AİHM "Cizre bodrumları" başvurusunu "kabul edilemez" buldu
Cizre'de 137 kişinin mahsur kaldıkları bodrum katlarında yaşamını yitirmesine ilişkin duruşma alan AİHM, başvuruyu kabul etmedi.
Fotoğraf: MA
Şırnak'ın Cizre ilçesinde 14 Aralık 2015 tarihinde ilan edilen 79 günlük sokağa çıkma yasağının devam ettiği 7 Şubat 2016’da, 137 kişinin mahsur kaldıkları 3 binanın bodrum katında yaşamını yitirmesinin üzerinden 3 yıl geçti. Yaşanan insan hakkı ihlallerine dair duruşma alan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bugün başvurulara dair kararını açıkladı. Yasak sırasında yaşam, özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğini belirten Ömer Elçi ile mahsur kaldıkları bodrumlarda yaralıyken yakılarak öldürülenler arasında bulunan Orhan Tunç adına yapılan başvurular, iç hukuk yollarının tüketilmediği ileri sürülerek, kabul edilemez bulundu.
AVUKAT DEMİR: AYM GİDİN DEMESİ HUKUKİ KÖRLÜKTÜR
Avukat Ramazan Demir, Twitter'dan yaptığı açıklamada AİHM'nin verdiği kararı eleştirdi ve mahkemenin hükümetin etkisi altında kaldığına dikkat çekti. Demir şunları dile getirdi:
"AİHM’in, giden onlarca can, gece gündüz demeden canla başla ortaya konulan 3 yıllık emek, on binlerce sayfa belge, binlerce sayfa savunma, tutuklama ve tehditlere rağmen kararlılıkla devam ettirilmiş dosyalar için hali ortada olan AYM’ye gidin demesi hukuki körlüktür, vicdansızlıktır.
AİHM’in AYM’yi güzelleyen, hükümetin AYM’nin etkililiği ile ilgili bütün beyanlarını kabul edip bizimkileri çöpe atan bu kararı bütün tehdit ve baskılara rağmen başvuruları inat ve kararlılıkla sürdüren aileler ve avukatlarını da devlet hukukuna karşı korunmasız bırakmıştır.
AİHM’in bunca çaba ve emeğe rağmen, mağdurları yasaklar sırasında tarafını belli etmiş olan AYM’nin vicdanına terk etmesi, devlet gücü karşısında aldıkları mevcut pozisyon itibariyle insan haklarını koruma mekanizmalarının temel işlevini da sorgulatacaktır.
Avukatlık olarak ne yapılması gerekiyorsa fazlası ile yapıldı. Ancak hukuken haklı olunsa da Hükümetin Avrupa Konseyi üzerindeki etkisini aşamadık. Teknik olarak şimdilik AYM’nin lobiciliği kazandı. Ama bin yıl da sürse o çocukların hakkını savunmak, hesabını sormak boynumuzun borcu.
Çok sayıda soru ve yorum geldiği için; AİHM’in Cizre ile ilgili kararı Roboski kararından farklı. Cizre kararı ile özetle ve mealen, AYM’nin etkili bir iç hukuk yolu olduğunu o yüzden AYM’nin vereceği kararı beklemek gerekir dedi. AYM’nin kararına göre yeniden AİHM’e gidilebilir."
AİHM’in,giden onlarca can,gece gündüz demeden canla başla ortaya konulan 3 yıllık emek,onbinlerce sayfa belge,binlerce sayfa savunma, tutuklama ve tehditlere rağmen kararlılıkla devam ettirilmiş dosyalar için hali ortada olan AYM’ye gidin demesi hukuki körlüktür, vicdansızlıktır.
— Ramazan Demir (@ramazandmr) 7 Şubat 2019
YAKINLARINI KAYBEDENLERDEN AİHM KARARINA TEPKİ: KATLİAMA ORTAK OLDU
AİHM'in, Cizre'deki yasak sırasında yaşanan hak ihlallerine dair yapılan başvuruyu reddetmesine tepki gösteren yakınlarını kaybeden aileler, "AİHM de bu katliama ortak oldu” dedi.
Mahsur kaldığı bodrum katında yanarak ölenlerden biri olan Hacer Aslan’ın annesi Hezni Aslan ile adına başvuru yapılan Orhan Tunç’un eşi Güler Tunç, söz konusu karara tepki gösterdi. Fransa’nın Strasburg kentinde 13 Kasım 2018 tarihinde görülen duruşmaya katılan Güler Tunç, karar kabul etmediklerini belirterek, "Eğer olumlu bir karar verilseydi 3 yıl önce verilirdi ve bu katliam gerçekleşmezdi" dedi.
"AİHM BU KATLİAMA ORTAK OLDU"
3 yılı aşkın bir süredir bodrumlarda kaybettiği kızı Hacer'in cenazesine ulaşamayan Hezni Aslan ise "Herkes o insanların sivil olduğunu biliyordu. AİHM de bu katliama ortak oldu” dedi.
Kamuoyunda büyük tepkiye neden olan ve birçok kişinin tedavi edilmediği için hayatını kaybettiği bodrumların birincisinde 31, ikincisinde 62 ve üçüncüsünde 44 kişi can verdi. Söz konusu bodrumlarda hayatını kaybedenler arasında, Cizre Halk Meclisi Eş Başkanları Mehmet Tunç ve Asya Yüksel, Gazeteci Rohat Aktaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) PM üyeleri, MKM sanatçıları, KJA üyeleri ve çok sayıda öğrencinin yanı sıra çocuklar da bulunuyordu. Bodrumlarda hayatını kaybedenlerin bazılarının ise cenazelerine halen ulaşılmış değil.
ANNE İŞÇİ: ARTIK KİMSE ÖLMESİN
Birinci bodrumda 16 yaşındaki çocuğu Ramazan’ı kaybeden anne Hatice İşçi de yasak sırasında 9 anneyle birlikte, elinde beyaz bayrakla çocuğunu kurtarmak için bodrumların olduğu bölgeye yürüdüğü için gözaltına alınmıştı. Anne İşçi, halen ölümlere engel olamamanın üzüntüsünü yaşıyor.
“Bu acıyı yaşamayanlar bilmez” diyerek, hislerini anlatmaya başlayan anne İşçi, o döneme işaret ederek, “Televizyonda oğlumun bodrumlarda olduğunu öğrendik. Erzak almaya çıktıktan sonra kendisinden haber alamadım. Kurtarmaya gittiğimiz vakit de polisler izin vermedi” diye konuştu. Faillerin yargılanmasını talep eden anne İşçi, artık başka kişilerin yakınlarını kaybetmemesi için çatışmalı sürecin son bulması gerektiğine vurgu yaptı. Anne İşçi, “Özgürlük ve barış istiyoruz. Artık kan akmasın” çağrısında bulundu.
BODRUMLARIN ÜZERİNE TOKİ KONUTLARI YAPILDI
Olayın yaşanmasının ardından bir süre sonra Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından yeni konutlar inşa edilmeye başlandı. Etrafı bariyerlerle çevrili olan ve halen cenazelerin olduğu düşünülen alandaki konutların yapımı da neredeyse sonlanmak üzere.
Tüm girişimlere rağmen ölümlere ilişkin başlatılan soruşturmaların birçoğu hakkında ise, “takipsizlik” kararı verildi. “Örgüt üyesi” iddiasıyla verilen kararların birçoğunda, ölümler “hukuka uygun” kabul edildi. (HABER MERKEZİ)