06 Mart 2019 11:58
Son Güncellenme Tarihi: 07 Mart 2019 06:46

9 maddede Gezi iddianamesi skandalları

Bölücü bal arılarından, "FETÖ"cü polislerden kalma "delil"lerine 16 kişiye müebbet hapis cezası isteyen Gezi iddianamesi sayısız skandal barındırıyor.

Fotoğraf: Burak Su/Wikimedia Commons (CC BY-SA 2.0)

Paylaş

Gezi Parkı eylemlerine ilişkin aralarında Osman Kavala, Can Dündar, Memet Ali Alabora, Mücella Yapıcı ve Can Atalay’ın da bulunduğu 16 kişi için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen iddianame kabul edildi. 657 sayfalık iddianame, Türkiye’nin dört bir yanında milyonlarca insanın katıldığı Gezi eylemlerini farklı vurguları öne çıkararak karalamayı hedefliyor. Bu karalama yöntemleri arasında eylemleri George Soros ve Osman Kavala’nın öncülüğünde finanse edilen yapay bir harekete benzeterek “Kökü dışarıda turuncu devrim” göndermesi yapmak; 27 Mayıs 1960 darbesi öncesi eylemlerle benzerlik kurarak hükümete karşı her türlü protestoyu “darbecilikle” itham etmek gibi şeyler var.

‘FETÖ’ savcı ve polislerinin topladığı “delil”lerden yola çıkan ve bunların üzerine pek de bir şey ekleyemeyen iddianame, okuyanlara “Bu kadar da olmaz” dedirten çok sayıda skandal barındırıyor.

1 – “OPTARİKA İDDİANAME”

İddianamenin “tape”ler kısmı evlere şenlik. Önce Twitter’da @thedehri tarafından paylaşılan hataları hatırlatalım sonra da bu hataların neden kaynaklanmış olabileceğine dair Diken’de Kemal Göktaş’ın yazısına göz atalım:

“OFF THE RECORD” YERİNE “OPTARİKA”

“MAJORITARIAN” YERİNE “MACURUTARYAN”

“TENTATIVE” YERİNE “TEMTIKIT”

DELİL YOKLUĞU SANCISI, TORBA İDDİANAME...

Kemal Göktaş, bu komik hataların ya da özensizliğin nedenlerini şöyle açıklıyor:

“Kavala’nın 1.5 yıllık tutukluluğunun ardından hazırlanan ‘Gezi eylemleri kalkışması’ iddianamesi, son 17 yıldır rutinleşen bir ‘hukuk’ uygulamasının tekrarından ibaretti. Bu tarza göre kişilerin eylemleri değil, hukuksal operasyonun amacına hizmet edecek pozisyonları yargılanır. Bu aşamadan sonra yargılamanın nesnesi olacak kişinin her tür eylemi, sözü, Ceza Kanunu’nda bir karşılığı olup olmadığına bakılmaksızın ‘suç’ haline gelir. Çünkü bu tarz bir hukuk pratiğinde ‘kanunsuz suç ve ceza olmaz’ ilkesinin uygulanma zorunluluğu yoktur...”

“Delil yokluğunun verdiği sancı, ilgili-ilgisiz her şeyin bir torba misali iddianameye atılmasıyla gelen rahatlamaya bırakır yerini. Bu yüzden Kavala’nın telefonunda çıkan arıcılık haritası, Türkiye’nin bölünme planının ispatı olarak yazılır. İki ‘sanığın’ telefon görüşmesinde söyledikleri ‘off-the record’ (kayıt dışı) sözü anlaşılmadığı için yerine ‘optariko’ yazılır, bu sözcüğün bir anlamı olup olmadığına bakma zahmetine katlanılmadan hem de…”

2- “ANLAŞILMIŞTIR”, “DEĞERLENDİRİLMİŞTİR”

657 sayfalık iddianameye göz gezdiren herkesin dikkatini “Anlaşılmıştır” ve “Değerlendirilmiştir” yüklemleri çekiyor olsa gerek.

Evrensel’den Fatih Polat, iddianamenin “daha önce sıkça eleştirilen Ergenekon, Balyoz ve KCK iddianamelerindeki mantık ve delillendirme yöntemiyle hazırlandığını” söylüyor ve “Erdoğan ve AKP iktidarının bakış açısıyla uyumlu bir senaryodan hareket eden savcı, dayandığı gücün sağladığı konforla, yüzlerce sayfalık olay, olgu, haber, ses ve yazışma kaydını ‘Anlaşılmıştır’, ‘Değerlendirilmiştir’ yüklemleriyle birbirine monte etmiş” diyor.

101 ANLAŞILMIŞTIR, 97 ANLAŞILMAKTADIR, 48 AÇIKÇA, 9 ADETA

Karar’dan Yıldıray Oğur ise iddianame boyunca tekrar edilen benzer kelimelerin istatistiklerini çıkarmış: “Böyle olunca da karşımıza 657 sayfayı bulmuş, esas suçlamaların içinde olduğu 101 cümlesi ‘anlaşılmıştır’, 97 cümlesi ‘anlaşılmaktadır’ gibi somut delilden çok kanaat bildiren ifadelerle biten bir iddianame çıktı. İddia makamı iddialarını desteklemek için 48 cümlede ‘açıkça’, 9 cümlede ‘adeta’ kullanmak zorunda kaldı.”

3- “FİNANSÖRÜN SOROS OLDUĞU BASINDA YER ALMIŞTIR”

Gezi Parkı’ndaki eylemlerle Occupy hareketi arasında bağlantı kurmaya çalışarak başlayan iddianamede, buna paralel olarak “Sivil başkaldırı” eylemlerinin kullanıldığı belirtiliyor. Bu yöntemin uygulanması için OTPOR adlı örgütün uluslararası eylem eğitimleri veren birimi CANVAS’ın ön planda olduğunun “anlaşıldığı” aktarılıyor. İddianame, Soros bağlantısını kurmak için de “Finansörün George Soros olduğu basında yer almıştır” diyor.

4- KIYMETLENDİRİLMİŞ “FETÖ” SORUŞTURMASI

Gezi soruşturması 5 yıl önce halen “FETÖ” firarisi olan Savcı Muammer Akkaş tarafından başlatıldı. Soruşturmaya gerekçe olan polis fezlekesi halen “FETÖ”den tutuklu yargılanan dönemin İstanbul Emniyeti KOM Şube Müdürü Nazmi Ardıç’a ait. Bu dava 2015’te beraatla sonuçlanmıştı. Ancak 4 yıl sonra Osman Kavala’nın gözaltına alınıp tutuklanmasıyla yeniden gündeme geldi. İddianame 16 ayda hazırlandı ve “FETÖ” tarafından hazırlanan soruşturmanın 2016 sonrasında yeniden değerlendirildiği ya da iddianamede tanımlanan şekliyle “kıymetlendirildiği” belirtiliyor.

Yıldıray Oğur, yazısında “Yeniden kıymetlendirilmek’ kavramı herhalde adli çevrelerde çokça konuşulacak. Çünkü bu anlayışla, 17/25 Aralık, Selam/Tevhid gibi soruşturmaların dosyaları ve yasa dışı delilleri de bir gün başka savcılar tarafından yeniden kıymetlendirilebilir. Eğer bu telefon tapeleri, dinleme kayıtları, fiziki takip raporları hukuki değilse bunların ileride bir gün ‘yeniden kıymetlendirilebilir’ diye arşivlerde tutulmaması, yok edilmesi gerekirdi” diyor.

5- “FETÖ” TAPELERİ DIŞINDA TANIK KITLIĞI

İddianamede 2016 öncesine ait “delil”lerin çoğu “FETÖ” tarzına uygun olarak hukuksuz şekilde elde edildiği muhtemel tape ve fiziki takip kayıtlarından oluşuyor.

Dosyaya 2016’dan sonra eklenenler arasında TKP’nin “partiyle ilişkisinin 2015’te kesildiği ve ruh sağlığının yerinde olmadığı”nı belirttiği emekli asker eski üyesi Murat Papuç’un ifadeleri var. Papuç kendisi de daha sonra açıklama yaparak "Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki görevine psikiyatrik uygunsuzluğu gerekçe gösterilerek son verilmiş bir subayım. Askerlik yapmak için uygun görülmeyen' psikolojik özelliklere sahip olduğum saptanmış ve ordudan uzaklaştırılmıştım. Şimdi bu niteliklere sahip olan benim bir soruşturmada kaynak/dayanak yapılmasını anlayabilmiş değilim" demişti.

2016 sonrasına ait iki diğer isimse “FETÖ’den yargılanan polisler Ercan Orhan Aydın ve Hasan Gül.

6- BAL ARILARI HARİTASI BÖLÜCÜLÜK DELİLİ OLDU

Evrensel’den Cansu Pişkin’in haberine göre “Kavala’nın telefonunda yapılan incelemede bulunan bir fotoğrafı delil olarak iddianameye sunan savcı, ‘Türkiye Cumhuriyetinin toprak bütünlüğünün bozularak sınırların yeniden çizildiği şüphelinin cep telefonu ile çekildiği tespit edilen fotoğrafın ele geçirildiği’ ifadelerini kullandı. Ancak söz konusu fotoğrafın Prof. Dr. F. Ruttner’in 1988’de ilk basımını yapan ‘Bal arılarının biyocoğrafya ve taksonomisi’ adlı kitabında yer alan, Ortadoğu’daki arı ırkları haritası olduğu ortaya çıktı.”

Bu durum Hürriyet’ten Ertuğrul Özkök’ün bile tepkisini çekti. “Arılar ülkeyi bölerse adaletin ömrü ne olur” diye soran Özkök şu ifadeleri kullanıyor: “FETÖ döneminde Balyoz, Kafes kumpas davalarının iddianamelerinde yapılan hataların aynısı tekrarlanıyor. O zamanlar yazmıştım, bugün de yazayım. Sadece bu hata bile bu davaların düşmesine neden olabilir. Einstein, yıllar önce şöyle bir şey söylemişti: “Arılar yeryüzünden kaybolursa, insanın 4 yıl ömrü kalır...” Ben de diyorum ki... Bir ülkede arı haritaları da böyle iddianamelerle insanları hayat boyu hapse mahkûm etmenin gerekçeleri haline getirilirse... Acaba o ülkede adaletin kaç yıllık ömrü kalır.”

7- “KAÇ GECE SEVİŞMEZSEK HÜKÜMET DÜŞÜYOR”

Neredeyse nefes almayı dahi “Kökü dışarıda eylem biçimi” olarak tanımlamaya çalışan iddianamenin Gezi ile Occupy hareketi arasında kurmaya çalıştığı bağlantı burada dramatik örneklerle karşımıza çıkıyor. İddianameye göre şiddet içermeyen ve Gezi Parkı eylemleriyle özdeşleşen eylemler, Gene Sharp’ın “Diktatörlükten demokrasiye” kitabındaki ‘198 pasif eylem metodu’na dayanıyor. Bunlardan bazıları şöyle:

  • Lysistratik Eylemsizlik (Ör: Partner ile Sevişmeme)
  • Evde Kalmak (Memet Ali ALABORA başta olmak üzere Mi Minör ile bağlantılı olan kişilerin birçoğu olaylar sırasında bir süre evden çıkmamışlardır.)
  • Dikilme-Ayakta Durma Eylemi (Gezi olayları sırasında Duran Adam Eylemleri yapıldı)
  • Memurlar ile Alay Etmek (Gezi olayları sırasında birçok eylemci tarafından görevli memurlar ile alay edici el kol hareketleri ve sloganlar atmıştır)
  • Arkadaşlık Etme (Gezi olayları sırasında bazı göstericiler ile polis memurları arasında çiçek dağıtma olayları yaşanmıştır)

 

8- “KABATAŞ MAĞDURU” İDDİANAMEDE YOK!

Hep iddianamede “olan” skandallardan bahsettik. Biraz da olmayanı hatırlatalım. Müştekiler arasında "Kabataş'ta deri eldivenli Gezicilerin saldırısına uğradığı" iddia edilen Zehra Develioğlu yok! Hayali olay sonrası Erdoğan, “Benim başörtülü kızlarıma, başörtülü bacılarıma saldırdılar” açıklamaları yapmış sonrasında aralarında Abdulkadir Selvi, Elif Çakır, Kemal Öztürk, Ardan Zentürk, Balçiçek Pamir, Hilal Kaplan, Nagehan Alçı gibi isimlerin de aralarında olduğu çok sayıda isim "Diliniz KABA, vicdanınız TAŞ" diyerek aynı başlıkla köşe yazıları yazmıştı. Erdoğan'ın olaya dair yayınlanacağını iddia ettiği görüntüler de hiç yayınlanmadı.

Tayyip Erdoğan ve hükümete yakın medya, kamuoyunda “Kabataş yalanı” olarak bilinen konuyu Gezi Parkı eylemleri sırasında ve sonrasında halkı kutuplaştırmak için sıklıkla kullandı.

9 - "FİNANSÖR" OSMAN KAVALA

Kavala'nın avukatı İlkan Koyuncu, RSFM'de Yavuz Oğhan'ın Bidebunudinle programında iddianameyi eleştirirken  Kavala'nın "Gezi'nin finansörü" olmakla suçlandığını hatırlattı ancak iddianamede buna dair somut bir şey göremediğini belirtti: "İddianamede Gezi'nin nasıl finanse edildiğini görmeyi bekliyordum. Osman Kavala finansör olarak kaç para vermiş, ben göremiyorum."

Tapelerde sadece Osman Kavala'nın 30 Mayıs, 2 Haziran, 11 Haziran tarihlerinde yaptığı konuşmalarda gaz maskesi, sandviç, poğaça, meyve suyu gibi malzeme ve gıdaların temininde rol üstlendiği görülüyor. (HABER MERKEZİ)

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

İnsan hakları ve meslek örgütlerinden yeni Anayasa hazırlansın talebi

SONRAKİ HABER

Kenya'da havalimanı çalışanlarından grev

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa