8 Mart’ı bekliyoruz
Ülkemizde güzel şeyler de oluyor diye başlanır ya hasret kaldığımız mutluluk verici haberlere, aynı şekilde 8 Mart’ın yaklaşması da böyle.
İTÜ’den bir öğrenci
Ben bu yazıyı 21 yaşında bir kadın olarak yazıyorum. Bayan olarak değil, kız olarak değil; kadın olarak. Kendi cinsiyetimi söylemeye çekinmeden, “kadın” kelimesine toplum tarafından yüklenen anlamın üstünü çiğneyerek söylüyorum kim olduğumu. Başörtümle, çarşafımla, mini eteğimle, dar pantolonumla, makyajımla, sadeliğimle, dolaştığım saatle, kahkahalarımla tüm kadınlar adına gurur duyarak söylüyorum ve onlara da sesleniyorum gurur duymamız gerektiğini.
Elbette sadece kadınlara sesleniş değil bu, tüm cinsiyetlere olan bir yakarış. Birbirimizi korumamız gerektiğini söyleyen, “Bu ülkede, kadının düşmanı bile kadın.” algısını yok etmek isteyen ve aramızdaki önyargıları bitirip nasıl bir yaşama sahip olursak olalım saygı duymamız gerektiğini anlatmaya çalışan bir kadınım, her şeyden önce de bir insanım. Olaysız tek bir günümüz -hatta öyle bir seviyeye geldik ki tek bir anımız- dahi yok.
Annesine yapılanlara dayanamayarak cinayet işleyen Gizem var mesela. Benden birkaç yaş küçük, sadece 17 yaşında. Belki de en mutlu zamanlarını geçirmesi gerekirken babasının cinayetinden yargılanıyor. Gözaltına alınırken taciz edilen “başörtülü” Merve var mesela. En kötüsü de tacizi sorgulanmıyor, kimliği ve ideolojisi sorgulanıyor. Yanında durması gereken “kadın”ın taciz değil de telaşın verdiği yanlış bir “hareket” olduğu açıklamalarını okuyoruz haberlerde. Bu ülkede taciz edenden çok yine taciz edilen ve onun hemcinsleri utanıyor.
Sürekli olduğu gibi birkaç isim var elimizde, bazılarından hiç haberimiz yok, bazıları ise diğer haberler arasında kaybolup gidiyor. Sesini duyuramayanlar olarak da sadece okuyup kendi yaşadıklarımıza çözüm arıyoruz. Toplu taşımada taciz edildim, eski sevgili baskısı altında kaldım, o üstün gördükleri erkek gücünü de kullandılar yine buradayım diyemedim uzun bir süre. Hepimizin de bu şekilde sakladığı, kimsenin bilmediği ve asla haberlere çıkmayan hikayeleri var.
Ülkemizde güzel şeyler de oluyor diye başlanır ya hasret kaldığımız mutluluk verici haberlere, aynı şekilde 8 Mart’ın yaklaşması da böyle. 8 Mart’ı bekler olduk tüm sene, sesimizi duyurmak için. Sokaklara çıkıp hep birlikte çığlık atabildiğimiz, özgürce sloganlarımızı ve kahkahalarımızı kalabalıklara duyurmaya çalıştığımız bir gün yaklaşıyor. Herkes tarafından bilinen ama unuttuğumuz haklarımızı hatırlatmak için tekrar çıkacağız meydanlara. Bir kadın, bir çocuk, bir insan daha zarar görmeyene kadar da devam edeceğiz.