Maden emekçisi ozandan 'Fukara' albümü
Lütfü Gültekin’in, oğlu Emre Gültekin’le birlikte hazırladığı ‘Fukara’ isimli albüm Kalan Müzik etiketiyle yayınlandı.
Fukara albümü kapağı
Hasret Gültekin KOZAN
Kocaeli
Lütfü Gültekin’in, oğlu Emre Gültekin’le birlikte hazırladığı ‘Fukara’ isimli albüm Kalan Müzik etiketiyle yayınlandı.
10 yıl aranın ardından ‘Fukara’ isimli albümü ile sevenlerine oğlu Emre ile seslenen Lütfü Gültekin uzun yıllar Belçika’da maden işçisi olarak çalışır, ardından malulen emekli olur. ‘Fukara’ albümünün arkasında şöyle yazıyor: “Yer altında bıraksa da gençliğini, kömür karasından yer üstüne, alnının akıyla çıkar ve gurbet denilen düşmanı alt etme vakti geldiğine inandığı gün; geride koskoca bir ömür ve alnının teriyle yetiştirdiği çocuklarını bırakıp geç kalınmış hayallerini de sırtlayarak Türkiye’ye gelir.”
Sanat camiasında neredeyse 50. yılını dolduracak olan Ozan Lütfü Gültekin, Almanya’ya gazeteci olma hayaliyle gidiyor ama bunu gerçekleştiremiyor. Oradan Belçika’ya geçen Gültekin, burada madenlerde çalışıyor. Geçtiğimiz yıllarda ülkeye dönüp, Balıkesir’e yerleşen Gültekin’in eserleri Arif Sağ, Zülfü Livaneli, Sabahat Akkiraz ve Musa Eroğlu gibi sanatçılar tarafından okundu. Gültekin, bu albümde kendi eserlerinin yanında Fikret Dikmen, Hacı İsa Özbay (Halimi), Hüseyin Kuzucan, Nihat Kemal Ateş, Ali Rıza Ağören (Fedai), Yücel Top (Kudsi), Ozan İnci gibi isimlerin eserlerini bestelediği 12 türkü ile çıkıyor karşımıza.
SHAKESPEARE’İN ‘66. SONE’SİNİ BESTELEYEN OZAN
Geleneğe bağlı kalan ozan, günümüz sıkıntılarına da sessiz kalmıyor. Albüme ismini veren ‘Fukara’ türküsünde Lütfü Gültekin şöyle sesleniyor: “Kalmış böyle fukara / Düşünür kara kara / Yaşamı sanki zindan / El avuçta yok para”
Toplumsal sorunlara sırtını çevirmeyen ozanın 500’ün üzerinde bestesi bulunuyor. Can Yücel’in William Shakespeare’den çevirdiği 66. Sone’yi de besteleyen Gültekin, bu eseri yine oğulları Emre ve Munzur Gültekin’le 2005 yılında yayınladıkları ‘El Emeği, Göz Nuru’ albümünde seslendirmişti. Orada Gültekin şöyle sesleniyordu dünyaya: “Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın / Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene / Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın / Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen’e…”
HASRET GÜLTEKİN’LE KİRVE OLACAKLARDI...
İlk duyuşta ‘Akrabalar mı acaba?’ diye akıldan geçen soruya Lütfü Gültekin bir röportajında şöyle cevap veriyor: “Akrabalık ilişkimiz yok, o Koçgirili, ben Dersimliyim. Ancak benden küçük olmasına rağmen özel bir dostluğumuz vardı. Ürkek dokunmazdı bağlamasına… Hasret’in ailemize bıraktığı acı tarif edilemez. Hele bir de o güzel insanı Sivas’a kendi ellerinizle yolculuyorsanız ve bir daha geri gelmiyorsa, gerisini siz düşünün. O bana ‘Pîrim’ derdi ben de ona ‘Hocam’. Soyadlarımız gibi eşlerimizin de adı aynı. Bir gün beni aradı, bu sefer ‘Kirvem’ diye seslendi. Doğacak oğluna kirvelik yapmamı istiyordu. Ben de ‘Kutsal belleriz ey dost, çıkarız yola’ demiştim. Oğlum Emre’yi çok severdi, ‘Geleceğin tonmaisterı’ derdi ona. Emre, Hasret’i örnek almıştır ve müzik yaşamında onun yolunda yürüyor.”