etkinlik fikirlerini göz önünde bulundurmak, bu etkinlikleri toplumdan, emekten yana olan sanatçılar ve eserlerle tanışmanın, buluşmanın bir aracı haline getirebilmek önemli olacaktır.