Montumuzun cebinde kuruş yok Cumhur ittifakına oy yok!
Hükümetin genç işsizlik oranlarını düşürebilmesi için her yıl binlerce gence istihdam alanı yaratması gerekli.
Kaynak: Max Pixel
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir konuşması sırasında genç bir kadının “Kaygılarımız var, ileride ne olacağız, iş konusunda olsun, her alanda?” sorusuna bir cevap verdi. Dedi ki, “Nitelikli elemana kesinlikle iş var. (…) Bizim öyle şehirlerimiz var ki eleman bulamıyorlar.”
Oysa tek adama bağlı olan TÜİK bile tek adamın söylediklerini yalanlıyor. Gerçek durum, istatistiklerde bile saklanamıyor. TÜİK sitesine girip işsizlik oranlarına baktığınızda tablo şunu gösteriyor; genç işsizlik oranı yüzde 23.6
Tabloya daha ayrıntılı bakıldığında, işsizlik türleri içinde en yüksek orana sahip iki grup var. Birinci sırada üniversite mezunu işsiz gençler, ikinci sırada ise meslek lisesi mezunu gençler var. Yani en fazla işsizlik oranı nitelikli elemanlarda! Meslek liselilerde işsizlik oranı yüzde 12.7’ye, üniversitelilerin işsizlik oranı yüzde 13.3’e çıkmış. Nitelikli eleman olmanın karşılığında Erdoğan’ın söylediği gibi iş yok, tersine işsizlik var.Gerçek işsiz sayısı ise yaklaşık 5.5 milyon.
İŞKUR’un iş ilanlarına binlerce kişi başvuruyor, geceden kuyruklar oluşuyor. Bizim öyle şehirlerimiz var ki geçici süreli işler için bile üniversite ve lise mezunları İŞKUR önlerinde gece gündüz kuyrukta bekliyor.
Hükümetin genç işsizlik oranlarını düşürebilmesi için her yıl binlerce gence istihdam alanı yaratması gerekli. Peki, bunu yapabilir mi ya da yapar mı?
Kasım 2018’de sanayi üretimi, yüzde 6.5 oranı ile son 10 yılın en büyük daralmasını yaşadı. Göstergeler daha da zor günlerin beklediğini gösteriyor. Durgunluktan sert daralmaya giren ekonomi de başka türlüsü olamaz. Konkordato ilan eden firma sayısı resmiyette 1500. Konkordato için başvuran şirket sayısı 5 bin. Konkordato isteyen her bir firmanın, tedarik ve alt üretim bağlantıları ile 10 firmayı etkilediği düşünülürse, on binlerce firma zor durumda kalacak. Ödemeler zinciri kopacak. Tüketim düşüyor, iç piyasanın daha da daralacağı açık.*Satışı azalan ve ödemeler zinciri kırılan firmaları ile işsizlik ve yüksek enflasyon altında hiçbir şey düzelecek gibi durmuyor.
Hükümet ise genç işsizliği çözmek bir yana bu işsizlik ve gelecek kaygısının yarattığı karanlıktan beslenmenin peşinde. Yedek işsizlerden oluşan milyonlarca kişilik ordu, patronların mevcut çalışanları daha kötü çalışma koşullarına “Bak dışarda bekleyen ne kadar işsiz var.” tehditleri için hazırda bekliyor.***
Bu işsizliğe ve geleceksizliğe mevcut sistemde çözüm yok. Çünkü kapitalist sistem kaçınılmaz olarak krizlere mahkûm. Türkiye gibi ekonomisi dışa bağımlı ülkeler ise krizlerden daha fazla etkileniyor; yoksulluk, hak gaspları geleceksizlik gibi çok daha ağır faturalarla krizin sonuçları emekçilerin ve gençliğin sırtına yükleniyor. Tek adam yönetimi ise hem bu faturaları daha da ağırlaştırıyor hem de ödenmesi için elinden geleni ardına koymuyor. İşte yerel seçimler de bu hatta gerçekleşiyor.
Binali Yıldırım seçim kampanyasında “Gençler önemli.” açıklamaları yapıyor olsa da biz gerçeği bir kez daha söyleyelim: Krizin yükünü, işten atmalar ve işsizlik, düşük ücretler, yerel harcamaların kısılması, yeni vergi ve zamlarla halkın sırtına yıkmak isteyen tekeller ve partileriyle bu krizin yüklerini sırtlanmak istemeyen bizlerin çıkarları birbirine ters!Montumuzun cebinde kuruş yok, ufukta gelecek yok.Peki, ne yapacağız? Çelişkilerden yola çıkacağız!Mademki bu krizin sorumluları ve bu sorumluların çıkarları ile bizimkiler çelişiyor, o zaman biz de bu çelişkiyi derinleştirelim; tek adama bağlı, tekellere kâr ve rant akıtan, yandaşların beslendiği alan olan, yoksulluğu büyüten bir yerel yönetim sistemine karşı, emeğin, çevrenin ve kültürün yaşatıldığı kentleri kurmak için birleşelim ve mücadele edelim! Nerede ve hangi kentte yaşıyor olursak olalım; tercihimizi kendi çıkarlarımızdan yana kullanalım.Şimdi bunun için hep birlikte çalışma vakti! Tiyatro gösterileri yapmaktan, hep birlikte tartışmalar planlamaya, halı saha turnuvaları düzenlemekten, film günlerine, edebiyat buluşmalarına kadar nasıl yan yana gelebiliyorsak öyle gelelim! Ve bu bir araya gelişlerimizi tek adam yönetimine ve bizim omuzlarımıza yıkmak istedikleri geleceksizliğe karşı mücadele alanlarına çevirelim!
*Bülent Falakaoğlu, “Enflasyon gerçeği: Gürültü büyük, etki küçük, sorun derin!”. evrensel.net/yazi/82794/enflasyon-gercegi-gurultu-buyuk-etki-kucuk-sorun-derin