Rosas: Venezuela, Maduro ve Guaido etrafında ikiye bölünmüş değil
Venezuela’da köylülerin, işçilerin ve farklı azınlıkların kurduğu Gayones Hareketi Yöneticisi Pedro Rosas, ülkesindeki gelişmeleri Evrensel'e anlattı.
Fotoğraf: Evrensel
Fatih POLAT
Yücel ÖZDEMİR
Köln
Venezuela’da köylülerin, işçilerin ve farklı azınlıkların bir araya gelerek kurduğu Gayones Hareketi Yöneticisi Pedro Rosas, ülkesindeki gelişmeleri anlatmak üzere Almanya ve Hollanda’da bir dizi temaslarda bulundu. Ülkesinin içinden geçtiği süreci ve ihtiyaç duyulan uluslararası dayanışma konusunda Almanya’nın Köln kentinde katıldığı bir toplantı öncesinde sorularımızı yanıtladı. Rosas, muhalif siyasetçi Juan Guaido’nun ABD ile verdiği pozun halkın tepkisini artırdığını ve antiemperyalist duyguları güçlendirdiğini söyledi.
HALK ARASINDAKİ EN YAYGIN DUYGU EMPERYALİZME KARŞI ÇIKMAK
Venezuela hükümetine karşı ABD ve AB başta olmak üzere genel olarak batı destekli muhalefet harekete geçmiş durumda. Muhalefetin arkasında batılı emperyalist devletlerin olduğu da açık olarak görülüyor. Bu durum Venezuela halkı tarafından nasıl karşılanıyor, nasıl tartışılıyor?
Halk arasında emperyalizme karşı verilen mücadelede moralleri yükseltti. Özellikle de Yanki ABD’ye karşı. Genel olarak Latin Amerika tarihine baktığımızda böylesi durumlarda halkın tepkisi hep yüksek olmuştur. Latin Amerika devletlerinin bu süreçte ABD’nin yanında yer alması saldırı zeminini kolaylaştırmakla birlikte, şu anda Venezuela’da halk arasındaki en önemli duygu ve düşünce ABD emperyalizmine karşı çıkmaktır.
Maduro’nun karşısında yer alan, Guaido’ya destek veren güçler arasında ABD’nin çağrılarının bir karşılığı var mı? Halkın tamamının aynı çizgide olmadığı göz önünde bulundurulduğunda durum nasıl?
Bir toplumda farklı çelişkilerin olması doğal. Özellikle de proletarya içinde. Televizyonlarda Guaido’nun Kolombiya ve ABD başkan yardımcısıyla yaptığı şovdan sonra toplumun geniş kesimler arasında; demokratlar, muhalefetle birlikte sokağa çıkan farklı kesimler arasında da bu durum tepkiyle karşılandı. Çünkü fotoğraf Venezuela’ya karşı çok açık bir mesaj içeriyordu.
Son aylarda Venezuela’da ekonomik krizin varlığı geniş şekilde konuşuluyor. Siz ülkeden geliyorsunuz. Özellikle temel gıda maddeleri konusunda hangi sıkıntılar var? Şu anda ekonomik olarak durum nasıl, hangi zorluklarla karşı karşıyasınız?
Ülke pek çok açıdan emperyalizme bağımlı. Mali, ekonomik ve özellikle de temel gıda ürünlerinin üretimi konusunda dışa bağımlılık söz konusu. 1980’li yıllarda ülke içinde tarım üretimi yok edildi. Petrol ticaretinden dolayı ülkeye giriş yapan parayla idare edildi, üretim hep göz ardı edildi. Avrupa Birliği ve ABD’nin yaptırımları bütün alanlarda ülkenin ekonomisini olumsuz etkiledi. Ekonomin büyük bir bölümü durma noktasına geldi. Halk için ise bu temel gıda maddelerine ulaşmayı zorlaştırdı.
BOLİVARİZMİN EN BÜYÜK HATASI GIDADA BAĞIMLILIĞA SON VERMEMEK
Ülke ekonomisinin dışa bağımlı olduğunun uzun süreden beri devam ettiğini söylediniz. Bunu Bolivar devrimini gerçekleştirenler de biliyorlardı. Peki bunu değiştirmek için ne yapıldı? Sizin bu konudaki eleştirileriniz hangi noktalarda yoğunlaşıyor?
Biraz önce belirttiğim noktadan devam edersem: ’80’li yıllarda dünyanın en çok domuz ve kanatlı hayvan yetiştiren ülkelerinden biri haline gelmiştik. Bu sadece bir bölümdü. Endüstrinin bütün bölümleri aynı şekilde geliştirilmedi. Mısır, Missisipi bölgesinden, soya Arjantin ve diğer ülkelerden, hayvanlar için gerekli genetik materyaller ABD’den geliyordu. Sonra bütün bunlar istatistik olarak birleştiriliyordu ve sanki üretimi Venezuela’da yapılıyormuş gibi gösteriliyordu. Halbuki bütün bu alanlarda da ülke dışa bağımlıydı. Şimdi dışa bağımlı alanlar çok daha etkilenmiş durumda.
Peki ülkeniz son 20 yıl içinde ihtiyaç duyulan temel gıda maddelerini neden kendisi üretmeyi başaramadı?
Öncelikle söylememiz gerekiyor ki bunun başlıca nedeni uluslararası düzeyde getirilen sınırlamadır. İkinci nedeni ise kendi ürünlerimizi üretmemizdir.
İhracatta sürekli petrol üzerinde duruldu. Petrol ihracatı da azalınca ihtiyaç duyulan temel gıda ürünlerini dışarıdan almak daha da zorlaştı.
2009’da büyük ekonomik ve mali kriz geldiğinde, kriz nedeniyle engellendiğimiz ifade edildi. Son 20 yıl içinde göreve getirdiğimiz ekonomi danışmanlarının tümü kapitalist ekonomiyi inşa etmeye çalıştılar. Kalkınma stratejileri dışa bağımlılığın sürdürülmesi üzerine kuruluydu. Eğer bugün bağımsızlıktan söz ediyorsak, daha derinlemesine konuyu devrimin bütün yönleriyle ele almalıyız.
Özellikle inanılmaz derecede doğal zenginlikleri olan bir ülkede Venezuela’da emperyalistler ülkeyi kendilerine bağımlı hale getirdiler. Chavezciliğin ve Bolivarcı devrimin en büyük hatası temel gıda alanlarında bağımsızlığı sağlayamamasıdır.
O zaman şunu söyleyebilir miyiz: Bolivarcı devrim çizgisi ülkenin içinde bulunduğu durumu değiştirmeye yetmedi?
Ulusal burjuvazinin bir fraksiyonu gerçekten Venezuela’da üretici güçlerin gelişmesinden yana tutum alıyordu. Ancak değişiklik burjuvazinin bir bölümünün istemesiyle mümkün değildir. Değişim ancak ve ancak işçi sınıfının geliştirilmesiyle mümkündür. İşçi sınıfı ve diğer emekçi sınıfların içinde olmadığı böyle bir dönüşüm mümkün değildi. Dolayısıyla sadece ekonomiye dair değil genel olarak politik planlar da doğru değil.
ÜLKE İKİ KİŞİ ETRAFINDA BÖLÜNMÜŞ DEĞİL
Ülke bölünmüş durumda. Bir bölüm hükümete destek veriyor, bir bölümü ise muhalefete. Kendisini devlet başkanı ilan eden Guaido’yu hangi sınıfsal katmanlar destekliyor?
Enternasyonalist perspektiften baktığımızda en önemli olan şu: ABD ve diğer emperyalist güçler ülkemize saldırıyor. Bolivarcı devrim sürecini boğmak istiyorlar. Bunun için de ülke içinde ve dışındaki bütün güçleri kazanmaya çalışıyorlar. Dolayısıyla bunun ülke içinde ve dışında etkileri var. Ülkenin yer altı kaynaklarını dışarıya açmak isteyen emperyalizm yanlıları var. Emperyalistler krizin aşılması için ülke içinde çalışmaları gerektiğini propaganda ediyorlar. Ülke iki kişi etrafında bölünmüş değil. Kendisini başkan ilan eden başarılı olmadığı takdirde dünya kendisini kısa bir süre sonra unutacak. Her an ortalıktan kaybolacak bir hayalet gibi. Çünkü kendi gücü yok. Bu nedenle ülkeyi kutuplaştıramıyor. ABD’nin bütün destek gerekçeleri, ülkenin kendi kaderini tayin etmesine karşıdır.
HALK KİTLELELERİNİN SESİ BASINDA DUYULMUYOR
Guaido’yu ve Maduro’yu destekleyenler arasında halk kesimleri var. Baskı arttıkça bu kesimler arasında geçişkenlik artıyor mu? Yoksa çok sert bölünmeler mi var? Özellikle yoksullar açısından...
Bize göre, eğer sadece iki kişi etrafından bakarsak konu abartılmış olur. Bir bölüm Bolivarcı devrimi sürdürmek istiyor. Bu harekette antiemperyalist bağımsızlıkçı düşünceler var. Orta sınıflar ve eski konumunu kaybeden küçük burjuvazi emperyalizm yanlısı bir tutum içinde. Bunların toplum üzerinde çok güçlü propaganda imkanları var. Genel olarak toplum içinde küçük bir azınlıklar, bu nedenle de seçimlere katılmıyorlar. Çünkü bütün halk seçimlere katıldığında kazanmayacaklarını da biliyorlar. Bu nedenle iktidara gelmek için ABD ve diğerlerine ihtiyaçları var. Özellikle uluslararası alanda yanal haberlerin büyük önemi var.
Bizim bu durumda ortaya attığımız bir soru var: Sömürülen ve baskı altında olanların sesi nerede? Büyük iletişim organlarında bu sesi görmek mümkün değil. Genellikle yurt dışında yaşayan burjuvazi ya da küçük burjuvazinin sesi duyuluyor. Çünkü onlar için batıdaki medya tekellerinde kapılar sonuna kadar açık. Bize göre sınıf savaşının özel bir biçimi yaşanıyor. Propaganda imkanı olan orta burjuvazi bunu kullanırken, halk kitleleri bu imkandan mahrum. Bu durumda kutuplaşmış bir ülkeden söz edebiliriz, ancak ikiye bölünmeden söz etmek zor.
KOLOMBİYA TOPLANTISI MADURO YÖNETİMİNE DESTEĞİ ARTIRDI
Ekonomik sorunlar ve gıda sıkıntısı biliniyor. Kolombiya’da yapılan Lima Grubu toplantısından askeri müdahale çıkmadı, ama kuşatma da sürüyor. Kuşatma arttıkça Guaido’ya destek artıyor mu?
Yanıtı uzun bir soru. Kuşatma yaşam koşullarını ağırlaştırıyor. Sözde başkan ile Kolombiya başkanının verdiği ortak fotoğraf halka açık bir mesajdır. Ancak bunun Venezuela’da yarattığı etki hükümete desteğin artması şeklinde oldu. Buna rağmen ekonomik durum kötüleşmeye devam edecek. En büyük soru, Maduro Hükümeti ekonomik sorunlarla baş edecek mi? Venezuela’da baş etmesi için yeteri kadar imkanlar var. Yer altı kaynaklarımız, sanayimiz, işçi sınıfımız var. Devrimci önlemler, çözümü engelleyen işverenlerin bir tarafa konularak, işçi sınıfı, köylüler ve emekçi kesimler tarafından hayata geçirilmelidir. Unutmamak gerekiyor ki, ABD çatışma planının yanında bir de vekalet yoluyla mücadele planı var.
Lima görüşmesine, savaş yoluyla müdahale tamamen rafa kaldırılmadı. Açık bir savaş yerine paramiliter gruplar üzerinden ülkeye belli yerlerde savaş açılabilir.
DEVRİMCİ HAREKET İÇİNDEKİ SORUNLAR ÇÖZÜLMELİ
Siz hem hükümetin politikalarını hem de ABD ve diğer emperyalistlerin müdahalesini eleştiriyorsunuz. Bu durumda olanların gücü ülkedeki gücü nedir? Sendikalar bu süreçte ne yapıyor?
Biz başından itibaren Bolivarcı devrim sürecine eleştirel bir destek verdik. Ülkede işçi sınıfının çıkarlarını ve ülkenin kendi kaderini belirlemesini savunuyoruz. Devrimci güçler arasındaki çelişkileri basit bir şekilde çözmeniz mümkün değil. Çünkü devrimci hareketin kendi içinde zayıflıkları var. Burada önemli olan önce baş düşmanı tanımlamak ve onu bütün gücümüzle kovmaktır. Bununla birlikte devrimci hareket içindeki sorunları da çözmeye yönelmek gerekiyor. Biz hatanın nerede olduğunu biliyoruz ve bunun düzeltilmesi gerektiğini söylüyoruz.
Venezuela işçileri kendi çıkarlarını savunmak için mücadeleyi hiçbir zaman bırakmadılar. İşçi mücadelesinde pek çok tecrübe edindik. Birçok işyeri işgali gerçekleştirdik ve bu işgallerde bürokrasiyle mücadele etmemiz gerektiğini gördük.
İŞÇİLER HAKLARI İÇİN EYLEMLERE DEVAM EDİYOR
Bugünkü hükümete karşı çıkan bir işçi hareketi var mı?
Bugün açıktan hükümete karşı çıkanların çoğu eski sağcı partilerin devamcısı. Ancak bir tabanları yok. Gerçekten işçilerin çıkarlarını dile getirenler ise çoğunlukla hükümet yanlısı sendikaların içinden çıkıyor. Örneğin, üniversite çalışanlarının başlattığı ve devam eden grev bunlardan bir tanesi. Daha iyi çalışma koşulları talep ediyorlar. Farklı kesimleri hareket içindeki işçileri muhalefete yaklaştırma çabası fark edildiğinde bu kesimler hemen dışarıya atılıyor.
İşçilerin hakları, daha fazla ücret ve daha iyi çalışma koşulları için özel sektörde devam eden pek çok eylem var. Genel olarak devrimci düşünceleri desteklemek, ama işçi mücadelesini sürdürmek bizim açımızdan önemli.
EMPERYALİZMİ ANCAK BİRLİKTE YENEBİLİRİZ
Avrupa’da değişik kesimlerle görüşmeler yapıyorsunuz. Somut olarak nasıl bir uluslararası dayanışma talep ediyorsunuz?
Ekonomik ambargoyu her açıdan kırmak en önemli hedefimiz. Pek çok değişik dayanışma etkinliklerine tanık oluyoruz. Dünya çapında toplantılar ve yürüyüşler yapılıyor. Bu dayanışma elbette sadece bizim ülkemizle değil aynı zamanda bu benzer saldırılarla karşı karşıya olan ülkeler için de bir yanıt olma özelliği taşıyor.
Biz emperyalist ülkelerin ülkemizin içişlerine karışmasına karşıyız. Ancak ülkemizin yeniden inşası ihtiyaç duyduğumuz malzemeyi alarak, tırnaklarımızla yeni bir ülke kurmak istiyoruz. Bunun için de her türlü desteğe ihtiyacımız var. Bize göre Venezuela’da olanlar dünya çapında bir etki yarattı. Şimdi bu gelişmeleri uluslararası bir birlik ve dayanışmaya çevirerek, kimin gerçek düşmanımız olduğunu göstermek için duyarlılığı yaratmak istiyoruz. Emperyalizmi ancak birlikte yenebiliriz.
VARLIK-YOKLUK MÜCADELESİ VERİYORUZ
Son haftalarda olanlara baktığımızda içeride emperyalizme karşı mücadele güçlendiğini söyleyebilir miyiz? Kısa dönemde ülkede ne türden gelişmelerin olmasını bekliyorsunuz?
Ekonomik durum ağır bir darbe aldı. 2016’da bir gerileme yaşadık. Daha önce Arjantin’den gelen birinci sınıf sığır etini tüketenler, şimdi yeterli peynirin olmadığını fark etmeli. Önce bu durumu hazmetmeli. Denilebilir ki, varlık yokluk mücadelesi veriliyor. Bu hem travma hem de zayıflık yarattı. Adım adım bunu aşacağız. Hızlanan emperyalist saldırganlık 2016’da başlayan krizi aşmamıza da yardımcı olabilir. Halkın mücadele morali maddi açıdan da ilerlemenin olacağını gösteriyor. Mücadele bakımından daha ileri durumdayız. Maddi ihtiyaçların karşılanması için ise bir zemin bulmamız gerekiyor. Ancak bunun bir asgarisi olmalı. Yoksa başarmamız mümkün değil.
TÜRK BURJUVAZİSİ VENEZUELA’YA DAYANIŞMA İÇİN GELMİYOR
Biz Türkiyeliler için ilginç olan Erdoğan ile Maduro’nun iyi ilişkilere sahip olması. Farklı dünya görüşlerine sahip bu iki devlet adamını hangi çıkarlar yakınlaştırdı? Siz bu ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Venezuela solu Erdoğan’ı nasıl değerlendiriyor?
Devletler ve hükümetler ilişkilerinde hep çıkarları esas alırlar. Şimdi bunu yaşıyoruz. Bu durumdan kazançlı çıkan ise iki ilkenin burjuvazisi. Örneğin, Türkiye’den bazı kesimler Venezuela ile yaptıkları ticaret nedeniyle iyi kâr ediyorlar. Hükümetin dağıttığı temel gıda paketlerinin üzerinde Türkiye’den geldiği yazılıyor. Bu tabii halk arasında Türkiye’ye sempatiyi artırıyor. Bundan Türkiye’deki burjuvazinin kâr sağladığı halk için önemli değil. Türk şirketleri için asıl önemli olan para. Ancak biz gelen temel gıda maddelerinin Türk burjuvaları tarafından değil, Türkiyeli işçi kardeşlerimiz tarafından üretildiğini anlatıyoruz.
Devletler arasındaki resmi görüşmeleri bir yana bırakıp işçi ve emekçiler arasında bir dayanışma sağlamamız gerekiyor. İşçiler, burjuvazinin kendilerini sömürdüğünü ve kullandığını biliyor. Türk burjuvazisinin sevgiden, dayanışmadan dolayı gelmediğini biliyoruz.
TÜRKİYELİ İŞÇİLERİ, SENDİKALARI, ANTİEMPERYALİSTLERİ VENEZUELA’YA DAVET EDİYORUZ
Türkiye’den hangi dayanışmayı bekliyorsunuz? Türkiye halklarına mesajınız nedir?
Her şeyden önce Venezuela’da güçlü emperyalist devletlere karşı kararlı şekilde mücadele eden bir halkın olduğunu bilmelerini istiyoruz. Savaşın hangi biçimde devam edeceğinden bağımsız olarak halkımız direnişini sürdürecek. İşçiler, köylüler, direniş örgütleri yeni bir toplum kurulması gerektiğine inanıyor. Demokratik şekilde uluslararası ilişkiler kurmak istiyoruz.
Ayrıca Türkiye’deki işçileri, sendikacılar, antiemperyalistleri bizimle bağlantı kurarak Venezuela’ya davet ediyoruz. Tatil için değil, yeni bir toplumu inşa etmemize yardım etmeye gelsinler.