20 Şubat 2019 04:40

Muhammed Culani: Geçmişi, el Kaide'yle bağı, katliamları

Muhammed Culani'nin yaralı şekilde Antakya'ya getirildiği iddia edildi. Suriye'deki en etkili cihatçı grubun lideri, çok sayıda katliamın sorumlusu.

Fotoğraflar: Wikimedia Commons

Paylaş

Suriye ordusunun, İdlib vilayetinde cihatçılara dönük operasyonları sürerken Heyet Tahrir Şam Lideri Ebu Muhammed el Culani’nin yaralı şekilde Antakya’ya getirildiği iddia edildi.

Sputnik Arapça’ya konuşan Antakya Devlet Hastanesi’nden bir kaynağın “Antakya Devlet Hastanesi'ne getirilen kişi terörist Ebu Muhammed el Culani’dir” dediği iddia edildi. Culani’nin kafasından yaralandığı ve durumunun ağır olduğu belirtildi.

Rusya merkezli haber ajansı RIA Novosti'ye konuşan ve ismi verilmeyen Türkiye bir diplomatik kaynak ise iddiayı yalanladı: "19 Şubat'ta bazı basın kuruluşları tarafından yayınlanan haberlerde Culani'nin Suriye'deki bir patlamada yaralandıktan sonra Türkiye'ye getirildiği öne sürüldü. Bu iddia gerçekle bağdaşmıyor."

Suriye savaşı boyunca en uzun ömürlü ve etkili cihatçı örgüte liderlik eden Culani’nin pragmatik yapısı öne çıkarılsa da Selefi lider işlediği savaş suçları, Alevilere yönelik verdiği katliam emirleri ve İdlib’de kendisine katılmayan diğer cihatçılara karşı yürüttüğü amansız savaşla tanınıyor.

2003'TE IRAK EL KAİDESİNE KATILDI

Gerçek ismi Ahmed Hüseyin el Şara olan Culani, Suriye’nin güneyindeki Dera’da doğdu ve 38 yaşında olduğu tahmin ediliyor.

Kod adını Golan tepelerinden alan Culani, 2003’te ABD işgaline karşı savaşmaya geldiği Irak’ta Irak el Kaidesine katıldı. Örgütün lideri Ebu Musab Zerkavi’ye yakın isimlerden biri haline gelen Culani, Zerkavi’nin ABD saldırısında öldürülmesi sonrası 2006’da Lübnan’a geçti ve buradaki el Kaide grubu Cundüş Şam’ı destekledi. Irak’a geri döndüğünde ABD tarafından yakalanınca tutuklu kampı Bukka’ya gönderildi. 2008’de serbest bırakıldı ve Irak el Kaidesiyle faaliyetlerine devam etti. Bu dönemde sonradan IŞİD lideri olacak olan Ebubekir el Bağdadi’yle birlikte hareket etti.

NUSRA CEPHESİNİ KURARAK SURİYE'YE GEÇTİ, BAĞDADİ'YLE AYRIŞTI

2011’de krizin patlak vermesi sonrası Irak el Kaidesi içindeki Suriyeli cihatçılardan oluşturduğu Nusra Cephesi ile Suriye’ye geçti. Culani bu dönemde halen Irak el Kaidesi ve Bağdadi’nin emri altındaydı.

Nusra Cephesi kısa sürede Suriye’deki diğer cihatçı gruplar içerisinde en etkili grup olarak öne çıktı. Nisan 2013’te Bağdadi, IŞİD’in kuruluşunu ve kendi talimatıyla oluşturulan Nusra’nın da bu örgüte bağlandığını ilan etti ancak Culani bunu kabul etmedi. El Kaide Lideri Eymen el Zevahiri’nin de desteğini alarak Bağdadi’yle bağlarını kesti ve el Kaide’nin bölgedeki temel uzantısı oldu.

Suriye’de IŞİD haricindeki cihatçı gruplar içerisinde en etkili örgüt olmayı sürdüren Nusra, çok sayıda yabancı cihatçıyı da etrafında topladı. IŞİD’in aksine diğer cihatçı gruplarla dirsek temasını korudu ve zaman zaman ittifaklara hatta birleşmelere gitti. Ancak bu denemelerin hepsi olumsuz sonuç verdi.

Nusra, 2012-2014 arasında Türkiye, İran, ABD, İngiltere, Rusya, Fransa, Suudi Arabistan'ın da aralarında olduğu çok sayıda ülke tarafından "terörist örgütler" listesine alındı.

İMAJ ÇALIŞMALARI: EL CEZİRE RÖPORTAJLARI, MAKYAJLANAN ÖRGÜTLERİ

Bu süreçte Türkiye ve Katar’dan destek aldığı iddia edilen Culani, Katar merkezli el Cezire’ye özel röportajlar vererek uluslararası medyada görünür oldu. Sık sık “Batı’yı değil Beşar Esad’ı hedef aldıklarını” belirterek emperyalistlerin gözünde sempati toplamayı denedi.

FETİH ORDUSU

Mart 2015’te Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’ın kurduğu ortak operasyon odasının desteği ve Ahrar Şam, Cundül Aksa, Şam Cephesi gibi grupların “Fetih Ordusu” adıyla düzenlenen geniş kapsamlı İdlib harekatı kapsamında kent merkezi ve vilayetin tamamının ele geçirilmesinde önemli rol oynadı. Nusra ve el Kaide bu dönemden sonra İdlib’in büyük bölümünü kontrol eder hale geldi.

FETİH EL ŞAM

2016’da örgütün adını Fetih el Şam olarak değiştirdi ve hiçbir dış grupla bağlantılarının olmadığını öne sürdü. Bu hamlenin el Kaide bağlantısı nedeniyle Türkiye, Katar gibi ülkelerin açıktan destek verememesi sorununu çözmek üzere gerçekleştirildiği iddia edildi.

HEYET TAHRİR ŞAM

İdlib’deki şemsiye grup olmak isteyen ve Ahrar Şam gibi diğer örgütleri kendilerine katılmaya zorlayan Culani, bunda kısmen başarılı oldu. 2017’de örgüt Heyet Tahrir Şam adını aldı ve İdlib’de cihatçılar arasında başlayan savaşı kazanarak gücünü artırdı.

Suriye’nin kuzeyinde TSK’nin gerçekleştirdiği operasyonlara katılmayan ve katılan diğer cihatçı grupları da eleştiren örgüt, İdlib’de bunun yarattığı boşlukla hakimiyet alanını genişletti.

"PRAGMATİK CİHATÇI"

Aslında IŞİD’den farkı olmayan şekilde mezhepçi katliamlar, vahşi infazlar gerçekleştiren Culani, diplomaside pragmatik yaklaşımlar sergileyebilmesiyle dikkat çekiyor. Culani, artık el Kaide’ye bağlı olmadığını söylese de Selefi cihatçı ideolojisini koruyor. Cihatçılar içerisinde “Temkîn” olarak bilinen ve yeterince güçlü hale gelene kadar ittifakları, takiyeyi, gerçek hedeflerini gizlemeyi gerektiren anlayışın bir temsilcisi olan Culani, bu yanıyla ABD’den Türkiye’ye çok sayıda gücün diyalog kurabildiği bir isim oldu. ABD’de Carnegie gibi think-tank’ler uzun süre Culani’nin bu yanını öne çıkararak “ABD tarafından değerlendirilebileceği” yorumları yaptı.

TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİ

El Rai gazetesinin Ortadoğu Muhabiri Elijah J. Magnier, Culani'nin pragmatik politikasının Türkiye'nin işine geldiğini söylüyor. Magnier, Türkiye'nin İdlib'deki varlığıyla Rusya ve Şam güçlerinin kente girmesini engellediğini belirtirken Ankara'nın, kendi çıkarlarına karşı gelmediği sürece "Bukalemun cihatçı"yla iş tutmaktan memnun olduğunu ifade ediyor.

Bununla birlikte Ankara, İdlib'de Culani'nin savaştığı diğer cihatçı grupları destekliyor ve vilayetin tamamen Culani'nin kontrolüne geçmesini de istemiyor.

KATLİAMLARIN VE SAVAŞ SUÇLARININ SORUMLUSU

Suriye’de çok sayıda katliamın ve savaş suçunun sorumlusu olan Culani, yakın dönemde TSK’nin Fırat’ın doğusuna yapılacağı açıklanan operasyonu desteklediğini söylemesiyle de gündeme geldi. Culani ve liderlik ettiği gruplar, Suriye savaşı boyunca YPG ve SDG ile karşı karşıya geldikleri her yerde çatışmalara girdi.

SORUMLUSU OLDUĞU KATLİAMLARDAN BAZILARI

  • 2013'te Nusra Cephesinin de katıldığı Lazkiye'nin Alevi köylerine dönük saldırılarda en az 190 sivil öldürüldü.
  • 2013'te Humus'taki 3 Alevi köyünde 30 sivil katledildi.
  • 2013'te Adra'da onlarca Alevi, Hristiyan, Dürzi ve İsmaili sivil katledildi.
  • 2013'te Tel Abyad'a yönelik saldırıda 450 Kürt sivil öldürüldü.
  • 2015'te İdlib'deki Kalb Lavza köyünde 20 Dürzi öldürüldü.
  • 2016'da Hama'nın güneyindeki Zara adlı Alevi köyünde 42 sivil ve 7 Ulusal Savunma Gücü üyesi infaz edildi.
  • 2017'de Şam'daki saldırılarda en az 114 kişi öldürüldü.

(DIŞ HABERLER)

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

İstinye'de inşaatın istinat duvarı yine çöktü

SONRAKİ HABER

2019 Yatırım Programı'na göre Erdoğan’a 3.2 milyar lira ayrıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa