İş arayan işçiler: Krizin de işsizliğin de sorumlusu hükümet
Yıllarca çalıştıkları fabrikalardan atılan işçiler, geçim derdi yaşarken yaş tercihi nedeniyle işe alınmamaktan şikayetçi.
Vedat YALVAÇ
İstanbul
İşsizlik oranı, son olarak 3 milyon 788 bin kişiyle yüzde 11.6 olarak açıklandı. Kayıtlarda bir rakam olarak yer alan işsizlerin yaşadıkları ise oldukça ağır: Üç öğünü ikiye düşürmek, çocukların en küçük ihtiyaçlarını bile karşılayamamak, kirayı ödeyememek, yığılan borçlar… Emeklilik yaşının 65’e çıkarıldığı bu dönemde yaşı 35’i geçenler için, özellikle de kriz döneminde iş bulmak neredeyse imkansız. “Form doldur ararız” en son duydukları söz. İşsizliğin engellenmesi için çalışma sürelerinin kısalması, ücretler düşmeden fazla mesailerin engellenmesi, özelleştirmelerin durdurulması gibi önerileri var işsizlerin. Bu nedenle en başta hükümeti sorumlu tutuyorlar ama hükümetin kendiliğinden de bir şey yapamayacağına dikkat çekiyorlar: “Bizi ne bu iktidar kurtarır, ne patronlar da ne de uzaydan birileri gelip kurtarır. Bütün işçilerin kenetlenmesi gerekiyor.”
Ali Çakırka 1 buçuk aydır işsiz. 1 buçuk yıldır çalıştığı Saadet Gıda’da iş kazası geçirdikten sonra işyerini mahkemeye verdiği için işten atılmış. Ayağında kırık oluşan Çakırka, iki kere ameliyat olmuş, ayağında iki tane platin var. Bu yüzden de kimse işe almıyor. Evli, 3 yaşında çocuğu olan Çakırka’nın eşi 4 aylık hamile. Geçinmenin çok zor olduğunu söyleyen Çakırka, “Evim kira. El üç öğün yiyorsa ben iki öğün yemek yiyorum. O şekilde geçinmeye çalışıyoruz. 650 lira kira ödüyorum. Eskiden 200’ü geçmeyen doğal gaz şu anda 300’ü geçiyor. Evde çocuk olduğu için de mecburen yakıyorsun. Fabrikadan aldığım 28 günlük ücret ve sağdan soldan aldığım borçla geçiniyoruz. Çocuk bir şey istediği zaman yapamıyorsun. Bu da zoruma gidiyor” diye konuştu. Pek çok yere başvurduğunu ifade eden Çakırka, devam etti: “Büyükçekmece İŞKUR’a gittim beni bir yer yönlendirdi, forkliftçi arıyorlarmış. Her şeyde anlaştık ancak iş kazasını duyunca işe almaktan vazgeçti. ‘Ben aç mı kalacağım’ diyorum, ‘Ben onaylasam doktor onaylamayacak’ diyor.”
35 YAŞIN ÜSTÜNDE İŞÇİ ALINMIYOR
Saadet Gıda’da 5 yıldır çalışan Yunus Çelik de ücretlerin düzgün yatmaması ve fabrikanın Silivri’ye taşınması üzerine işten çıkmış. O da 1 buçuk aydır işsiz. Yaklaşık 7-8 yere doğrudan, ayrıca İŞKUR’a, ESBİM’e (Esenyurt Belediyesi İstihdam Merkezi) başvuran Çelik sonuç alamamış. İş başvurusuna gittiğinde “35 yaşın üstünde işçi alınmıyor” denilerek geri çevrildiğini aktaran Çelik şunları söyledi: “Çoğu yerde form doldur biz arayacağız diyorlar ancak hiçbir netice alamıyorsun. Emeklilik yaşı 65’e çıkarıldı. Hadi diyelim ki şimdi iyi kötü bir iş buldum, 50 yaşına girdiğim zaman nasıl bulacağım. Evliyim, 1 oğlum var. Bazen oluyor çocukların ihtiyaçlarını karşılayamıyoruz. Ev benim ama yine de zorlanıyorum. Pazara gidiyorum, bütçemi aşıyor alamıyorum. Asgari ücret 2020 liraya çıktı da, marketlerdeki fiyatlar, elektrik, doğal gaz fiyatları uçtu. Yetmiyor. Hükümetin yanlış politikaları nedeniyle bu durumu yaşıyoruz. İşsizlik yok diyorlar, işsizliğin alası var.”
TEDBİRİNİ ÖNCEDEN ALMASI GEREKİYORDU
6 aydır işsiz olan Mesut Özdemir ise, “Yaklaşık 10 yere başvurdum. Arkadaşlarıma sorduğum da oldu. İŞKUR’dan geldi birkaç tane, aradığımda alındı veya lazım değil dendi. Şoförlüğüm var. Bir nakliyat firmasına başvurdum. 1400 lira para veriyor, sigorta yok. Arabayı vurursan onu da aldığın ücretten kesiyor. 5 gün çalışıp çıktım. Çünkü arabayı vurursam o para gider” diye konuştu. Evli, iki çocuk babası Özdemir’in bir çocuğu üniversitede okuyor. Yaşanan krizin ve artan işsizliğin suçlusunun önlem almayan hükümet olduğunu söyleyen Özdemir “Devlet aklı daha önce görmeli neyin ne olacağını. Tedbir alması lazım. Tedbir almayınca da bu duruma geliyor. Herkesin yorumu farklı. Onlar diyor ki dışarıdan baskı var. Dışarıdan baskı varsa tedbirini önceden alması gerekiyordu.”
İŞSİZLERLE TEHDİT EDİLİYORUZ
Beylikdüzü’de bulunan Arçelik fabrikasının Çerkezköy’e taşınması üzerine 6-7 ay önce işsiz kalan Derya Sırbudak, şu an taşeron firma aracılığı ile bir işe girmiş. Bir kişiye birden fazla iş yüklendiğini anlatan Sırbudak, “Yemekhanede çalışan yok. Dönüşümlü olarak yemekhanede yemek dağıtımı işi verildi. Biz de toplanıp ‘Biz üretim elamanı olarak işe başladık, neden yemekhanede biz çalışalım’ dedik. Patron da şu an ekonomik kriz var, elaman almayacağım, ben bir kişiye dahi maaş veremem’ dedi. Halbuki fabrikada sürekli seri bir üretim var. Nasıl oluyor da bir işçi alamıyor. Patron krizi fırsata çevirerek işçilere baskı uyguluyor. ‘Ya bu işi yaparsınız ya da kapı orada, dışarıda bir sürü işsiz var, bize işçi çok’ tehdidinde bulunuyor. Güvencesiz ve ucuz iş gücünden kaynaklı iş bulmak çok zor. Herkesin işten atılma kaygısı var, kredi borçları var, çocuk okutuyorlar. Bu yüzden de bu işimi kaybetmeyeyim diyorlar. Bundan kaynaklı tepki göstermiyorlar” dedi.
45 YAŞINDAYIM DİYE AÇ MI KALACAĞIM?
Nermin Kılıç bir aydır işsiz. Her dönem işçilerin kriz mağduru olduğunu anlatan Kılıç “2016 yılında da 10 yıldır çalıştığım bir firmadan kriz nedeniyle işten atılmıştım, şimdi de. Patronlar kendi lüks yaşamlarından kısmıyor ama işçiyi sokağa atarak, aç bırakarak maliyetini bu şekilde düşürüyor” dedi. İşten atılır atılmaz iş aramaya başladığını dile getiren Kılıç, kendisi gibi işsiz olan arkadaşları olduğunu belirterek şöyle devam etti: “İş bulmak zor. Ben yazın da işsizdim. Yazın bir arkadaşımla birlikte Esenyurt’ta gezmediğimiz, başvurmadığımız sanayi sitesi kalmadı. Hele yaşımdan dolayı sürekli tedirginim. 35 yaş üstünde işçi almıyorlar. Geçenlerde Esenyurt Belediyesinin iş bulma kurumu olan ESBİM’e de gittik. 1972 doğumlu olduğumu söyleyince, 45 yaş üstü kişilerin işe alınmadığını söyledi. 45 yaşından sonra işe alınmamak ne demek. Bu ülkede emeklilik yaşı bugünkü iktidar tarafından 58-60’a çıkarıldı kadınlar için. Ya bizi işe alacaklar, çalışacağız, emekli olacağız ya da emeklilik yaşını düşürsünler. Emekliliği de geçtim ben 45 yaşındayım diye aç mı kalacağım?”
BİRÇOK FABRİKA SATILDI
Kriz ve işsizliğin AKP hükümetlerinin yıllardır uyguladığı yanlış politikaların sonucu olduğuna dikkat çeken Kılıç, “Özelleştirmelerle fabrikaları sattılar. Köylü bitti, göç etmek zorunda kaldı, işsizler ordusuna katıldı. Bir yandan ülke bağımsızlığı da gitti. Sürekli dışa bağımlı olarak yaşıyoruz. Bu nedenle işsizliğin ve krizin nedeni hükümetin politikaları. İnşaata ve ranta dayalı politikanın geldiği nokta bu” dedi.
Kılıç, işsizliğin azaltılması için ise şu önerilerde bulunuyor: “Günümüzde teknoloji geliştiği için daha fazla üretim yapabiliyorsun. Ancak buna rağmen çalışma saatleri daha kısa tutulması gerekirken tam tersine çok uzun tutuluyor. Günde 6-7 saat çalışmak yeterli. Kısa süreli çalıştır, ücretleri düşürmeden fazla mesaileri engelle, özelleştirmeleri durdur, böylece daha fazla işçi al, işsizliği azaltırsın.”
ÇÖZÜM İŞÇİNİN KENDİSİDİR
İktidarların bu talepleri karşılamak yerine patronların yanında yer aldığını belirterek çözümün işçilerin elinde olduğuna vurgu yapan Kılıç, “İşçilerin birbirine kenetlenmesi gerekiyor. Bizi ne bu iktidar kurtarır, ne patronlar ne de uzaydan birileri gelip kurtarır. Çalıştığımız fabrikada biz örgütlenirsek, birbirimize destek olursak taleplerimizi elde edebiliriz” dedi. Sendikalaşmak ve örgütlenmek gerektiğini, bunun yanı sıra işçilerin siyasi taleplerinin de dile getirilmesi gerektiğini ifade eden Kılıç, şöyle devam etti: “Örgütlenmek, örgütlenmek, örgütlenmek... Örgütlenip taleplerimiz için hep birlikte üretimden gelen gücümüzü kullanmaktan korkmamalıyız. İşçilerin başka çıkar yolu yok. Etrafa bir bakın her şeyi biz işçiler üretiyoruz. Yerin derinliklerinden kömürü biz çıkarıyoruz, koca koca binayı işçiler yapıyor, patronun sırtındaki ceketi bile işçiler yapıyor. Patronlar lüks yaşamını bizim sırtımızdan yaşıyor. Biz olmasak onlar bir hiç. Bunun bilincinde olarak hareket etmeliyiz.”
EKONOMİK SIKINTILAR SEÇİMLERE YANSIR
Nermin Kılıç şunları söyledi: “Pazardan birçok şeyi almadan dönüyorsun. Kredi borçların artıyor. Ben annemle kalıyorum. Onun da babamdan kalma emekli maaşı var. Onunla idare etmek zorunda kalıyoruz.” Bu durumun seçimlere yansıyacağını ifade eden Kılıç, “AKP’nin kemik bir tabanı var. Onlar ne olursa olsun gerçeği görmemekte diretiyor. Olumsuz şeyleri pek görmüyorlar. Ama gören kesim de var. Mesela benim işyerimde çalışan bir arkadaş var. ‘Bundan önce AK Parti’ye oy vermiştim şimdi vermeyi düşünmüyorum’ dedi. Ben bir nebze de olsa ekonomik sıkıntıların seçimlere yansıyacağını düşünüyorum” dedi.