05 Mart 2019 08:35
Son Güncellenme Tarihi: 06 Mart 2019 09:51

Gezi Parkı davası: İddianamenin ana fikri Gezi'yi karalamak

Gezi Parkı eylemlerine ilişkin 16 kişi için ağırlaştırılmış müebbet istenen iddianame kabul edildi. İlk dava 24 Haziran'da görülecek.

Fotoğraf: Cansu Pişkin/EVRENSEL

Paylaş

Cansu PİŞKİN
İstanbul

Gezi Parkı eylemlerine ilişkin Osman Kavala, Can Dündar, Mehmet Ali Alabora, Mücella Yapıcı ve Can Atalay'ın da aralarında bulunduğu 16 kişiyle ilgili hazırlanan iddianame mahkemece kabul edildi. Sanıklar için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen iddianamede Gezi Parkı direnişi 'kalkışma' olarak yorumlandı. "Turuncu devrimler" ve George Soros'la ilişkilendirilmeye çalışılan direniş 27 Mayıs darbesine de benzetildi. İddianamede, polise çiçek vermekten sendikaların yaptığı iş bırakmaya, Duran Adam eyleminden Onur Yürüyüşü'ne kadar pek çok etkinlik suçmuş gibi sunuldu. İlk dava, 24-25 Haziran'da Silivri Adliyesinde görülecek.

İddianamede gaz maskesi, gözlük, süt bile ‘çatışma aracı’ olarak gösterilirken, iddianameye tepki gösteren Avukat Can Atalay, “İddianameyle Gezi karalanmaya çalışıyor. Arkasında duramayacağımız bir şey yok” dedi.

Müştekiler arasında Tayyip Erdoğan ve hükümete yakın medyanın Gezi Parkı eylemleri sırasında halkı kutuplaştırmak için kullandığı ancak gerçekliği hiçbir zaman ortaya konulamayan Kabataş saldırısının mağduru olduğu öne sürülen Zehra Develioğlu'nun yer almaması da dikkat çekiyor.

16 KİŞİ İÇİN AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET İSTENİYOR

Gezi Parkı eylemlerine ilişkin aralarında 15 aydır cezaevinde bulunan Osman Kavala ve sanatçı Mehmet Ali Alabora'nın da bulunduğu 16 kişiyle ilgili yürütülen soruşturma sonucunda iddianame hazırlanmıştı. İddianamede 16 kişinin de "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılması istenmişti.  

Söz konusu iddianame İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. 657 sayfalık iddianamede suçlanan kişiler 24 Haziran'da mahkemeye çıkacak.

ERDOĞAN VE DÖNEMİN BAKANLAR KURULU MAĞDURMUŞ!

İddianamede, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Ali Babacan, Beşir Atalay ve Bekir Bozdağ’ın da aralarında bulunduğu 61. dönem hükümet kabinesi mağdur olarak yer aldı. İddianamede 746 kişi müşteki sıfatıyla yer alıyor.

"KABATAŞ MAĞDURU" MÜŞTEKİLER ARASINDA YOK!

Müştekiler arasında "Kabataş'ta deri eldivenli Gezicilerin saldırısına uğradığı" iddia edilen Zehra Develioğlu'nun yer almaması dikkat çekiyor.

Yaşandığı öne sürülen olay sonrası Erdoğan, “Benim başörtülü kızlarıma, başörtülü bacılarıma saldırdılar” açıklamaları yapmış sonrasında aralarında Abdulkadir Selvi, Elif Çakır, Kemal Öztürk, Ardan Zentürk, Balçiçek Pamir, Hilal Kaplan, Nagehan Alçı gibi isimlerin de aralarında olduğu çok sayıda isim "Diliniz KABA, vicdanınız TAŞ" diyerek aynı başlıkla köşe yazıları yazmıştı.

Erdoğan'ın olaya dair yayınlanacağını iddia ettiği görüntüler de hiç yayınlanmadı.

İŞTE SUÇLAMALAR 

İddianamede 16 kişiye 10 suçlama yöneltildi.

Tüm kişiler hakkında, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, mala zarar verme, nitelikli mala zarar verme, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi, ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme, 6136 sayılı yasaya muhalefet, nitelikli yağma, nitelikli yaralama, 2863 sayılı yasaya muhalefet suçlamaları yöneltildi.

İddianamedeki "deliller" ise şöyle:

"İhbarcı ve tanık anlatımları, 746 müştekiye yönelik işlenen suçlarla ilgili fezleke ve kolluk tutanakları, kolluk tarafından tutulan tutanak ve yazılan müzekkereler, hts inceleme raporları, dijital inceleme raporları, arama-el koyma, gözaltı kararları, iletişimin tespiti ve teknik araçlarla izleme karar ve tutanakları, yurt dışı giriş çıkış kayıtları, açık kaynak raporları, şüphelilere ait adli sicil ve nüfus kayıtları."

SUÇLAMALARDA İLGİNÇ KAVRAM: ETKİ AJANLIĞI

İddianamede savcı, Osman Kavala’nın bir telefon görüşmesindeki “Avrupalılar her gördüğüm şeyi soruyor, iyi tamam da bu siyasi durumu nasıl değiştirecek” sözlerine ve Mehmet Ali Alabora’nın “Mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş sen hala anlamadın mı?​” sosyal paylaşımına yer vererek, iki ismi de “etki ajanlığı” yapmakla suçladı. 

Savcı, Taksim Dayanışması'ndan Mücella Yapıcı'yı da "olayların sosyal medyada haberleştirilmesi, bir elden Twitter üzerinden paylaşımlarda bulunulmasından sorumlu" tuttu.

SAVCI GEZİ'YE "KALKIŞMA" DEDİ

İddianamenin ilk bölümünde ‘kalkışma’ diye adlandırılan Gezi Parkı eylemlerinin ne şekilde geliştiği anlatıldı. 

Eylemlerin tesadüfi olmadığı dışarıdan destekle “Türkiye Cumhuriyeti’ne diz çöktürme operasyonu” olduğu iddiasına yer veren savcı, Gezi Parkı eylemlerini, ‘Arap Baharı’nın Türkiye’ye uyarlaması olarak yorumladı ve “Ağaç bahanesiyle hükümete yönelik kalkışmaya dönüşmüştür” ifadelerine yer verdi.

27 MAYIS DARBESİ BENZETMESİ

Gezi Parkı eylemlerinin başladığı tarih olan 27 Mayıs 2013’ü, 27 Mayıs 1960 darbesi ile kıyaslayan savcı, “Halkın oylarıyla işbaşına gelmiş olan hükümet, tıpkı 27 Mayıs darbesi öncesinde olduğu gibi sokak hareketleriyle baskı altına alınmak ve devrilmek istenmiştir” ifadelerine yer verildi. 

Savcı, “Kalkışma hareketinin asıl sebebinin Adalet ve Kalkınma Partisinin izlediği iç ve dış politikalar ve ayrıca ülkemizde inşa edilmeye şalışılan büyük alt yapı atılımları ve projeleri olduğu anlaşılmıştır" iddiasını öne sürdü. 

GEZİNİN SEMBOLLERİ SUÇMUŞ GİBİ GÖSTERİLDİ

Gezi direnişinin sembolü haline gelen pek çok eylem, savcı tarafından suçmuş gibi sunuldu. Savcı bu eylemleri, Gene Sharp’ın “Diktatörlükten demokrasiye” kitabındaki ‘198 pasif eylem metodu’na dayandırdı. Müzik ve dans etkinlikleri, polise çiçek verme eylemi, sendikaların iş bırakması ve duvar yazıları bu başlıkta sıralandı.

O eylemlerden bazıları şöyle: 

  • “Her yer Taksim her yer direniş” sloganları atılarak Taksim’in her yanı bu sembollerle donatıldı. 
  • Oyun ve Müzik Gösterileri (Kardeş Türküler, Duman gibi pek çok müzik grubu şarkı besteledi, Roger Waters'ın “The Wall” konser turu İstanbul performansında isyan sürecinde ölen kişilerin fotoğrafları yansıtıldı.
  • Grup Lobileri (Gezi kalkışması sırasında Taksim Platformu isimli derneğin Mehmet Osman Kavala’ya ait Cezayir Restoranta yapılan toplantı sonrasında basın açıklaması düzenlenmiştir.)
  • Gözcülük – Nöbetçilik (Gezi olayları sırasında birçok sanatçı ve siyasi gezi parkından ayrılmayarak nöbet tutmuştur.
  • Bayraklar ve Sembolik Renkler Sergilemek (Gezi olayları sırasında halkı sokağa çekmek için birçok futbol takımının renkleri kullanılmıştır.)
  • Semboller Giymek (Kırmızılı kadın, siyahlı kadın, fularlı kadın, occupyTürkiye logolu kıyafetler)
  • Protesto için Soyunmak 
  • Memurlar ile Alay Etmek (Gezi olayları sırasında birçok eylemci tarafından görevli memurlar ile alay edici el kol hareketleri ve sloganlar atmıştır)
  • Arkadaşlık Etme (Gezi olayları sırasında bazı göstericiler ile polis memurları arasında çiçek dağıtma olayları yaşanmıştır)
  • Gösteriler – Onur Yürüyüşleri
  • Lysistratik Eylemsizlik (Ör: Partner ile Sevişmeme)
  • Son Görevden Feragat Etmek (Memet Ali ALABORA Karadeniz Vakfı'nın kendisine vermiş olduğu ödülü reddetmiştir.
  • Sırtını Dönmek
  • Öğrenci Grevleri (ODTÜ başta olmak üzere birçok üniversitenin mezuniyet törenlerinde pankartlı eylem yapıldı.)
  • Evde Kalmak (Memet Ali ALABORA başta olmak üzere Mi Minör ile bağlantılı olan kişilerin birçoğu olaylar sırasında bir süre evden çıkmamışlardır.)
  • İşçi “Firarları” (DİSK, KESK ve diğer sendikalar bir günlük iş bırakma eylemi yapmışlardır.)
  • Uluslararası Satıcı Ambargoları (Gezi olaylarında Türkiye’ye Biber Gazı ile ilgili Ambargo yapılması yönünde çalışmaların olduğu)
  • Hapis cezası almaya çabalamak. 
  • Dikilme-Ayakta Durma Eylemi (Gezi olayları sırasında Duran Adam Eylemleri yapıldı)

İddianamenin giriş bölümü şu sözlerle bitirildi: “Soruşturma kapsamında elde edilen deliller ve ülke çapında meydana gelen olaylara genel olarak bakıldığında; söz konusu eylemlerin gelişi güzel ortaya çıkmadığı, bir organizasyon dahilinde, sistemli ve planlı olarak yürütüldüğü, görünürde demokratik hak ve masum protesto gösterileri şeklinde lanse edilmesine rağmen, asıl amacın; yurt genelinde kaos ve kargaşa ortamı meydana getirilmesi ve bu şekilde, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engelleme ve Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silahlı kalkışmanın amaçlandığı anlaşılmıştır.”

SAVCI’DAN "OTPOR" İDDİASI

İddianamede, Gezi Parkı eylemlerinin başladığı ilk tarihlerde eyleme katılanların giydikleri tişörtlerde ‘#OCCUPYTURKEY’ yazısının yer aldığı ve bu etiketle ilgili binlerce tweet atıldığı yazıyor Bu isimle açılan "OCCUPYTURKEY" sayfasının, ODTÜ'de 18 Aralık 2012 tarihinde başlayan ve günlerce süren öğrenci eylemleri sırasında kurulduğu ve “O tarihteki paylaşımlara bakıldığında söz konusu grubun ODTÜ'ye destek eylemlerine de yön vermeye çalıştığının gözlemlendiği” yazılan iddianamede, “Ülkemizde 2012 yılı içerisinde OTPOR/CANVAS denetiminde, şüphelilerin oluşturduğu kolektif yapı tarafından bir halk hareketi için defalarca nabız yoklanmıştır” ifadeleri kullanılıyor.

Yine iddianamede, Gezi eylemleri ile OTPOR/CANVAS bağlantısı olduğu iddia ediliyor. İddianamede bu konuyla ilgili şu ifadeler yer alıyor: “OTPOR/CANVAS'ın ülkemize uygulamayı planladığı senaryonun aktörleri; genel olarak kamuoyunda muhalif kimlikleri ile tanınan sanatçılar, reklamcılar, ajans sahipleri-çalışanları ile sosyal medya ve bilişim uzmanlarıdır. Söz konusu şahısların OTPOR lideri İvan Marovic isimli ve Sırp uyruklu şahsın öncülük ettiği bir grup tarafından eğitildiği görülmüştür.”

İddianamede, OTPOR yöneticilerden İvan Maroviç'in daha sonra Mısır’da sanatçı Mehmet Ali Alabora ile görüştüğü iddia edilirken Osman Kavala’nın da bu süreçte önce Belçika, ardından Almanya, ardından da Amerika ve sonrasında da yeniden Almanya'da olduğu iddia edildi. Yine iddianamede “Gezi eylemlerinin yaşandığı dönemde OTPOR ve CANVAS hareketinin birçok yöneticisi ve çalışanının Türkiye'ye birçok kez ve yoğun şekilde geldiklerinin tespit edildiği vurgulandı” ifadeleri yer aldı ve “Finansörünün de George SOROS olduğu basında yer almıştır” denildi. 

SORUŞTURMAYI "FETÖ" BAŞLATTI

Savcı, soruşturmanın "FETÖ" tarafından başlatıldığı ve yönlendirildiği tespitini yalanlayarak soruşturmanın 2016 sonrasında yeniden değerlendirildiğini belirtti ve "...bu nedenle de iddia edildiğinin aksine dosyanın dış etkilerden ve bahsi geçen örgüt militanlarının dosya üzerindeki tüm etkilerinin ortadan kaldırıldığı hususunun da izahı zaruret arz etmiştir" dedi.

KAVALA’NIN TAPELERİ GENİŞ YER ALDI

Silivri Cezaevinde 1 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan ve “Gezi’nin finansörü” olmakla itham edilen Osman Kavala’nın, eylemler süresince yaptığı telefon görüşmelerinin tapelerine iddianamede genişçe yer verildi. Savcı bu görüşmelere dayanarak, Kavala’yı, polisin attığı biber gazından korunmak için kullanılan gaz maskesi ve süt temin etmekten suçlu buldu: “...Şeklindeki görüşmelerden Mehmet Osman Kavala isimli şahsın bahse konu eyleme katılan şahısları finanse ettiği, eylemde kullanılacak malzemelerin temini için hesap numarası açtırdığı, eylemde göstericilerin polisle çatışmaya girerken kullandıkları gaz maskesi, gözlük, süt ve göstericiler için yemek-kahvaltı ve eylemcilerin gezi parkında kullanması için masa ve ses sistemi vb. malzemeleri temin ettiği tespit edilmiştir.”

"BAL ARILARI HARİTASI BÖLÜCÜLÜK DELİLİ"YMİŞ

Kavala’nın telefonunda yapılan incelemede bulunan bir fotoğrafı delil olarak iddianameye sunan savcı, “Türkiye Cumhuriyetinin toprak bütünlüğünün bozularak sınırların yeniden çizildiği şüphelinin cep telefonu ile çekildiği tespit edilen fotoğrafın ele geçirildiği” ifadelerini kullandı. Ancak söz konusu fotoğrafın Prof. Dr. F. Ruttner’in 1988’de ilk basımını yapan “Bal arılarının biyocoğrafya ve taksonomisi” adlı kitabında yer alan, Ortadoğu’daki arı ırkları haritası olduğu ortaya çıktı.

ATALAY: FETHULLAHÇI POLİSLERİN ÇIKARIMLARI

Telefon kayıtları, sosyal medya paylaşımları ve savcının bu “deliller”e dayanak yaptığı varsayımlardan oluşan iddianameye ilişkin Evrensel'e konuşan Avukat Can Atalay, “İddianamede yer alan çıkarımların hiçbiri yeni değil. 2013 ve 2014’te Fethullahçı polislerin yaptığı çıkarımlar bunlar. Savcı bey iddianame ile bize yanıt vermeyi bırakıp kendi işini kendisi yapmalıdır. ‘Yeniden değerlendirme’ Ceza Muhakemesi Kanunu’nun neresinde yazıyor? Bunların tümü Fethullahçı polis, hakim, ve savcılarının o dönem AKP ile suç ortaklığı yaparak yaptıkları işler ve hukuka aykırı delillerdir. Ama savunamayacağımız, arkasında duramayacağımız hiçbir şey yok” dedi. İddianamede “şüpheli” sıfatıyla adı geçen Atalay, iddianamenin ana fikrinin Gezi’yi karalama çabası olduğunu belirtti. Atalay, tüm toplumsal muhalefet güçlerinin bu iftira kampanyasına karşı yanıt vermesi gerektiğine dikkat çekti: “Milyonlarca insanın canı yürekten katıldığı bir kitle hareketi, komplo teorileriyle izah edilemez. Gezi tüm özelliklerinin yanında bu toprakların antiemperyalist geleneğinin de bir mirasçısıdır. Gezi’nin siyasal ve toplumsal bakiyesine layık olmaya çalışırız, bunu onurla taşırız. Fakat bu vazife sadece bize de düşmez. Solu ve tüm toplumsal muhalefet güçlerinin daha fazla gecikmeden bu yalan iftira kampanyasına açık bir şekilde yanıt vermesi gerekiyor.”

TEHDİT NEDENİYLE EVDEN ÇIKAMAMAK ‘PASİF EYLEM METODU’YMUŞ!

İddianamede ‘198 pasif eylem metodu’ yer alırken, bu maddelerin 65’incisinde, ‘Evde kalarak sosyal sistemden çekilmeye’ ifadesine yer verildi ve şu değerlendirme yapıldı: ”Memet Ali ALABORA başta olmak üzere Mi Minör  ile bağlantılı olan kişilerin birçoğu olaylar sırasında bir süre evden çıkmamışlardır.”Ancak iddianamede yer alan telefon görüşmelerinde Memet Ali Alabora, aldığı ölüm tehditleri nedeniyle dışarı çıkamadığını söylüyor. Alabora, “Hedef gösteriyorlar. Günde 300-500 tane tehdit tweeti alıyorum. Hakkımda sosyal medyada sayfalar açtılar” diyor. Yine Alabora’nın 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ‘FETÖ’ davasında yargılanan ve 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası onanan Eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’yu protesto etmesi ve kendisine verilen ödülü almaması da Gezi Parkı iddianamesinde yer aldı.

6 KİŞİ HAKKINDA YAKALAMA KARARI ÇIKARILMIŞTI

Can Dündar'ın da aralarında bulunduğu 6 kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldı. 

Yakalama kararı çıkarılan isimler şöyle: 

  • Ayşe Pınar Alabora
  • Can Dündar
  • Memet Ali Alabora
  • Gökçe Yılmaz
  • Handan Meltem Arıkan Hanzade 
  • Hikmet Germiyanoğlu

2 KİŞİ DIŞINDAKİLER TUTUKSUZ YARGILANACAK

İddianamede Yiğit Aksakoğlu ve Osman Kavala’nın halen tutuklu bulunduğu hatırlatıldı. Kavala ve Aksakoğlu dışındaki diğer kişilerin tutuksuz şekilde yargılanacakları öğrenildi.

KİMLER 'ŞÜPHELİ'?

657 sayfalık iddianamede şu 16 isim "şüpheli" olarak yer aldı: 

  • Osman Kavala
  • Ali Hakan Altınay 
  • Ayşe Mücella Yapıcı 
  • Ayşe Pınar Alabora 
  • Can Dündar 
  • Çiğdem Mater
  • Utku Gökçe Yılmaz 
  • Handan Meltem Arıkan Hanzade
  • Hikmet Germiyanoğlu  
  • İnanç Ekmekci 
  • Memet Ali Alabora 
  • Mine Özerden 
  • Şerafettin Can Atalay 
  • Tayfun Kahraman 
  • Yiğit Aksakoğlu
  • Yiğit Ali Ekmekçi  (HABER MERKEZİ)

 {{374403}} 

ÖNCEKİ HABER

Çanakkale Kadın Platformu direnişteki Flormar işçilerini ziyaret etti

SONRAKİ HABER

Diyarbakırlılardan Erdoğan'ın "Yallah Kürdistan'a" sözlerine tepki

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa