İŞKUR işbaşı eğitim programları üzerine
“İŞKUR işbaşı eğitim programları ile gerçekten işsiz ve vasıfsız insanlara iş ve vasıf kazandırmak mı amaçlanmış? Hayır!”

Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) logosu
Cemil ASLAN
Antalya
İŞKUR’a göre amaç; kuruma kayıtlı işsizlerin, mesleki deneyim edinmeleri ve teorik eğitimini aldıkları mesleklerde uygulamayı görmesi ve çalışma ortamına uyumun sağlanması için düzenlenen programdır.
Dışardan bakınca amaç; işsizleri sıfırdan yetiştirip meslek öğretmek ve onları iş hayatına kazandırmak gibi duruyor. Ancak uygulamada bu durum böyle mi? Gerçekten işsiz ve vasıfsız insanlara iş ve vasıf kazandırmak mı amaçlanmış? Sistem yüzde 100 bu amaçla mı çalışıyor? Hayır!
Bu programın en dikkat edilmesi gereken esasları, işbaşı eğitimi programıyla çalışan kişilerin;
- Sigortasız çalıştırılmaları (Çalışılan süre zarfında tazminat-emeklilik-işsizlik maaşı haklarını elde edememek)
- Asgari ücret tutarındaki maaşı İŞKUR’un karşılıyor olması (halkın vergileriyle).
Burada 2. maddeye özellikle dikkat etmek gerekiyor. Şimdi programın uygulamadaki etkilerine geçelim.
1- ‘X’ oteli zinciri personellerinin bir bölümünü baskıyla işten çıkarır ve İŞKUR işbaşı eğitim programı kapsamına girip o şekilde işe devam etmelerini söyler.
2- ‘Y’ market zinciri bu program kapsamında personel çalıştırıp 3 ay (minimum süre) dolduğunda sigorta yapmaktan ve maaş ödemekten kaçındığı için program kapsamında gelen personellerini işe almamaktadır. O bireyler tekrar işsiz kalmakta ve o bireyleri işsiz bırakan, kadroya almayan market aynı programdan faydalanarak ücretsiz işçi çalıştırmaya devam etmektedir.
Doğrudan benim yaşadığım olayı anlatayım. Üniversiteden mezun olduktan sonra 5 yıldızlı otellerde garson olarak çalıştım. 3 yıl tecrübem var. Kışın turizm sezonu kapandığı için genelde turizm işçileri işsiz kalır ancak ben kışın da açık olan bir otel bulmama rağmen İŞKUR işbaşı eğitim programlarına güvenerek işimden ayrıldım. Yüksek lisans yapmak üzere tam bir ay boyunca işsiz kalarak ALES’e hazırlandım. Bir ay işsiz ve sigortasız olmak beni programın kapsamına sokuyordu. Bilişim (web tasarımı, siber güvenlik, yazılım geliştirme) alanında kendimi geliştirmek için en az 50 kurumla iletişime geçmeme rağmen herkes tecrübe sordu. Bir dakika? Tecrübe derken? Zaten programın amacı tecrübe kazandırmak değil miydi?
Bilişimde hiçbir yer beni tecrübesiz oluşum sebebiyle kabul etmediği için ilan veren bir ‘Z’ oteliyle görüşmeye gittim. 3 yıllık tecrübemi ve iyi derecede İngilizcemi CV’me ekleyerek insan kaynakları müdürüyle görüştüm. Söylediği cümleler şu şekildeydi: “İŞKUR üzerinden alım yapıyoruz işbaşı eğitimi kapsamında. Kabul etmezseniz öbür türlü alamayız. 3 ay sonunda kadroya dahil olacaksınız. Sigorta yok ama endişelenmeyin nasılsa emeklilik yaşı 65.” Neyse kabul edip girdim o ‘Z’ oteline. Peki ne gördüm?
Zaten bildiğim işi dört dörtlük yaptım ve personel sayısı benimle beraber ucu ucuna yetiyordu. Ben olmasam 1 personel eksik kalacaktı. Ayrıca iş hukukuna göre toplamda 2×15 dakika mola hakkımız olduğu halde bize en fazla 10 dakika mola yapın çıkın gibi bir baskı uygulanıyordu.
Özetle İŞKUR işbaşı eğitimi maddi problem yaşamayan ve bolluk içinde yüzen “zengin sınıf” için fayda sağlamaktadır. Bu “zengin sınıf” maaş ödemeyip sigorta yatırmayıp İŞKUR aracılığıyla “halkın” vergilerini gasbederek bedava işçi çalıştırmaktadır.
Bırakın sistemin istihdam sağlamasını, işletmeler kendi işsizlerini yaratıp bu programdan faydalanma yoluna gidiyorlar. Yani aksine işsizliğe sebep olan bir program. Vasıfsızları vasıflı hale getirmek temel amaç gibi görünse bile amaç vasıfları işsiz hale getirip İŞKUR üzerinden alım yaparak hem halkı hem de aldıkları bireyin emeğini sömürmektir.
Evrensel'i Takip Et