Seçim sorduk, yoksulluk anlattılar: Misafir gelmesin diye dua ediyorum
Antep'te yerel seçimleri konuşmak için kahveleri dolaştık. Yerel seçimleri sorduk, bize yoksulluğu anlattılar.
Fotoğraf: Evrensel
Deniz KAR
Antep
Yerel seçimler yaklaştıkça adaylık tartışmaları da yeni bir boyut kazanıyor. Antep’te geçtiğimiz hafta oldukça hareketli geçerken, belediye başkanlığı adayları netleşmeye başladı. Gelişmeler karşısında Antep halkının düşüncelerini almak için Cengiztopel Mahallesindeki kahveleri dolaştık. İşçi durağını çevreleyen üç kahvede oturanların bir kısmı servisini bekliyor, bir kısmı servisten inmiş, bir kısmı ise üretim yavaşladığından işten çıkarılmış.
Durağın tam karşısındaki kahve oldukça kalabalık. İçeri giriyoruz. Oyun oynayan bir masanın yanında oturan birisi var. Yanına gidip muhabbete başlıyoruz. Temizlik dükkanının olduğunu fakat işler durgun olduğu için dükkanda beklemediğini söylüyor. Adı Münir Karahan, çevresindeki insanların da krizden etkilendiğini belirttikten sonra “Herkes uyuşturucuya bulaşmış, millet bunalımda. Kahveye bak hepsi işsiz güçsüz adamlar” diyor. Seçimlerden beklentisini soruyoruz. Büyükşehir’de Celal Doğan’ı görmek istediğini, Fatma Şahin’i yıkabilecek tek kişinin ‘o’ olduğunu düşünüyor. Erdoğan’ın aday tanıtım toplantısındaki ‘Antep’e 35 katrilyon TL yatırım yapıldı’ sözlerini hatırlatıyoruz. “Biz niye göremiyoruz, cebimizde para yok. Park yapmışlar. Ben park istemiyorum, iş istiyorum. Cebinde para olursa parka gidersin. Eve misafir gelmesin diye dua ediyorum, bir misafir gelse yemek yaptırsan en kötü 100 lira çıkar cebinden. Çok şükür havalar soğuk da bu aralar gelen giden yok” diyor.
"BELEDİYEYİ AKP’YE HEDİYE ETTİLER"
Başka bir masada 30’lu yaşlarda birisiyle muhabbete giriyoruz. Adı Mehmet, organize sanayide AKP il başkanın çuval fabrikasında çalışırken, işyerinin %25 küçülme bahanesi ile işten çıkarıldığını, 3 aydır işsiz olduğunu söylüyor. Birçok arkadaşının durumlarının da belirsiz olduğunu belirtiyor. Erdoğan’ın Antep’e gelişinin işçilere yansımasını sorduğumuzda “Herkes Fatma Şahin’e oy vermem diyor. Ama kime verecek adamlar Ejder Demir’e mi oy verecek. Onun yeri MHP’dir. CHP yönetimi bile oy vermeyecek Demir’e. İçlerinde tartıştılar ‘bizim adamımız çıksın, sizin adamınız çıksın’ diye, sonra Fatma Şahin’e hediye ettiler belediyeyi” diye konuşuyor.
"DOMATES HİÇ BÖYLE PAHALI OLMAMIŞTI"
Kahveden çıkıyoruz, birkaç dükkan ötede başka bir kahve bulunuyor. İçeriye girdiğimizde birkaç masada oyun oynandığını, bir grubun ise sobanın etrafına kümelendiğini görüyoruz. Yaklaşan seçimler hakkındaki görüşlerini soruyoruz. İçlerinden birisi “Biz ne bilelim, bir tane oyumuz var onu da kullanır gideriz” diyor. Ekonomik kriz tercihinizde değişiklik yapar mı diye sorduğumuzda ise AKP’nin oylarında düşüş olacağını ama yine de kazanacağını söylüyorlar. Sebze, meyve alabiliyor musunuz sorusuna, başka birisi “Mevsimi olmadığı için böyle pahalı, gidip domates alıyorlar, domatesin mevsimi değil ki” cevabını veriyor. Karşısında oturan ise “Ben kendimi bildim bileli domates kışın da yenir, hiç böyle pahalı olmamıştı” diye konuşuyor. Yanlarındaki masada oyun oynayan bir başkası ise söze karışarak “durum kötü ama gene de bundan iyisi yok, bu kötünün iyisi. Gidip CHP’ye oy mu verelim’’ sözlerini kullanıyor.
İŞTEN ÇIKARMALAR OLACAKMIŞ
Ardından başka birisi yaklaşarak “gel dışarıda konuşalım, servis gelecek şimdi” diyor. Servisini beklerken nerde çalıştığını soruyoruz, Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Roza Halı’da çalıştığını söyleyen işçi, “Fabrikada işten çıkarma olacakmış. Asgari ücret zammından dolayı işçi azaltacaklarmış” diyor. Daha önce AKP’ye oy verdiğini ama pişman olduğunu belirten işçi, “2000 TL maaş alıyorum yetmiyor. Elektrik, su faturası 100’er TL geliyor. Soğan olmuş 5 TL, seçimlerden sonra maaşımız daha da eriyecek” diyor.
"ZENGİNİ ZENGİN, FAKİRİ FAKİR ETTİLER"
Yerel yönetim hakkındaki düşüncelerini sorduğumuzda ise “Yol, köprü işçinin işine yaramıyor ki. Bunlar zengini zengin, fakiri fakir etti. Ben Şireci Tekstil’e girdiğimde 4 fabrikası vardı. 2011’de çıkarken 20 fabrikası oldu. Bir yandan kriz var diye işçi çıkarıyorlar, bir yandan İŞKUR’dan işçi alıyorlar. Anlayacağın hep bizim zararımıza oldu. Ama yine de bunlar kazanır. Doğru düzgün bir aday yok ki” cümlelerini kuruyor. Servisinin gelmesinin ardından yanımızdan ayrılıyor.
"DAHA DA KÖTÜYE GİDİYORUZ"
Yolun karşısındaki kahveye uğruyoruz. İçerisi dolu. Oturup muhabbet eden bir gruba yaklaşarak sohbete başlıyoruz. Yerel seçimlerde ne yapacaklarını soruyoruz. Halı fabrikasında çalışan Beytullah Gül, “Hiçbir beklentimiz yok. Milletin durumu kötü. Gün geçtikçe daha da kötüye gidiyoruz. Son seçime kadar AKP’ye oy verdim ama artık benim için bitti” diyor.
"TEDAVİYE 2500 TL GİTTİ"
Ekonomik krizin kendisini ne kadar etkilediğini sorduğumuzda Gül, “Geçen çocuğun ateşi yükseldi, acile gittik, polikliniğe gönderdi. Muayene parası, ilaç parası derken 2500 lira para gitti. Televizyonlara bakıyorum ekonomimiz kuvvetli diyorlar. Bizim cebimizde niye para yok o zaman. Madem o kadar kuvvetlisin, fakire fukaraya ev ver. Yok bunlar asıl fakir fukaranın cebinden alıyorlar” sözlerini kullanıyor.
HALK YARDIM GELEN KÖMÜRÜ SATAR HALDE
Yanında oturan söz alarak “Yukarıdakiler yiyor içiyor, çöpe attıklarını biz alıyoruz. Sonra gidip aynı adamlara oy atıyoruz. Kendi çocuklarının geleceği garanti altında, bizimki değil” dedikten sonra “bak kahvedeki kömüre, ‘para ile satılamaz’ yazıyor. Nerden buldu bunu kahveci. Yardım gelen kömürü satmaya başladı millet. Halk bitmiş durumda. Ben gidip oy kullanmayacağım” diyerek sözlerini tamamlıyor.