Bülent Şık: Suçu işleyenler değil ortaya çıkaran yargılanıyor
Kanser raporunu açıkladığı için hakkında 12 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Dr. Bülent Şık'ın beraat talebi reddedildi.
Fotoğraf: Evrensel
Sağlık Bakanlığınca yürütülen projeye ilişkin bulguları kamuoyuyla paylaştığı gerekçesiyle “Yasaklanan gizli bilgileri açıklama”, “Yasaklanan gizli bilgileri temin etme” ve “Göreve ilişkin sırrı açıklama” suçlamalarıyla hakkında dava açılan Gıda Mühendisi Yrd. Doç. Dr. Bülent Şık hakim karşısına çıktı. Şık ve avukatları dava konusu yazıda suçu işleyenlerin belli olduğunu ancak bu isimlerle ilgili soruşturma süreci dahi yürütülmediğini belirterek beraat talebinde bulundu. Duruşma 30 Mayıs’a ertelendi.
Sağlık Bakanlığınca yürütülen ve Türkiye’de kanser vakalarının sık görüldüğü bölgelerde bulunan kanser yapıcı kimyasalları tespit etmeyi amaçlayan projeye ilişkin bulguları kamuoyuyla paylaştığı için hakkında dava açılan Bülent Şık’ın ilk duruşması İstanbul Adliyesi 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmada Şık ve avukatları hazır bulundu. Davaya konu olan illerin baro başkanları da Şık’ı savunan avukatlar arasındaydı. Duruşmayı HDP Milletvekilleri Ahmet Şık ve Oya Ersoy, CHP Milletvekili Ali Şeker, Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Barış İçin Akademisyenler, hak savunucuları ve gazetecilerin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi izledi.
‘ARADAN GEÇEN ZAMANA RAĞMEN BAKANLIK AÇIKLAMA YAPMADI’
Duruşma kimlik tespitinin ardından Şık’ın beyanıyla devam etti. Şık beyanında, “Kocaeli, Antalya, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli İllerinde Çevresel Faktörlerin ve Sağlık Üzerine Etkilerinin Değerlendirilmesi” başlıklı araştırmanın 16 farklı araştırma projesinden oluştuğunu belirterek, yürütülen projenin amacına ve kapsamına değindi. Suçlamaya konu olan yazı dizisindeki bilgileri başka bir yerden temin etmediğini vurgulayan Şık, proje ekibinde olduğunu belirtti:
“Açıkladığım bilgiler elimde bulunan araştırma verilerini kendi uzmanlık alanımda sahip olduğum bilimsel birikim ışığında yorumlayarak oluşturduğum bilgilerdir. Örneğin araştırmada yer alan gıdalardaki çevresel kirleticilerin belirlenmesine yönelik araştırma projesinin sonuç raporunun yazılmasına çok ciddi bir katkı verdiğimi söyleyebilirim. Dolayısıyla gıdalarla ilgili olarak Cumhuriyet gazetesinde yalnızca bir kısmını yazdığım bilimsel bilgiler bilgisayarımda mevcut, oluşturduğum, oluşumuna katkıda bulunduğum verilerden elde edilmiş bilgilerdi.”
Projenin 2015’te bitmiş olduğunu ancak aradan geçen üç yılı aşkın süreye rağmen Sağlık Bakanlığının bir açıklama yapmadığını anlatan Şık, “Bu bilgiler halk sağlığı açısından risk teşkil eden durumlar olduğunu göstermesine rağmen Sağlık Bakanlığı bu olumsuz durumları düzeltmek için herhangi bir ara rapor da açıklamadı. Bakanlık araştırmanın ortaya çıkardığı bu vahim durum karşısında insan sağlığını ama özellikle de çocuk sağlığını korumak için ne yapmıştır?” diye sordu.
‘BAKANLIĞIN TEK İŞLEMİ BENİ ŞİKAYET ETMESİ’
Bakanlıktan bir açıklama yapılacağına ya da toplum sağlığını tehdit eden sorunları çözmek için önlem alınacağına dair bir işaretin halen görünmediğini ifade eden Şık, “Sağlık Bakanlığının bu konuda yaptığı tek işlem beni şikâyet etmek olmuştur. Sağlık Bakanlığı ülkemizde içme sularının sağlıklı olmasından sorumlu kurumdur. Araştırma yapılan bölgelerde arsenik, kurşun ve alüminyum düzeylerinin yüksekliği nedeniyle içilmemesi gereken sularla ilgili olarak Sağlık Bakanlığı’nın bir önlem alması gerekirdi. ‘Bakanlık bu konuda ne yapmıştır’ sorusu yanıt bekliyor” dedi.
‘SORUMLULUKLARI HATIRLATMAK BİLİM İNSANININ GÖREVİDİR’
Sağlık Bakanlığının elinde kendisinin yazdığı bilgilerden çok daha fazlasının olduğuna dikkat çeken Şık şöyle devam etti:
“Benim açıkladığım bilgiler bütünün onda biri bile değildir. Sağlık Bakanlığının yürüttüğü çalışmada bölgedeki topraklardan, Ergene Nehri’nin değişik noktalarından, arıtma ve deşarj noktalarından, havadan alınan örneklerde de kirlilik düzeyini belirlemeye yönelik çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalardan elde edilen bilgilerin yan yana konularak bütüncül bir bakışla değerlendirilmesi Ergene Havzasındaki illerde ve Kocaeli ilindeki yaygın kirlilik hakkında net bir fikir verecektir. Yapılan araştırmalardan elde edilen bilgiler ilgili kamu kurumlarının yıllardır süregelen ihmali ve şirketlerin kural tanımazlığı nedeniyle ortaya çıkan kimyasal kirliliğin hangi yerleşim noktasında ve ne düzeyde olduğunu, kirletenlerin kim olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Ancak araştırmayı yürüten Sağlık Bakanlığı ne araştırmadan elde edilen bilgileri açıkladı ne de herhangi bir önlem alma girişiminde bulundu. Toplumun sağlığı ve geleceği için yapılandırılmış kamu kurumlarının görevlerini yerine getirmelerine yardımcı olmak bir bilim insanının sorumluluğudur. Bu kurumların görevlerini layıkıyla yapmadıklarını belirleyen bir bilim insanının o kurumlara sorumluluklarını hatırlatmak da en temel görevlerinden biridir. Yazdığım yazılarla gizli tutulan bu halk sağlığı çalışmasından kamuoyunu haberdar etmeyi, toplumu bilgilendirmeyi, sorunları çözmekle mükellef kamu kurumlarını harekete geçirmeyi amaçladım. Açıkladığım bilgiler, elimde bulunan bu veriler üzerinde bilimsel çalışma yaparak oluşturduğum bilgilerdir; herhangi bir yerden alınmış ya da temin edilmiş bilgiler değildir.”
‘KENDİMİ SORUMLU HİSSEDİYORUM’
Sağlık Bakanlığının açıkladığı hiçbir bilgiyi yalanlamadığının altını çizen Şık, “Sağlık Bakanlığı elinde bilimsel bilgiler olduğu halde gereken önlemleri almayarak, ilgili kamu kurumlarını uyarmayarak ve kendisine verilen kamu görevlerini layıkıyla yapmayarak insanların ve doğada yaşayan diğer canlıların yaşamlarını tehlikeye atma suçunu işlemiştir. Araştırma çalışmaları bittiğinden bu yana 3 yıldan fazla zaman geçti ve bu geçen üç yıl içinde bakanlığın hangi önlemleri aldığını açıklamasını talep ediyorum. Gerçekte bunu kendimiz ve çocuklarımız için hepimiz talep etmeliyiz. Kendimi çaresizlik içinde kalan insanlara karşı sorumlu hissediyorum. Gerçekleri bilmenin onların hakkı olduğunu düşünüyorum. Bana yöneltilen tüm suçlamaları reddediyor ve beraatımı talep ediyorum.” dedi.
‘SUÇ İŞLEYENLERLE İLGİLİ İŞLEM YAPILMADI’
Şık’ın avukatlarından Can Atalay, derhal beraat kararı verilmesini talep etti. Ergene Havzasında açıkça suç işlendiğine dikkat çeken Atalay, suçu işleyenlerin belli olduğu halde haklarında bir soruşturma ya da dava açılmadığını söyledi. Atalay, “Sağlık bakanlığının şikayeti iddianamede tekrar ediliyor yalnızca bu bile bir beraat gerekçesidir” diyerek derhal beraat talep etti. Ardından duruşmaya müfafii olarak katılan ve Şık’ın da parçası olduğu araştırmanın yürütüldüğü illerin baro başkanları söz aldı. Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan, Tekirdağ Baro Başkanı Sedat Tekneci, Kocaeli Baro Başkanı Bahar Gültekin Candemir, Antalya Baro Başkan Yardımcısı Cenk Soyer, Kırklareli Baro Başkanı Turgay Hınız, İstanbul Barosu Sağlık Kurulu ve baro başkanının vekili Burcu Öztoprak Alsulu ve Yalçın Tura sırasıyla derhal beraat kararı verilmesi gerektiğini savundu. Avukatların tamamı Bülent Şık'ın yazdığı yazıda suçu işleyenlerin belli olduğunu ancak bu isimlerle ilgili soruşturma süreci dahi yürütülmediğini ama Şık hakkında dava açıldığını ifade etti. Son olarak söz alan avukat Tora Pekin ise kovuşturmanın genişletilmesi yönünde taleplerini mahkemeye sundu.
DOSYA BİLİRKİŞİYE GÖNDERİLECEK
Mahkeme hakimi, avukatların kovuşturmanın genişletilmesi ve derhal beraat kararı verilmesi yönündeki taleplerini reddetti. Mahkeme ayrıca Sağlık Bakanlığı'na müzekkere yazılarak suça konu rapor ile ilgili olarak raporun açıklanmasının yasaklanmasına dair bir karar alınıp alınmadığı ve ilgili birimlere iletilip iletilmediğinin sorulmasına, Şık haricinde bir kişi tarafından olayla ilgili olarak herhangi bir haberin yayınlanıp yayınlanmadığının incelenmesi için dosyanın bilirkişiye gönderilerek dijital rapor hazırlanmasının istenilmesine karar verdi. Duruşma 30 Mayıs, saat 10.05'e ertelendi.
DURUŞMA ÖNCESİ AÇIKLAMA YAPILDI
İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde görülecek duruşması öncesinde basın açıklaması gerçekleştirildi. Bülent Şık, kendisini yalnız bırakmayanlara teşekkür ederek “Biz aslında daha demokratik bir ülkede yaşıyor olsaydık bu araştırma sonuçlarını ortaya koyduğumuzda, insan sağlığına zarar veren meseleyi nasıl çözeceğimizi düşünürdük" diye konuştu.
Yapılan açıklamaya Türk Tabipleri Birliği (TTB), Ankara Barosu, Bursa Barosu, Antalya Barosu, İstanbul Barosu, HDP milletvekilleri Ahmet Şık, Oya Ersoy, Murat Çepni, CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Sibel Özdemir, Ali Şeker, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İnsan Hakları Derneği (İHD), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İl Koordinasyon Kurulu, KESK, ÜNİVDER, Ekoloji Birliği, DOĞADER, Divriği Kültür Derneği, Beyoğlu Yurttaş Meclisi, İstanbul Kent Savunması, Politeknik, İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Merkezi, Kuzey Ormanları Savunması, Barış Akademisyenleri ve çok sayıda kişi katıldı.
"BAKANLIĞIN CEVABI BU DAVA OLDU"
Çocuklar Zehirlenmesin İnisiyatifi tarafından düzenlenen basın açıklamasını Aslı Odman okudu. "Bugün burada Bülent Şık'ın davasını takip etmeye, bilgisini yaşam için, toplum ve ekosistem esenliği için kullandığından cezalandırılmaya çalışan bir bilim insanı ile mühendis ile halk sağlıkçısı ile dayanışmaya geldik" diyen Odman, "Kendini ekosisteme ve topluma karşı sorumlu hisseden ve kamusal araştırma kaynaklarından uzaklaştırılmış bir bilim insanı olarak Bülent Şık araştırmanın elindeki bulgularını önce Bianet'teki Mutfaktaki Kimyacı köşesinde, daha sonra Nisan 2018'de Cumhuriyet'te yazı dizisi olarak yayınladı. Bunun üzerine pek çok soru önergesi verildi. Bilgi edinme hakkı kullanılarak kurum ve kişiler Sağlık Bakanlığı'na başvurdular. Bakanlığın cevabı ise işte bu dava oldu" diye konuştu.
"BÜLENT ŞIK'IN YANINDAYIZ"
Kamu kurumlarının kamu faydasını sağlamak için felç, kâr amacı için şahin kesildiği bir dönemde halk sağlığı bilgisini paylaşmanın bir suç değil, görev olduğunu vurgulayan Odman; “Hamaset ile vatanseverlik söylemlerinin havada uçuştuğu, bu davanın iddianamesini bile terörle mücadele savcılığının yazdığını görüyoruz. Vatanı sevmek ne demektir, silahlarla gençleri sınıra yollamak mı, tüm Türkiye'ye sevk edilen gündelik gıdalar ve suyun tehlikeleri hakkında toplumu uyarmak mı? Bizim cevabımız açık. Bülent Şık'ın yanındayız" dedi.
"HEPİMİZİN SAĞLIĞINI İLGİLENDİREN BİLİMSEL ÇALIŞMA NASIL PAYLAŞILMAZ"
Daha sonra konuşan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu şunları söyledi: "Hepimizin sağlını ilgilendiren bilimsel bir çalışma nasıl kamuoyu ile paylaşılmaz ve kamuoyu ile paylaşılması suç olur. Bu Cumhuriyet maalesef buna dönüştü. Bu Cumhuriyeti halkın Cumhuriyeti yapmak için mücadele edeceğiz."
Ekoloji Birliği Eş dönem Sözcüsü Caner Gökbayrak: “Hesap vermesi gereken Bülent Şık değil, Sağlık Bakanı olmalıdır. Davanın ve raporun takipçisi olacağız” dedi.
'HUKUKSUZ ORTAMDA SESİMİZİ DUYURDU'
Tanrıkulu'nun ardından CHP Milletvekili Ali Şeker söz aldı. Şeker," Kartal'da enkaz altında canlar var. Halk ölüyor demek, çürük yapılar öldürüyor demek, halk sağlığı tehdit altında demek, çocuklar zehirleniyor demek yasak. Bu hukuksuz ortamda sesimizi duyurduğu için Bülent Şık'a teşekkür ediyorum" diye konuştu.
"DEVLETİN SUÇ ÜSTÜ YAKALANDIĞININ DAVASIDIR"
HDP Milletvekili Murat Çepni ise halktan yana olan Bülent Şık'ın yanında olduklarını belirterek; “Bu dava, halka karşı suç işleyen ve işlenen suçları gizleyenlerle, halktan yana olan bilim insanlarının davasıdır. Devletin suç üstü yakalandığı davadır. Halkı savunmak suç değildir” dedi.
"HESAP VERMESİ GEREKEN SAĞLIK BAKANIDIR"
Ekoloji Birliği Eş dönem Sözcüsü Caner Gökbayrak ise "Hesap vermesi gereken Bülent Şık değil, Sağlık Bakanı olmalıdır. Davanın ve raporun takipçisi olacağız" ifadelerini kullandı.
"İNSAN SAĞLIĞINA ZARAR VEREN MESELEYİ NASIL ÇÖZECEĞİMİZİ DÜŞÜNÜRDÜK"
Son olarak konuşan Bülent Şık kendisini yalnız bırakmayanlar teşekkür ederek “Biz aslında daha demokratik bir ülkede yaşıyor olsaydık bu araştırma sonuçlarını ortaya koyduğumuzda, insan sağlığına zarar veren meseleyi nasıl çözeceğimizi düşünürdük. Dava saati son anda değişti beni yalnız bırakmadığınız için teşekkür ederim" dedi.
NE OLMUŞTU?
2011-2016 yılları arasında Sağlık Bakanlığına bağlı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından çeşitli üniversitelerden bilim insanları ve bakanlık personelinin katkıları ile “Kocaeli, Antalya, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli İllerinde Çevresel Faktörlerin ve Sağlık Üzerine Etkilerinin Değerlendirilmesi” adında bir çalışma yürütülmüştü. Türkiye'de kanser vakalarının en fazla görüldüğü bölgeler olan Kocaeli (Dilovası) ile Ergene Nehri Havzasında yer alan Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ illerinde çevresel ortamlarda bulunan kanserojen (kanser yapıcı) kimyasalları tespit etmek amacıyla yürütülen çalışmada KHK ile Akdeniz Üniversitesi’ndeki görevinden ihraç edilen Şık da görev almıştı. Şık daha sonra araştırmanın sonuçlarını anlatan bir yazı dizisi kaleme almıştı. Yazı dizisi, 15 Nisan 2018’de Cumhuriyet Gazetesi'nde “Türkiye'yi kanser eden ürünleri devlet gizledi, biz açıklıyoruz! İşte zehir listesi” başlığıyla yayımlanmış ve dört gün sürmüştü. Yazı dizisinin ardından Sağlık Bakanlığı, “halkta infiale neden olduğu”, “dış alımları etkilediği” gerekçeleriyle Şık hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Şikayetten sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu tarafından iddianame hazırlanmış ve Şık'ın 5 yıldan 12 yıla kadar hapsi istenmişti. İddianame mahkemeden savcılığa geri gönderilmiş ve üzerinde değişiklik yapılmadan Terör Suçları Bürosunca yeniden hazırlanıp tekrar mahkemeye iletilmişti. (İstanbul/EVRENSEL)