“Öyle dertli dertli bakma gören olmaz”
Bir jenga oyunu misali kurulmuş bu rant düzeninin önemli parçalarını çekip atalım ve sömürü üzerine inşa edilmiş bu sistemi yıkalım!
Kaynak: Max Pixel
Her mahallede, semtte, ilçede duvarlar renk renk afişler ile kaplanmaya, üzerlerinde 32 diş sırıtan adayların fotoğrafları olan ses araçları bangır bangır dolaşmaya başlıyor.
Evet, 31 Mart’ta yapılacak olan yerel seçimler yaklaşıyor. Türkiye gençliği yılda en az bir kez bir seçim süreci geçiriyor. Her seçim döneminin kendi koşullarına, o zamanki sınıf güç ilişkilerine ve hâkim sermayedarların ihtiyaçlarına göre öne çıkan ve temelini belirleyen özellikleri bulunuyor. Peki, 31 Mart yalnızca belediye başkanlarının, il meclis üyelerinin, muhtarların seçimi anlamına mı geliyor? Kuşkusuz hayır!
KARARNAMELER DÖNEMİ
31 Mart yerel seçiminin adı “Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi” olan tek adam-tek parti yönetimi altında yapılacak ilk yerel seçim olması önemli noktalardan biri. 16 Nisan referandumu ve 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından keyfilik, baskıcı yönetim “başkanlık kararnameleri” ile yasal hale getirildi. Bu tek adam tek parti rejimi yönetiminden ve bu yönetimin güçlendiği her adımdan gençlik yığınları fazlasıyla etkilendi. Grevleri yasaklandı, insanca yaşama taleplerinin ve hak arayışlarının karşısına “kararnameler” çıkarıldı. KPSS’de birinci olanlar mülakatlardan elendi, atamaları yapılmadı. Kulüpleri kapatıldı, üniversite etkinlikleri kısıtlandı, temsilcilik seçimleri engellendi, akademisyenleri kürsülerden kovuldu, liseleri dönüşüme uğratıldı, neredeyse her yıl değişen sınav sistemlerine karşı yükselen tepkilere kulaklar tıkandı, “kararnameler” liseleri de es geçmedi. İşsizlik, gelecek kaygısıyla birleşerek çığ gibi büyümeye devam etti, ediyor. Gençlik yığınları sermaye iktidarından çok çekti!
RANTÇI YÖNETİME KARŞI DEMOKRATİK YÖNETİMLER
Tek adam tek parti rejiminin bu dizginsiz gidişatı yerel yönetimleri ve yerel seçimleri de kapsıyor. Rejim değişikliği yalnızca merkezde, üst perdede değil yaşamın ta içinde, mahallede, ilçede, ilde örgütleniyor.Tek adama bağlı, tekellere ve yandaş kapitalistlere kâr ve rant akıtan bir yerel yönetim yapısı ülkemizde egemen halde.
Tek parti tek adam rejimi, belediyelerin merkezi bütçeleri ve kaynaklarını dahi tek adama doğrudan bağladı. İktidar şimdi de yerel yönetimlerde “tek parti” ve ittifaklarının önünü açan, muhalefetin önünü tıkayan bir yol haritasıyla kâr, rant ve sömürü politikalarını güçlendirmeyi hedefliyor. Bu nedenle 31 Mart yerel seçimleri bir adaya oy verip vermemeden öte tek adam ittifakına karşı mücadele etmek anlamına geliyor; bugün egemen olan rantçı yerel yönetim sistemine karşı demokratik ve halkçı bir yerel yönetim için birleşmek!
GELECEĞİ ŞEKİLLENDİRMENİN ARAÇLARI
Diğer bir önemli nokta ise bu seçime ekonomik kriz koşullarında gidilmesi ve seçimde işçi sınıfının ve gençliğinin tutumunun krizin faturasına karşı verilecek mücadeleyle de doğrudan bağlantılı olması. Çünkü ekonomik kriz, bütün somutluğuyla işçi ve emekçi halkın yaşam alanı olan yerelleri vuruyor. Dolayısıyla ekonomik krizin yüklerine karşı mücadele ve bu mücadelede yerelin ve yerel yönetimlerin rolü ve önemi bu yerel seçimlerin temel bir yönüdür.
Gençliğin bugün en acil ekonomik ve sosyal talepleri için birleşmesinin, bu birleşimi güçlendirerek okunun ucunu kapitalist sisteme doğrulttuğu eşit ve özgür bir gelecek mücadelesinin araçlarından biri olarak yerel seçimleri değerlendirmek oldukça somut bir ihtiyaç haline gelmiştir.BİR SEÇENEK DAHA VAR
Ekonomik krizin giderek yıkıcılaşan sonuçlarıyla güz dönemini kapatmıştık. Şimdi genişleyen mücadele olanakları, biriken tepki ve itirazlarla bahar dönemini açıyoruz.
Ücretsiz ulaşım, barınma, yemek, su, elektirik ve doğalgaz, nitelikli ve ulaşılabilir sağlık hizmeti, sosyal kültürel ihtiyaçları karşılayacak, beceri ve yetenekleri geliştirecek kültürel yaşam... Tüm bunlar gerçekleşmeyecek, hamasi söylemler değil. Kapitalist iktidarın sözcülerinin ağzında, rantçı belediyecilik anlayışını savunanların kürsülerinde “oy almak için” söylenen ve sonrasında unutuluveren, yerini şirketlere, yandaşlara rant sağlamaya bırakan, yığınların taleplerini ve insanca yaşam isteklerini sömüren konuşmaların konusu olabilirler. Ama bu istekler örgütlenmiş ve harekete geçmiş gençlik yığınlarının mücadelesinin gerçekleştirebileceği, elde edebileceği temel haklardır!JENGA!
Duman grubunun çok sevilen bir şarkısı “öyle dertli dertli bakma gören olmaz” der. Burjuva siyasetçileri, iktidar temsilcileri gençlerin sorunlarını çözmek yerine çözümsüzlükten beslenirler. Gençlik yığınları durduğu sürece kimse talepleri görmez; duymaz.
Kuşkusuz, seçim dönemi boyunca dergimizde halkçı belediyeciliğin ne olduğunu, Türkiye gençliğinin nasıl bir yerel yönetime ihtiyacı olduğunu çokça tartışacağız. Ancak öncelikle şunu söylemeliyiz ki eğitim öğretim yılının bahar dönemi, işçi ve emekçi gençlerin toplu sözleşme dönemlerinin geldiği bahar aylarında ekonomik sosyal kültürel talepleri yerel seçimlerde alacağı tutumun esas yönü olmalı ve bu açıdan seçim süreçlerine katılmalı, kendi sesini örgütlemek, güçlenmek, bu bakımdan her olanağı kendi örgütlerini güçlendirmenin aracına çevirecek dinamik bir şekilde geçirmek zorundadır.
Sömürü, zorbalık, talanın, insan yerine konmamanın karşısına gençliğin taleplerini koymak, kendi ülkesini ve yerel yönetimlerini kendisi için yönetmek üzere gücümüzü gösterelim! Bunun için çalışmış, seçim dönemini değerlendirmiş gençlik yığınları sonuç ne olursa olsun kazanımla çıkacaktır. Örgütlerini güçlendirmek, daha fazla gencin yan yana gelebildiği kanallar açmak, yığınlar halinde tartışmalar örgütlemek kazanımlarımız olacak, bahar döneminde bize kazandıracaktır.
Bir jenga oyunu misali kurulmuş bu rant düzeninin önemli parçalarını çekip atalım ve sömürü üzerine inşa edilmiş bu sistemi yıkalım!