15 Şubat 2019 13:09

“Varsayalım ki öğrenciler bir iktisat kongresi düzenliyor”

Bu sene 17.si gerçekleşecek olan TÜÖBİK de içinden geçtiğimiz dünyaya, yaşadığımız tüm bu sürece “bizim öğrencilerin de söyleyecek sözü var” diyor.

Paylaş

Begüm İnanç

İstanbul Üniversitesi

Üniversitelerin tarihi bilimin tarihi kadar eski olmasa da bilimsel araştırmanın, üretimin ve öğrenimin merkezleri olmuştur. O günden itibaren üniversitelerle bilim iç içe geçmiş; bilimin ilerlemesi üniversitenin, üniversitenin ilerlemesi de bilimin ilerlemesi anlamına gelmiştir.

İçinden geçtiğimiz döneme baktığımızda tablo pek böyle görünmeyebilir. Akademide bilginin bilimsel üretiminin sıkışmışlığı, üniversitelerin tek adama biat eden kurumlara dönüştürülmesi, akademisyenlerin ihraç edilmesi, cüppelerin ayaklar altına alınması ve üniversitelerde yaşanan tüm baskı ve yasaklamalar Türkiye’nin içinden geçtiği süreçten pek de farksız değil.

Karanlık ne kadar aşılmaz gibi görünse de güneş çok da uzakta değil. Burada öğrenci kongrelerine değinmeden geçemeyiz. Bize tüm bu sıkışmışlık arasında nefes alma olanağı sağlayan, farklı farklı fikirden birçok genci yan yana getirmeye çalışan, kendi sözünü söyleme platformu sunan, amatör ama amatör olduğu kadar bilimsel bir üretim yapma gayesi güden öğrenci kongreleri karanlık tablonun içinden gün ışığı sızdıran noktalar.

Bu sene 17.si gerçekleşecek olan Türkiye Üniversite Öğrencileri Bağımsız İktisat Kongresi de içinden geçtiğimiz dünyaya, yaşadığımız tüm bu sürece “bizim öğrencilerin de söyleyecek sözü var” diyor.

Yaz dönemiyle beraber yaşadığımız ekonomik kriz öğrencilerin de ana gündemindeydi.  İstanbul Üniversitesi’nde okulların açılmasından itibaren başladığımız kongre konularının tartışmaları süreci Türkiye’nin sanayi üretiminin düşüşü, temel tüketim maddelerinin pahalılığı, eğitime ayrılan bütçeden yapılan kesinti, kriz sürecinde öğrencilerin, işçilerin, emekçilerin, kadınların çalışma ve yaşam koşullarına denk düşüyordu.

KRİZ, TÜRKİYE’NİN Mİ KAPİTALİZMİN Mİ?

Kongreye hazırlık sürecinde Kor Yayınevi’nden çıkan Bir Krizin Anatomisi adlı kitabın belirli bölümleri üzerine okumalar yaparken tartışmalar belli başlı yerlerde dönüyordu. “Kriz Türkiye’nin krizi mi, yoksa kapitalizmin krizi mi? Kapitalizm kendi içinde krizlere gebe olan bir sistemdi, peki bu krizden nasıl kurtulabiliriz? Türkiye’deki tekelci burjuvazi ekonomik kriz sürecini kimin sırtına yükleyerek aşacak?​” gibi birçok soruya cevap aramaya çalışıyorduk. Bazı arkadaşlarımız bu sistemin asla değişmeyeceğini, böyle gelip böyle gideceğini, Türkiye’nin sosyal devlet politikalarına daha ağırlık vermesi gerektiğini söylerken bazı arkadaşlarımız ise kapitalizmin kokuşmuş, yıkılmaya mahkum bir sistem olduğunu söylüyordu.

Kongre başlıklarının her biri ne kadar tartışmalı olsa da birkaçı üzerinde daha çok dönüyordu. Genç işsizlik ve gelecek kaygısı neredeyse her birimizin sunum yapmak istediği konulardan biriydi. Türkiye’de 4 gençten birinin işsiz olduğu, özellikle de hepimizin sosyal bilimler okuduğu grubumuzda gençliğin geleceğine dair yaşadığı kaygıların hepsini biz de yaşıyorduk. Her ne kadar bize garanti iş sağlayacağını düşünmesek de aramızda ikinci bir yabancı dil öğrenmeye çalışan, oradan buradan sertifika toplayıp yurt dışına kaçma planları yapan arkadaşlarımız vardı. Başka bir ekonomik sistemde, Sovyetler Birliği’nde gençliğin durumu nasıl diye konuştuğumuzda başka bir dünyanın mümkün olduğunu, ama bunun bir şeyler yapmamız gerektiğini gülerek tartıştık.

NELER TARTIŞTIK?

Kriz sürecinde kadın emeği ve mülteci emeği de tartışılan konulardan bir tanesiydi. Kadın sorununun çözümünde en azından yasalarla bile iyileştirmeler olabileceğini ama bugün uygulanan politikaların bundan çok uzak, tüm hakların elimizden alındığı var olan yasaların bile tam anlamıyla uygulanmadığı bir sürecin içinden geçtiğimizi tartıştık. Gerçek bir eşitliğin kapitalizmde mümkün olup olmadığıysa sorulan sorulardan bir tanesiydi.

Son olarak da Türkiye’nin özellikle AKP döneminde ekonomik ve siyasal anlamda yaşadığı dönüşüm üzerinde durduk. Dışa bağımlı kapitalist bir ülke olan Türkiye’nin içinde bulunduğumuz ekonomik kriz sürecinde dış ülkelerle olan ilişkilerini, döviz krizini tartıştık.

Tüm bu tartışmalar doğrultusunda sunum özetlerini birlikte hazırlama sürecine girdik. Her bir arkadaşımız bulunduğu sınıfta kongrenin duyurulma ve tartışmalarını zenginleştirme sorumluluğunu aldı. Kongreyi tüm üniversiteye yaymak, tartışmalarını zenginleştirmek ve en güçlü katılımı sağlamak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Tüm üniversite öğrencilerini kongreye davet ediyoruz.

ÖNCEKİ HABER

Erdoğan'dan HDP Milletvekili Aydeniz'e: Bedelini ödeyecekler

SONRAKİ HABER

Tahmin edilemeyecek şeyler yaşanırken…

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa